‘Yüzünde iyiliğin güneşi parlayan’ dosta veda...

‘Yüzünde iyiliğin güneşi parlayan’ dosta veda...

Kültür sanat dünyasının öncü simalarından, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi, şair ve yazar Dr. İrfan Çiftçi dün İstanbul’da vefat etti. Çiftçi’nin ani ölümü kültür ve akademi dünyasını yasa boğdu. Çiftçi’yi hüzünle uğurlayan dostlarından KARAR yazarı Mehmet Ocaktan “Edebiyatçıları buluşturur, mekanlarda hayatın güzelliklerini ortaya çıkarırdı. Benim ve dostlarımın en güzel arkadaşıydı”, şair Haydar Ergülen “Yüzünde iyiliğin güneşi parlayanlardan bir İrfan’dı” dedi.

SALİHA SULTAN- KARAR

Gazetecilik mesleğinin en zor yanlarından biri de, yakından tanıdığınız, değer verdiğiniz insanların vefat haberini yazmak zorunda kalmaktır. Bu manada, şu an okuduğunuz bu haber, KARAR’ın kültür sanat editörü olmanın dışında dün vefat haberini yazmak zorunda kaldığım İrfan Çiftçi’nin dostu olma ayrıcalığına ermiş biri olarak şahsım adına büyük bir üzüntünün ürünü. Yazarından şairine, organizatöründen, gazetecisine, müzisyeninden tiyatrocusuna kültür sanat dünyasına yolu düşen hemen herkesin bir şekilde yolunun kesiştiği, güler yüzüyle tanıdığı İrfan Çiftçi’nin vefat haberini dün sabahın erken saatlerinde merhum ile ortak dostumuz Mehmet Yalçın Yılmaz’dan aldım. Henüz üç dört ay önce bir süredir yürüttüğü Bakü Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtma Müşaviri görevinden ayrılarak İstanbul’a, evine geri dönen Çiftçi, döndüğü andan itibaren hayatımıza yine bir coşku seli gibi girmiş, dost meclisimizi varlığıyla şenlendirmişti. Önceki gün İstanbul Fındıkzade’deki evinden dışarı çıkan Çiftçi, akşam üzeri geri dönerken bir anda Fatih’te sokakta kalp krizi geçirerek ne yazık ki olduğu yere yığılıvermiş. İlk müdahaleyi doktor komşularının yaptığı, eşi Dr. Aylin hanımın, kardeşi Dr. Engin’in ve oğullarının bir an yalnız bırakmadığı sevgili dostumuz ambulansla Siyami Ersek Hastanesi’ne kaldırılmış. Burada dört kez hayata tutunmaya çalışan Çiftçi, dün sabaha karşı doktorların bütün çabasına, yanına koşan Ali Günvar gibi yakın dostlarının dualarına rağmen Hakk’ın rahmetine kavuşmuş.Takdir-i ilahi...

COŞKUSUNDAN MAHRUM KALDIK

Azerbaycan’daki görevi sırasında da mesafelere aldırmadan varlığını daima hepimize hissettiren, Türk coğrafyalarında yaptığı önemli çalışmalarda Türkiye’yi yüksek temsiliyle göğsümüzü kabartan Çiftçi’ye henüz kavuşmuşken, ani vefatı ile deyim yerinde ise yıkıldık. Hem gazetecilik, hem dostluk münasebetiyle aradığım bütün ortak dostlarımızın sesinde aynı ortak duyguyu, hüznü hissettim: ‘Kültür karıncamız’ İrfan Çiftçi’nin asla tükenmeyen, göz göze geldiği herkese taşan coşkusundan, enerjisinden, vatana, millete ve insanlığa duyduğu ve hepimize sirayet eden o büyük sevgisinden artık mahrum kaldık.

