Başlık sorunsalı

Bugün aklıma nedense hep Frenkçe lakırdılar geliyor...Meselâ „Raffinés d’Honneur“ gibi... “Şerefden Süzülmüşler... Şerefden süzülünce içinde hiç şeref kalmıyor tabii... Oh, sen sağ ben selâmet... Yâhut „einen Türken bauen“ (bir Türk kurmak) „sanki imiş gibi yapmak“... Daha böyle bir sürü şey işte...

15 Temmuz maskaralığına dâir pek çok doğru ve haklı söz söylendi. Hani derler ya, bu kadar hamâkat ancak tansîl ile mümkindir... Bunlar da kurmay! O zaman beni lütfen kıt’a zâbitlerinin masasına oturtunuz!

Bu arada zihnime takılan bâzı sualleri de dile getirmeden edemeyeceğim:

İyi de „Türk İstihbârâtı“ bu arada ne halt ediyor, neyi „istihbâr“ ediyordu? Meselâ Avrupa’da okuyan veyâ okur gibi yapan Türk öğrencilerinin meyhânelerde kafa çekerken aralarında neler konuşduklarını mı?

Yoksa –neûzübillah!- O Yeniçeri kazıntılarını uzakdan mütebessimâne seyredip arada –ağzımdan yel alsın!- akıl filan da mı veriyordu?

Nihâyet şu soru: Devleti her türlü politik tehlikelere karşı savunması için kurulmuş ve biz vatandaşlara her yıl yüzlerce milyon liraya mâlolan bu örgüt, tam da en işe yarayacağı günlerden birinde böylesine rezîl olursa bunun herhangi bir sonucu olmayacak mı? Herkes bir müddet havaya bakarak ıslık çaldıkdan veyâ pencereden bahçede cıvıldaşan kuşları seyretdikden sonra, herkes tekrar veqâr içinde görevinin başına mı dönecek?

Yeniçerilerin „Kazan Kaldırma“ geleneğinden „modern darbe“ye geçişimizin mîlâdı Hüseyin Avni Paşa adlı bir soysuzun 1876’daki hükûmet darbesi ile başlar.

Tam liste „cildlere sığmayan bir kitâb“ olacağı için onları atlayarak bu 15 Temmuz 2016 edebsizliğine gelecek olursak, bu da bir tür mîlâd olarak kabûl edilecekdir herhalde; zîrâ bu sefer, yine bir „ilk“ daha gerçekleşmiş ve âsîler, târihimizde birinci kere „Parlamento Binâsı“nı bombardman etmek nâmussuzluğuna ve şerefsizliğine imzâ atmışlardır!

Bu arada ABD’nin meseleye nasıl bakdığına dâir bence ilginç bir ipucu da şudur:

Demokrat Parti Başkan Adayı Bayan Hillary Clinton hemen yapdığı bir açıklamayla „seçilmiş hükûmete destek“ verdiğini ve vereceğini vurgularken Cumhûriyetçi Parti Başkan Adayı Donald Trump ise „...Türkiye’de ülkeyi yönetecek daha başka öyle insanlar var kiii...“ şeklinde bir ifâde kullanmışdır. Kendisine Türk halkı adına bundan sonraki hayat yolunda başarılar dilemek isterdim..; ama öyle bir yetkim yok.

Alman gazetelerinin olaya yaklaşma şekli ise evlere şenlik:

„Eğer îdam cezâsı uygulanırsa Türkiye kat’iyyen AB’ye üye olamaz!“

Ulan gerzekler, demek geçiyor içimden; ama saray terbiyesiyle yetişdiğim için kendimi tutuyorum. Onun içi şöyle şey’edeyim:

Meine Damen und Herren, ortada fol yok yumurta yokken ve velev ki birtakım siyâset çilingirleri böyle bir yasa değişikliğine gitmek istese bu da en az iki yıl süreceğinden ve dahî o vakte kadar kim öle kim kala vaziyetleri yürürlüğe gireceğinden bu ne telâş, hergeleler, muhterem han’fendiler?

Batakçıya mal mı kaptırdınız, Yalova Kaymakamları, Yeşillikçiler?

***

Bundan sonra R. T. Erdoğan’ın, istediği başkanlık sistemine geçmesi için eli kat-be-kat güçlenmiş oldu.

Bence bir sakınca yok, çünki ben de Türkiye için o sistemden yana olduğumu en az 25 yıldır yazıp duruyorum. Ama berikiler, daha bunu bile hesablayamayan aceze takımı, ya sâhiden hükûmet görevi (Allah, yazdıysa bozsun!) ez-kazâ sizlere düşse, bu işi becerebilmek için AKP’den sözleşmeli eleman mı alacaksınız?

Siz, insanları, benim gibiler gibi hiç fazla istek duymadığı halde bu partinin savunucusu hâline getirmekle büyük „başarı“ (!) sağlıyorsunuz ama sizlerden beklenen

o değil ki!

Neyse, elbet birgün öğrenirsiniz.

Goethe var ya, Goethe (1749-1832); bakınız ne demiş bundan 208 sene önce:

„Nichts Bessers weiss ich mir an Sonn- und Feiertagen,

Als ein Gespräch von Krieg und Kriegsgeschrei,

Wenn hinten, weit, in der Türkei,

die Völker aufeinanderschlagen!“

FAUST, (5. Sahne)

(Tâtil günleri en sevdiğim iş – Sohbetdir ceng ü cidâl üzerine; tâ Türkiye’de kavimler didiş-didiş – Boğazlaşırken oturup demlenmek yerine...)

Hazır elimiz değmişken bir alıntıyla bitirelim:

„Türkiye’nin yeryüzünde müttefiqlere ihtiyâcı olabilir; ama onlar Türkiye’ye daha fazla muhtaçdırlar!“

(FAZ, 18 Temmuz 2016, dün!)

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum