Deprem için OHAL

Taha Akyol

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 ili kapsayan deprem bölgesinde OHAL ilan ettiğini açıkladı. Doğru bir karar… Fakat iki soru var: Gecikilmedi mi?.. OHAL yetkileri nasıl kullanılacak, deprem felaketiyle sınırlı olarak mı, particiliği de karıştırarak mı?

Sayın Erdoğan, deprem günü saat 13.00’te yaptığı açıklamada felaketi bütün gerçekliğiyle, bütün fecaatiyle ortaya koymuştu:

“Bu gece saat 04.17'de son bir asırda yaşadığımız 1939 Erzincan depreminden sonraki en büyük felaketle sarsıldık…”

Evet, “1939 Erzincan depreminden sonraki en büyük felaket!”

Zaten 10 ili kapsayan depremin 7.7 büyüklüğünde olduğu çoktan açıklanmıştı. TV ekranlarında felaket bütün dehşetiyle görülüyordu. Beştepe’ye elbette çok daha fazla bilgi geliyor, yerbilimcilerin değerlendirmeleri ulaşıyordu.

Bu durumda OHAL ne zaman ilan edildi? Dün saat 15.00 sularında…

Depremden 34 saat sonra… “Erzincan’dan sonraki en büyük deprem” açıklamasından 26 saat sonra… Gecikilmiş değil mi?

24 SAATİN ÖNEMİ

OHAL ilanından beklenen nelerdir? Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle, “arama-kurtarma faaliyetlerinin ve sonrasındaki çalışmaların süratle yürütülebilmesi…”

Depremin ilk saatlerinde büyüklüğü fark edilmeyebilirdi ama “Erzincan’dan büyük” olduğu, 10 ili, 150 bin km karelik bir sahayı ve 15 milyon nüfusu kapsadığı anlaşıldıktan sonra OHAL ilan edilmeliydi, bir 26 saat daha gecikilmemeliydi, değil mi?

24 saat! Bu felakette hayat memat meselesi!

Bu bir tam gün içinde Cumhurbaşkanın söylediği “süratle yürütülme” yapılabilseydi kim bilir enkaz altından kaç can çıkarılabilirdi? Kaç aileye çadır ve sıcak çorba verilebilirdi?

Ordunun arama ve kurtarma çalışmalarına dahil edilmesinde gecikildiğine dair de yaygın bir kanaat var. Sadece arama kurtarma değil, ordu felaket mahallerinde sahra hastaneleri ve sahra mutfakları kurabilirdi.

Bu satırlar yazılırken TV’lerdeki canlı yayınlarda depremzede vatandaşlar hala yardım gelmedi diye yakınıyorlardı.

Felaket çok büyük ve çok yaygın, elbette yardım ulaştırmada büyük zorluklar var, bu inkar edilemez. Hiçbir hükümet mucize yaratamazdı ama koordinasyon sorunları ve gecikmeler de apaçık gözler önünde… Kızılay eski başkanı Tekin Küçükali, Karar TV’de AFAD’ın ve Kızılay’ın “bizden” atamalar yüzünden nasıl performans azalmasına maruz kaldığını anlattı.

Nasuh Mahruki gibi bir uzman, bir arama kurtarma aktivisti, istifa zorunda mı kalmalıydı?!

İKİ ON YIL

Prof. Naci Görür hocamız, bilimin kuru bilgi yığını olmayıp sebep-sonuç ilişkilerine sistematik bakış olduğunu hepimize öğretiyor. Uyarıları erken uyarı niteliğinde ama uyarıcı olmuyor.

Prof. Görür sadece eleştirmiyor… Fox TV’de, bu iktidarın 2010 yılına kadar depreme karşı hazırlık konusunda iyi işler yaptığını ama sonra peşini bıraktığını anlattı.

1999 Gölcük depreminin yarattığı farkındalıkla hepimizde bilinç oluşmuş, hükümet katında programlar yapılmıştı…

Arkası gelmedi.

Bu tablo, iktidarın ilk on yılındaki rasyonel ve başarılı ama ikinci on yılındaki ideolojik ve kişisel, bu yüzden aşağı doğru giden politikalarına da uyuyor.

Oy tutkusunun daha da kabarması, ikinci on yılda partizanca davranışları daha bir körükledi. Pandemi döneminde belediyeleri kısıtlamak, aşevlerini kapatmak gibi!

2016-2018 döneminde, OHAL sadece darbeyi bastırmak ve terörle mücadele yetkisiyle sınırlı olarak ilan edilmişti fakat yine siyasi güç tutkusuyla Seçim Kanunu’nda ve YÖK Kanunu’nda bile KHK’larla değişiklikler yapmak gibi… Yargısız KHK’lılar gibi…

OHAL YETKİLERİ

Bugünkü felaket bir başka, korkunç bir felaket!.. 15 milyon insan geceyi dondurucu soğukta geçiriyor, binlerce insan enkaz altında imdat bekliyor!

Parti hesabıyla davranmak ancak utanç verebilir.

Seçimlere 10 gün kalaya kadar devam edecek olan bugünkü OHAL yetkilerinin de yine siyasi amaçlarla kullanılması, OHAL yetkileriyle şikayetlerin, eleştirilerin bastırılması, “bizden” olmayanların yardımlarının engellemesi de utanç verici olur…

Cumhurbaşkanı “Gün; 85 milyon tek yürek, tek bilek olma günüdür” diyordu; çok doğru…

Devlet başkanı olarak bu herkesten önce kendisinin sorumluluğu ve görevidir.

Hiç olmazsa bu insani ve vatani felaketin yaralarını sarma konusunda partisinin propagandasını bir tarafa bırakıp kapsayıcı olmalı, felaketzedelere yardım gibi yüksek insani duygulara partilerin gölgesi düşmemelidir.

Vatanın 11 vilayetinde imdat bekleyen 15 milyon vatandaşımız var, unutmayalım.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (235)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.