Çiftçi’nin henüz 55 yaşında aramızdan erkenden ayrılışıyla kedere boğulan dostları yine de ardından KARAR okuyucuları için onun her yönünü yansıtan birbirinden değerli cümleler kurmayı ihmal etmediler. Ben de, Çiftçi’yle henüz 18 yaşında, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki kültür koordinatörlüğü görevi sırasında birlikte çalışma ayrıcalığına erişmiş ve o tarihten itibaren irtibatını hiç koparmayarak dostluğundan daima nasiplenmiş biri olarak, kendisinden öğrendiğim en önemli şeyin ‘işini aşkla yapmak’ olduğunu söylemeyi bir borç biliyorum. Bu hususuta kendisi gibi kıymetli bir öğretmen şu yeryüzünde nadir bulunur. Çiftçi ile en son 2016’da Bakü Kitap Fuarı’nda dolu dolu bir hafta geçirmiş, Azerbaycan’da Türkiye’yi temsil eden önemli çalışmalarına, orada gördüğü büyük sevgi ve saygıya yakından şahitlik etmiştim. Birkaç gün önce de yine yaptığımız uzun telefon görüşmelerinden birinde bu hafta sonu bir araya gelmek için sözleşmiş idik... Kaderde bu hafta sonu buluşmak illa varmış, fakat bu kez bir araya gelişimiz ne yazık ki kendisini ebedi yolculuğuna uğurlamak için olacakmış.

FATİH CAMİİ’NDEN UĞURLANACAK

TRT’den İBB’ye, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan UNESCO’ya, İstanbul Üniversitesi’ndeki hocalığından öğrenci kulüplerine, edebiyat dergilerinden dost meclislerine bulunduğu her yerde bir yıldız gibi parlayan, özellikle kültür sanat alanında çok özel bir kuşak inşa eden, daima yol gösteren, o, bu demeden herkese iyilik eden, fikirleri, heyecanı ve eylemleri ile ufkumuza daima genişleten Çiftçi’yi sevenler olarak pazar günü saat 12.00’da İstanbul Üniversitesinde, öğle namazı vaktinde ise Fatih Camii’nde bir araya geleceğiz.

KARAR ailesi olarak, Metehan ve Atahan isimleriyle taçlandırdığı oğullarına, değerli eşi Dr. Aylin Hanıma, ailesine, dostlarına, öğrencilerine ve Türk dünyasına Allah’tan sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Biz dostları olarak kendisinden razıydık, Allah da sevgili dostumuz İrfan Çiftçi’ye rahmetiyle muamele etsin.

ALİ GÜNVAR: KÜLTÜR HAYATIMIZIN BÜYÜK AKTİVİSTİ

Adına yakışır hassasiyette ve güzellikteydi İrfan’ım, can kardeşim. Sanki bir uzvum kesilmiş gibiyim. Türk kültür hayatı büyük bir proje adamını ve aktivistini, Türk siyasî hayatı önemli bir düşünürünü ve vizyonerini kaybetti. Bütün bunlar bir yana, fakîr, hem kaliteli hem de vefakâr bir dostumu kaybettim. Pazar günü Gebze’deki aile kabristanında sırlayacağız kendisini. Rabbim sevdiğini kendine aldı. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

AVNİ ÖZGÜREL: İRFANLAR ÇOĞALMALI

Samimi bir Türk milliyetçisi olarak İrfan kardeşimiz hep o vasfıyla benim zihnimde, gönlümde yer etmiş bir insan. Ve Türk dünyası onu her dönemde hizmet için sınırsız koşturduğu ve ben vefatında dahi o çabaların bıraktığı tortuların izi olduğu kanaatindeyim. Son görevi Azerbaycandaydı, sayın cumhurbaşkanımızı ağırlamıştı. Çok daha farklı görevler üstleneceği kanaatindeydim, bazen isteğimiz olmuyor, Allah’ın da takdiri var. Rahmet diliyorum, irfanlar çoğalsın diye düşünüyorum. İnsan, kendinden genç birinin kaybı üzerine diyecek bir şey bulamıyor.

