Fatih Tekke manifestosu

Dün akşam oynanan ve 1-1 berabere biten Fenerbahçe -Galatasaray derbisinden sonra, ligimizde son üç yılda alışılagelenin aksine biraz daha farklı bir görünüm ortaya çıktı.

Son derece başarısız bir transfer dönemini geride bırakan Trabzonspor, 14. hafta itibari ile, hemen herkes gibi muhtemelen kendi başkan ve yönetiminin de beklentilerinin üzerinde olarak ve şaşırtıcı bir şekilde, son üç yıldır şampiyonluk yarışını domine eden Fenerbahçe ve Galatasaray’ın arasına eklemlendi. Malum, son üç sezondur Fenerbahçe ve Galatasaray kurmuş oldukları yaklaşık 300 milyon Euro civarı kadroları ile şampiyonluk yarışını domine ediyor, bu yarışta olması beklenen Trabzonspor ve Beşiktaş ise daha kasım ayına gelmeden yarıştan kopuyordu. Diğer kalburüstü takımların esamesi bile okunmuyordu.

Trabzonspor’un son şampiyonluğunu yaşadığı 2021-22 sezonunda da kasım ayında lige havlu atmış olan Beşiktaş, 14. hafta itibarıyla liderin 9, ikincinin 8, üçüncünün de 7 puan gerisinde kalarak arka arkaya beşinci sezonda geleneği bozmazken, Trabzonspor ise Fenerbahçe,Galatasaray ve hatta Beşiktaş’a göre oldukça mütevazi sayılabilecek kadrosuyla lider Galatasaray’ın 2 ve ikinci Fenerbahçe’nin de bir puan gerisinden şampiyonluk iddiasını halen daha devam ettiriyor.

Peki ne oldu, nasıl oldu da rakipleri olan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş 30 ar 40 ar milyon euroluk futbolcuları patır patır transfer ederken, transfer sezonu boyunca lanse edip taraftarı heyecanlandırdığı en önemli oyuncu Saul Niguez’i bile ayağına uçak gönderdiği halde transfer edemeyen Trabzonspor bu performansa ulaşabildi?

Üstelik Trabzonspor, bu sezon özellikle Gaziantepspor ve Fenerbahçe maçlarında bariz hakem hatalarıyla beş , Samsunspor maçında da da yine tartışmalı bir pozisyonda yediği son dakika golüyle iki ve toplamda da yedi puan kaybetti. Hakemlerin daha dikkatli ve doğru kararlar verebileceği bir durumda Trabzonspor’un ilave yedi puan ile 38 sayısına ulaşabileceğini düşünürsek, çok daha şaşırtıcı ve fantastik bir durumun hemen kıyısından dönüldüğü de pekala söylenebilir.

FATİH TEKKE OLAYI

Bu durumun ve pozitif ayrışmanın tek sebebi vardı;” Taçsız Kral Fatih Tekke”!

Futbolculuğu tam bir fenomen olan ancak Türkiye’de Trabzonspor camiasından yetişmiş her büyük yıldız gibi” üvey evlat” muamelesine maruz kalan Fatih Tekke, diğer bir çok Trabzonsporlu yıldızdan farklı olarak Trabzonspor camiasına da aslında kendini bir türlü kabul ettiremedi. Çok sayıda yaşadığı sakatlıklar yüzünden oldukça kısa süren futbolculuk hayatı boyunca tam üç kez Trabzonspor’dan farklı sebeplerle farklı takımlara gönderildi. Çok sevdiği, fanatiği olduğu kulübünce bizzat hor görüldü,üzüldü, ağlatıldı, kırıldı,örselendi ve değersizleştirilmeye çalışıldı.

Ama Trabzonspor’a hiç küsmedi.

Futbolculuk hayatına dair yazılacak olan” entrika, iftira, cehalet ve ihanet” isimli dramatik bir biyografi, kitap dünyasında pekala bestseller sınıfına girebilir.

İşte o Fatih Tekke Trabzonspor’una geri döndü.

Tabi bu süreç te hiç kolay olmadı. On yıla yakın süregelen teknik adamlık kariyerinde daha çok birinci Ligde ve problemli takımlarla çalışmak durumunda kaldı. Türk futbolundaki plansızlıktan, bütçesizlikten ve istikrarsızlıktan payına düşeni o da fazlasıyla aldı.

Ancak sekiz yılı aşan bir süredir Trabzonspor’un başında bulunan ve yazının başında bu sekiz yıllık tecrübeye rağmen yaz transfer sezonundaki transfer performansından(!) bahsettiğimiz mevcut yönetimin başarısızlığı, üstelik yönetimin bu başarısızlığını Trabzonspor’un 20 yılını tüketmiş bir başka başarısızlık abidesi ile kapatmaya çalışması sonucu çıkmaza girmesi , Fatih Tekke ile Trabzonspor’un “onca kader cilvesine rağmen “sonunda yollarını kesişirdi.

