İzmir karambolü ve bir peri masalı

Trabzonspor ve Fatih Tekke ,futbol kamuoyunu şaşırtmaya devam ediyor.

Bordo mavililer zorlu Göztepe deplasmanını da üç puanla geçerek, üçüncü durumda bulunan Fenerbahçe’nin bir puan önünde ve lider Galatasaray’ın iki puan arkasında olarak ligde ikinci sıraya yerleşti.

Son dört sezondur ortalama 300 milyon Euro civarı kadroları ile, biri sayın Ali Koç ve Jose Morinho’yu yetersiz bulup gönderen, bir diğeri de tek bir futbolcusunu yaklaşık 200 milyon Euroya maledebilen Fenerbahçe ve Galatasaray ‘ın şampiyonluk yarışını domine etmelerine ve her sezon yine yüksek miktarlı maliyetlerle takım oluşturduğu halde bu iki takımın arasına bir türlü giremeyen Beşiktaş’a artık alışkın olan futbol kamuoyunun şaşkınlığının ana sebebi, Trabzonspor’un bu sezon bu takımlara göre son derece mütevazi maliyetli kadrosuyla şampiyonluk yarışına eklemlenebilmiş olması.

Aslında sezon öncesinde, en son 2022 yılında şampiyonluk yaşayan Trabzonspor yönetimi adına, o sezondan sonra adeta alışkanlık haline gelen “saha içi başarısızlığının” değişmesi adına ortada çok farklı bir çaba ya da farklı bir durum pek gözükmüyordu.

Hatta bazı henüz doğrulanmamış iddialara göre, rakip Galatasaray ve Fenerbahçe’nin hatta Beşiktaş’ın harcadığı olağanüstü rakamlar ve bütçeler, Trabzonspor yönetimi için bir çeşit “örtülü “ama oldukça elverişli bir mazeret oluyor; başarısız olunan tüm sezonlarda görev yapan başkan ve yöneticilerin diline de pelesenk olan “ bizim bu paraları vermemiz mümkün değil” klişesi, daha lig başlamadan mücadeleden “usulca sıvışma” fırsatını doğuruyordu.

Gerçi böyle olunca da tribünlerde in cin top oynuyor, elde kalan birkaç yıldız oyuncu iddiasız ortamı terk ederek gitmek istiyor, takımın sponsorları ve reklamverenleri hem nicelik hem de nitelik olarak azalıyordu vs. ama olsundu, çünkü paramız yoktu.

Yoksa kulüp batardı.

Kulüp batardı ve şehrin muhtemelen belediyeden sonra “spor kulübü görünümlü “ en büyük istihdam merkezi maazallah personel maaşlarını ödeyemezdi.

40 yıldır 50 kişinin yapacağı işi 300 kişiye yaptıran, Türkiye’nin en iyi santraforu Fatih Tekke’yi üstüne birkaç milyon Euro ödeyerek Gaziantepspor’a Erhan Namlı’ya takas olarak veren, ne zaman şampiyonluk ya da şampiyonlar Ligi fırsatı oluşsa “hasıl olan transfer ihtiyacını” muhtemelen kulüp içerisinden bazı yerleşikleri besleme amaçlı Thomas June ya da Brozek kardeşler misali “ dünyanın en pahalı naylon leğenlerini” satın alarak takımı ve taraftarı hezimete uğratan kulüp batmıyordu ama eğer Saúl Ñíguez’i transfer etmiş olsaydı Allah korusun az daha batıyordu.

Trabzonspor tarihi bu tür sayısız basiretsiz, beceriksiz, pantolon yerine gömlek alınan, durumdan istifade “entrika” çevrilen transfer hikayeleri ile doludur.

Neyse.

FATİH TEKKE SUÇÜSTÜ

Bu yılki farkın temel sebebi olan teknik adam yani Fatih Tekke, İzmir’de suçüstü yakalandı(!).

Rakipleri Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş ile mukayese edilemeyecek kadar dar bir rotasyonla mücadele etmek durumunda olan Fatih hoca, üstüne üstlük savunmasının bel kemiği Savic ve orta sahasının genç dinamosu Olai’den de yoksun olarak çıktığı zorlu Göztepe deplasmanında, oyuncularıyla birlikte kendi tabiriyle” kavga ederek” maçı kazanmayı başardı.

Ligimiz ortalamasından epey hallice bir futbol ve mücadeleye sahne olan müsabakanın , adına”İZMİR KARAMBOLÜ” denen öyle bir anı vardı ki Trabzonspor’un bu sezonki farkını,sırrını ve dolayısıyla Fatih hocayı da ele veriyordu.