ADNAN ÖZER: ŞİİRLERDE ONU ANACAĞIZ

Haberi aldığımdan beri ne yapacağımı bilemiyorum. İrfan parlak bir öğrenciydi, üniversite yıllarından beri tanışıyoruz. Her şeye çok meraklıydı. Octavia Paz üzerine sabahlara kadar konuşmaya bayılırdık. Ben anlatırdım o dinlerdi, o anlatır ben dinlerdim. Bizim geleneğimizdeki sohbetleri hakkıyla yerine getirirdik. Tarih, felsefe, kültürel antropoloji merakımızdı. Hep çalışmayı seçti, çok eser veremedi ama çok güzel işler yaptı. Şiir, edebiyat dedikçe hep İrfan’ı hatırlayacağız.

HİLMİ YAVUZ: İSMİYLE MÜSEMMA

Sevgili İrfan’ı,öğrencilik yıllarında, İ.Ü Edebiyat Kulübü Başkanı olduğu yıllarda tanıdım. Sonra İBB Kültür Aş, sonra akademik yılları: Rahmetli Toktamış Ateş’le daha sonra da Hoca’nın eşi Nevin hanımla çalıştı, yüksek lisans ve doktora yaparken. Tevazu, akademisyenlerde sık rastlanan özelliklerden değildir. İrfan, alçakgönüllülüğü ve Anadolu edebi ile, eski deyişle ‘ismiyle müsemmâ’ydı, -adının sahibi! Ben ‘üç İ’ derim: İlim, İrfan, İman! Bu ülkede ‘hem ilim, hem irfan ve hem iman sahibi’ kolay kolay olunamıyor. Dahası, İrfan kardeşim, terbiyenin, efendiliğin, karşılık beklemeyen dostluğun mümessiliydi. Onu Yahya Kemal’in bir dizesiyle uğurlayalım istedim: ‘Yağsın turâb-ı kabrine gûfrân-ı müşk bû.’

EDİBE SÖZEN: BİR DEVLET İNSANI

Son görevi Bakü’de olan İrfan hoca bir devlet insanı idi. Tarih, kültür ve uluslararası ilişkiler alanında kurduğu bağlarla, akademik dünyaya armağan ettiği ‘Avuçlarımızda Titreyen Küresel Dünya’ doktora tezinin kitaplaşmış hali tekrar tekrar okunduğunda ‘ötekileştirme’de mahir küresel dünyaya eleştirileri açıkça görülür. Kültürel coğrafyamızı en iyi okuyanlardandı. Kızlarağası ve Çorlulu Ali Paşa medreselerindeki sohbetlerimiz akademik düşünme biçimimize çok sey kattı... O mekanların düşünce iklimini belirleyenlerdendi. ‘Devrimci Muhafazakarlık’ onun en önemli düşünce başlıklarından biri idi. İçindeki bilge kişilik hepimize yol gösterici bir sabır timsali idi.

HAYDAR ERGÜLEN: YARDIMSEVER VE CANDAN

İrfan Çiftçi arkadaşımız İstanbul Üniversitesi’nde okurken, çıkardığımız Şiir Atı dergisiyle de çok ilgilenirdi. Kibar, yardımsever, iyi niyetli candan bir insan olarak hatırlayacağım onu hep. Yüzünde iyiliğin güneşi parlayanlardan bir İrfan’dı. Allahtan rahmet dilerim.

SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN: DOSTLUK DAİREMİZİN BAŞAT İSMİ

Çeyrek asırlık bir tanışıklıktı bizimkisi. Konuştuğunda düşüncelerini berrak, akıcı ve esprili bir şekilde dile getirir, dinletir; dinlemeyi ise büyük bir olgunlukla başarırdı. Her fikre açıktı. Kırmızı çizgileri ise tekmil varlığı ve şâir ruhuyla bağlı olduğu ‘vatan’ ve ‘millet’ sevgisiydi. 25 kişilik Tophane Beyaz Masa isimli dostluk dairemizin toplantımızın başat ismiydi. Yeri dolmayacak...