Bu hikayenin içinde saklı olan ve bize göre,hocanın tıpkı bu satırların yazarı gibi iç dünyasını ifade edememe sorunu nedeniyle fazlaca dillendiremediği “ yoğun Ferhat ile Şirin dozu” aslında bütün hikayenin sırrı.

Geçen sezon , malum makûs kişi nezaretinde tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren Trabzonspor, belki de son çare olarak Fatih Tekke hocayı göreve getirdi.

Hayatının aşkına kavuşan hoca, o gün bugündür Trabzonspor’a kollarıyla değil de adeta parmaklarıyla, tırnaklarıyla sarılmış durumda. Öyle ki arada koca bir yaz dönemini de barındıran bu yaklaşık dokuz aylık süre boyunca hoca sürekli olarak tesislerde yattı kalktı.

Ailesi bile artık ikinci plandaydı.

Bize göre hoca biraz utangaç aşık; bu durumu tam olarak anlatamıyor bile ya da belki de anlatmak istemiyor. O na kalsın istiyor. Tam olarak bilemeyiz tabii ki.

Ancak bildiğimiz şu; hocanın harcadığı emek ve alınteri öylesine içten öylesine derin ki “ kader gayrete aşıktır “ sözü misali hocanın kısmeti de kalbine göre yürüyor sanki.

Örneğin normal koşullarda Trabzon’a getirmenin oldukça zor olduğu kaleci Onana’nın, üstelikte Türkiye’nin en iyi kalecisini lig başladıktan beş hafta sonra kaybettikten hemen sonra Trabzonspor’a gelip hem kalecilik hem de “gençlere ağabeylik” yapıyor olması gibi.

HOCAYA DOKUNANIN ELİ KIRILIR!

Geçen sezon 13. sırada aldığı takımı sadece 6 haftada 7. sıraya ve kupada da finale taşıyan;

Transferde yönetimin işini ( belki de gereğinden fazla) kolaylaştıran ve “tüm hocalardan farklı olarak kulübe extra para harcatmayan” ve mütevazi oyunculara razı olan;

Onlarca kere beyan ve talep etmesine rağmen bir stoper, bir kanat ve bir de on numara isteyen ancak bir türlü alınmadığı halde hiç sesini çıkarmayan;

Kamerun, Nijerya, Karadağ, Bosna, Fildişi Sahili, Yeşil Burun Adaları,Ukrayna,Fas ve daha birçok ülke vatandaşı futbolcuları çok kısa bir sürede birbirine kaynaştırıp bir takım yapan;

Çok eleştiri aldığı E. Muçi konusunda adeta toprağı elleri ile kaza kaza çamurdan altın çıkaran;

Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 300 er milyon euroluk “yıldızlar topluluğu” takımlarının neredeyse beşte biri oranına sahip bütçesi olan bir takımla, her iki rakibi ile neredeyse aynı puanı toplayan;

Trabzonspor taraftarına 4 yıl sonra yeniden zirve heyecanı yaşatan;

Tüm tahrik ve gel gellere rağmen sahanın dışına taşmayan ve hep işine odaklanan ve ısrarla sahanın içinde kalan Fatih Tekke Hocanın bütün bunlara karşılık tek isteği var;
“TRABZONSPOR TARAFTARININ TRİBÜNLERİ TAM DOLDURMASI”!

Taraftarlar, çeşitli bahanelerin arkasına sakladığı inadını bir kırsa ve Akyazı’yı full doldursa,ortaya nasıl bir cümbüş çıkacak bilinmez.

Tabi bir yandan bu tür özverili bir çalışma, hocayı doğal olarak yavaş yavaş yorabilir ve yıpratabilirken bir yandan da Trabzonspor kulübünün en büyük problemi olan “ bazı yerleşikler” her zamanki gibi pusuda beklemede.

Bu yerleşiklerin bir kısmı Fatih Tekke ile şampiyon olmaktansa Trabzonspor’un ligi 12. sırada bitirmesini dahi tercih edebilirler. Çünkü kulüp üzerindeki çıkarları bunu gerektirir.

Ancak şimdiden açık söyleyelim; eski devirler çoktan geçti.

Çağımız artık enformasyon çağı. Olağan şüpheliler de belli zaten.

Taraftar ve camia bu kez Fatih Tekke’yi yedirmeyecektir.

Fatih Tekke hoca ile uğraşan, ayağını kaydırmaya, moralini bozmaya çalışan istisnasız herkes karşılığını fazlası ile alacak ve bunun bedelini ödeyecektir.
Artık yeter!

Bizden uyarması.

YORUMLAR (9)
9 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.