Maçın ikinci yarısında ve Trabzonspor 1-0 öndeyken, kaleci Onana’nın rakibi karşılamak için kalesini boşalttığı bir anda Göztepeli futbolcular kaleci Onana’nın boşalttığı Trabzonspor kalesine arka arkaya tam üç şut çektiler.

Bu topların üçü de sırasıyla Botagov, Serdar ve Ozan tarafından Trabzonspor kale çizgisinden çıkarıldı. Botagov neyse de Ozan ve Serdar bu sezon ilk kez Trabzonspor’da 11 oyuncusu olarak sahadaydılar ve ve buna rağmen pozisyonda öylesine canhıraş bir çaba gösterdiler ki uzun zamandır forma giymeyen bu oyuncuların gösterdikleri olağanüstü çaba, Trabzonspor’un bu sezon sahaya teknik adam Fatih Tekke tarafından hangi duygular ve nasıl bir motivasyonla çıktığını çok açık olarak ortaya koyuyordu.

Türk futbol literatürüne”İZMİR KARAMBOLÜ” olarak geçen ve uzun süre hafızalardan çıkmayacak bu enstantane , hocanın sezon başında istediği minimum üç futbolcu da transfer edilmediği halde ,elindeki oyuncuları nasıl değerlendirdiği, koruktan nasıl helva yaptığı ya da ekmeğini taştan nasıl çıkardığına da ayrı bir delaletti.

Bir öz eleştiri de olarak; naçizane bu satırların yazarı da dahil transferini çokça eleştirdiğimiz Ernest Muçi’den urettigi Georgi Hagi efekti bir yana,takımın en tecrübelilerinden olmasına rağmen hemen hiç forma şansı bulamayan Ozan Tufan’ın ilk kez 11’de çıktığı bir maçta Bursaspor performansından anımsatmalar yapması,ancak Saviç ve Bania’ nın sakatlıkları sonrası forma şansı bulabilen ve Trabzonspor kadrosunda olduğu dahi neredeyse unutulmuş olan Serdar Saatçi’nin azmi ve mücadelesi,

Premier ligde geçirdiği uzun yılları ve Belçika’da defalarca yaşadığı şampiyonluk ve gol krallıklarını adeta unutarak bir yandan Trabzonspor’da A takıma yeni yükselmiş bir oyuncu heyecanıyla oynarken, bir yandan da takıma ağabeylik yapan Onuachu’nun hırsı,

Olai ,Folcarelli ve Botagov’un yıldız performansları,

Mustafa’nın milli takıma kadar yükselen dikey çıkışı,,

Ve hepsi bir yana Barcelona,İnter,Ajax ve M. United tecrübelerini yaşamış, şampiyonlar Ligi’nde final oynamış ve Trabzonspor’a da son anda,son günde ‘transfer olmuş A. Onana’nın kalede adeta çırpınması ve takımın tabiri caizse “eli ağır abisi” rolünü kapması;

hiç kuşku yok ki

FATİH TEKKE’NİN hem yazıp hem yönettiği “ BİR PERİ MASALI”

Tabi bu futbol.

Top yuvarlak.

Hakemler vs. de malum.

Masalın sonu ne olur bilemiyoruz ama kesin bildiğimiz bir şey var; hoca ve talebeleri kazanırlarsa beraber sevinecek, kaybederlerse beraber ağlayacaklar.

Orası kesin.

Yönetim, kış transfer döneminde yine havaya bakıp ıslık çalarsa faturayı tamamıyla kendi başlarına ödeyeceklerini gayet iyi biliyor. Umarız yine geç kalmamışlardır. Zira kış döneminde alınması zorunlu olan üç hatta dört oyuncu ile eğer şimdiden anlaşılmamış ise geç kalınmış demektir.

Öte yandan bu hafta oynanacak olan Beşiktaş maçında Trabzonspor’un santrfor Onuachu başta olmak üzere yine çok sayıda ve ciddi eksikleri var.

Ancak bu kez iş Trabzon şehrine ve taraftarına düşüyor.

Tamam, şu anlaşıldı; trafik var, stadyuma giriş çıkış zor, yönetime küsüldü, hocaya kızgınız, filanca Trabzon’un topçusu değil, takımda yıldız yok vs.

Hepsine eyvallah.

Bize göre de takımda öyle çok parlak yıldız yok.

Ama bu takımın artık kendisi” YILDIZ”.

Fatih hoca, bu yıldızı çamurdan, topraklardan kendi elleriyle çıkarıp pırıl pırıl parlattı.

Hemen orada yanıbaşımızda ,Akyazı‘da , bir peri masalı yaşanmakta ve ve o peri masalından yükselen bir yıldız pırıl pırıl parıldayıp etrafa ışık saçmakta!

İsteyen gidip kendi gözleriyle görebilir.

YORUMLAR (2)
2 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.