UFUK URAS: ÖĞRENCİLERİNE ÇOĞULCULUĞU AŞILADI

Dr. İrfan Çiftçi meslektaşım ve eski öğrencimdi. Şiire merakı nedeniyle Hilmi Yavuz’la tanıştırmıştım. Çok özgün şiirleri vardı. USİAD, İstanbul Belediyesi Kültür Dairesi, Azerbaycan Kültür Ataşeliği gibi değişik alanlarda önemli çalışmalar yaptı. Öğrencileri onun farklı disiplinleri kaynaştıran çoğulcu ve derinlikli perspektifinden çok yararlanmıştır. Hepimizin başı sağolsun.

MEHMET OCAKTAN: HEPİMİZİN EN GÜZEL ARKADAŞI

O hayatını dostluklara, sanata-edebiyata ve edebiyat dostlarına adamış güzel bir insan ve güzel bir dosttu. Üniversitede sanat-edebiyat-şiir günleri düzenler, şairleri buluşturur ve bulunduğu mekanlarda hayatın güzelliklerini ortaya çıkaran dinamik bir kültürel iklim oluştururdu. O benim ve dostlarımın en güzel arkadaşıydı. Sevgili İrfan’ı dualarla uğurluyorum.

MEHMET YALÇIN YILMAZ: BİRAZ GEMUHLUOĞLU, BİRAZ ÖZAL

1995 yılında tanıdığım ve uzun yıllar gözlemlediğim İrfan Çiftçi nev-i şahsına münhasır tabirine uygundu. O, 80 kuşağının buruk sessizliğini bozan bir genç adamdır. Sevecen babacan tavrıyla neşeyi ve hüznü art arda yaşayabilen bir şairdir. Biraz Fethi Gemuhluoğlu, biraz Turgut Özal’dır. Kimi zaman direkt, kimi zaman ironik üslubuyla karşısındakini şaşırtan neşeli bir sûrettir İrfan Çiftçi. Tanımayanlar için ne büyük bir noksanlıktır izah edemem. Benim uzun koşularımda yol arkadaşımdı hep. Kırım, Viyana, Tebriz, Batı Trakya derken devr-i âlem içinde kayboluyorduk. İrfan Çifti uçları buluşturan aklın merkezindeydi. Bütün siyasetin ötesinde bir devlet aklı arıyorsanız işte o tam göbeğindeydi. Bir kültür karıncası ve dergi kurduydu. Benim kuşağımın bir ağabeyi ve arkadaşı olmayı başarmış bu neşeli adam için Türklük ve Müslümanlık mevcut tariflerin çok ötesindeydi. Dünyayı anlamak ve zamanın ruhunu yakalamak için uykusuz kalan bir modern dervişti. İstanbul’da kültürel hayata verdiği katkılar ve yeniden dirilttiği sanatlar için ne söylesek azdır. Hakkında çok şey yazılacak ve Türk Dünyasına verdiği ufukla yâd edilecek önemli bir kültür adamını kaybetmenin acısını yaşıyoruz.

NABİ AVCI: GENÇLERİN ÖNÜNÜ AÇTI

İBB’de UNESCO Türkiye Millî Komisyonu’nda, TRT’de ve Azerbaycan’da çok güzel işler yaptı. Resmî görevlerinin dışında hem bir hoca olarak, hem de bir arkadaş, bir ağabey olarak gençlerle yakından alâkadar oldu; onların önünü açmak için koşturdu. Bakü’de yaptıklarıyla, ‘iki devlet, bir millet’ sözünün ne anlama geldiğini dost düşman herkese gösterdi. Allah gani gani rahmet eylesin.

ANAR RIZAYEV: TÜRKİYE VE AZERBAYCAN'IN ORTAK KAYBI

İrfan dostumun ölümüyle çok kederlendim. Hem kendim hem Türkiye hem Azerbaycan için üzüldüm. Azerbaycan dostu büyük bir Türk idi. Kaybı çok acı. 1990’lı yıllarda Türkiye’deydim. Azerbaycan ile Türkiye medeni ve kültür ilişkilerinde İstanbul’da rahmetli Tevfik İsmailov, rahmetli Şenol Demiröz ve ne yazık ki rahmetli diyeceğim İrfan’ın çok emeği vardı. Bakü’de de çok sık görüştük. Kabri nurla dolsun.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN