Erhan Usta: Yeni bir kur şoku enflasyonu daha da artırır

Gündem Özel'de enflasyon rakamlarını değerlendiren İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, kur şoku uyarısı yaptı: Bir kur şoku yaşanması durumunda enflasyonun yukarıya doğru gideceğini göreceğiz. O da önümüzde önemli bir risk olarak duruyor.

MELEK GEDİK

İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, Gündem Özel'de açıklanan Temmuz ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi, "Son 20 yılın en büyük enflasyonu. Temmuz ayında negatif bile gelebilirdi. Bu rakamlar, dünyaya göre de çok yüksek. Enflasyon karşısında ücretliler ve daha alt kesimler zarar görüyor. Enflasyon en çok bu kesimleri eziyor. 'Çalışanları enflasyon karşı ezdirmeyeceğiz' sözü havada kalıyor" dedi.

Temmuz ayı enflasyon rakamlarını değerlendiren Usta, şunları kaydetti:

"Enflasyonda rekor üstüne rekor kırılıyor. Son yılın da en yüksek Temmuz'u, 1,80 geldi. Normalde bu aylarda, bu enflasyonun negatif gelmesi dahi beklenirdi. Yıllık enflasyon tüketicide yüzde 19. Üretici de yüzde 45. Bunlar, çok yüksek enflasyon rakamları. Dünyada enflasyon trendinde artışlar var ancak dünya enflasyonsuzluk sıkıntısı çekerken, diğer bir ifadeyle ABD ve AB ülkeleri enflasyon miktarlarını bir miktar artırmaya çalışırken dahi biz de enflasyon çok yüksekti. Yine burada bir tedbirsizlik var."

"TÜİK, ÇALIŞANLAR İÇİN ENFLASYON SEPETİ HAZIRLAMALI"

Yüksek enflasyonun yüksek faiz getirdiğini de hatırlatan Usta "Memurun bu enflasyon altında ezilmemesi mümkün değil. Hem emekli maaşlarında hem de çalışanların maaşlarındaki ayarlamalar, enflasyon dikkate alınarak yapılıyor. Bir defa açıklanan bu enflasyon gerçek hayatı ne kadar yansıtıyor? İşin bir o boyutu var; TÜİK rakamlarına baktığımızda yüzde 40'ın üzerinde artan o kadar çok ürün var ki... Ve bu ürünler yaygın halk kitlelerinin kullandığı ürünler.

Margarine bakıyorsunuz yüzde 53, ayçiçek yağı yüzde 63, bal yüzde 30 artmış. Belki emekliler ve çalışanlar için ayrı bir enflasyon sepetinin açıklanması gerekir. Yüzde 19 doğru ve yanlış onu tartışmıyorum. Yüzde 19'u doğru kabul etsek bile dar gelirli kesimin yoğun olarak kullandığı ürünlerde enflasyon daha fazla. Dolayısıyla onların enflasyonu yüzde 19'un çok daha üzerinde. Bunlar için yine TÜİK tarafından bir enflasyon sepeti açıklanmalı. Emeklilerin ve çalışanların maaşlarının buna göre ayarlanması lazım. Bu birinci husus."

Türkiye'nin yüzde 7 büyüdüğünü, ikinci çeyrekte de büyümenin yüzde 20 olacağının beklendiğini hatırlatan Usta, büyümeden çalışanların da pay alması gerektiğini söyledi.

Usta, şunları kaydetti: "Eğer bir büyüme varsa, bundan emekliler ile çalışanların da faydalanması gerekir. Eğer bir çalışanın maaşı sadece enflasyon kadar artırılıyorsa, büyümeden herhangi bir pay alınmıyorsa, o çalışana refahtan hiçbir katkı yok demektir. O büyüme onun için hiçbir şey ifade etmiyor. Demek ki refahtan bu kesimler faydalanamıyordur."

"EN ÇOK ÇALIŞAN KESİM EZİLİYOR"

Çalışanları ciddi bir gelir kaybına uğradığını vurgulayan Usta, şunları kaydetti:

"Çalışanların maaşları eğer enflasyona göre ayarlanacaksa özel bir enflasyon sepeti olmalı. İki refahtan da pay vermek durumundayız. Büyümeye baktığımızda, finans kesimi büyümüş veya birtakım firmaların kazançlarında bir azalma yok. Hatta onların kar payları ilk çeyrekte arttı bile. Enflasyona karşı kendini koruyamayan kesim; sabit gelirli kesim. Ücretli kesim ve daha az geliri olan; esnaf, çiftçiler... Bunların gelirlerinde ciddi azalma var, onlar için farklı bir politika uygulanmalı. 'Çalışanları enflasyon altında ezdirmeyeceğiz' sözü maalesef Türkiye'de havada kalıyor. Enflasyonun altında sabit gelirliler maalesef eziliyor, enflasyonun böyle bir yıkıcı etkisi var."

"TÜRKİYE İHTİYAÇ DUYDUĞU BÜYÜMEYİ FİNANSE EDEMİYOR"

Ekonomide öncelikle güven ve istikrarın sağlanması gerektiğini belirten Usta, şunları söyledi:

"Erdoğan ve kabinesinin yaptıklarına piyasaların hiçbir şekilde güveni yok. Güveni artırıcı, istikrarı sağlayacağı politikaların öncelikle hayata geçirilmesi lazım. Hukuk sisteminin çalışmadığı, mahkemelerin bağımsız olmadığı, mülkiyet hukukun zedelendiği bir ülkede güven ve istikrardan bahsetmek mümkün değil. Bugünkü hükümetin uygulamaları nedeniyle bugün Türkiye'ye kaynak girişi olmuyor. Bizim kaynaklarımız, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu büyümeyi finanse edemiyor. Dolayısıyla bizim yabancıdan gelecek kaynağa ihtiyacımız var. Bu kaynakları da uzun vadeli ve ucuz olması lazım."

"KREDİ ALAN ALTINA KOŞTU"

Güvensizlik iklimi nedeniyle yabancı kaynakların ülkeye giriş yapmadığını hatta yerli yatırımcını da sistem dışı kaldığını belirten Usta, şöyle devam etti:

"Yerli yatırımcılar da kaynaklarını dışarıya taşıdı. Dışarıya çıkaramayan da sistem dışına aktardı. Geçen yıl 25,5 milyar dolar civarında altın ithalatı oldu. O da hükümetin uyguladığı yanlış politikalardan biriydi. Aşırı bir kredi genişlemesi oldu, bankalar kredi vermeye zorlanınca onlarda ihtiyacı olanlara değil, daha sağlam firmalara kredi verdiler. O firmalar ya da bireyler gidip altın ithal etti, bu rekora sebep oldu. Altın da sistem içinde kalmadı, sadece bizim hesaplarımıza 10 milyar doların üzerinde sistem dışına çıkarılan altın stoğu oluştu. Bunların hepsi güven iklimi ile alakalı. Güven iklimi olmadığı için yabancılar gelmiyor yerli yatırımcı da sistem dışına çıkıyor."

"MİLLİ GELİR OLMASI GEREKENİN ALTINDA"

2008 sonrası Türkiye'de ekonominin yeniden bozulduğunu belirten Usta, şunları kaydetti:

"2002'de yüzde 31'lik bir Üretici Fiyat Endeksi, üretici enflasyonu alan hükümet şu anda üretici açısından enflasyonu yüzde 45'e getirdi. 2002'ye göre artık birçok makro gösterge daha kötü. Borçluluk durumu, büyüme performansı, hangi göstergeye bakarsanız bakın daha kötü. O günlere göre enflasyon bir miktar iyiydi. Ama enflasyonda da üretici enflasyonuna baktığımızda, devraldığı üretici enflasyonu çok üzerinde bir enflasyon ile Türkiye karşı karşıya. Tabii üretici ile tüketici arasındaki farkı biliyorsunuz; bir hizmet sektörü var. Üretici enflasyonunda bir hizmet sektörü yok, bir de vergiler yok. Normalleşme ile birlikte hizmet sektöründe çok ciddi fiyat artışları göreceğiz. Şu an kapalı ya da iş yapamaz durumda oldukları için, ciddi fiyat artışları olmadı. Bir normalleşme olabilirse, enflasyona bir baskı da oradan gelecek. Onun dışında Merkez Bankası'nın açıkladığı rapora göre, Türkiye'de bir çıktı açığı var. Yani milli gelir olması gerekenin daha altında.

"BU YÖNETİM TARZI DEĞİŞMEZSE..."

Tabii bu çıktı açığının da kapatılması öngörülüyor. Bunun kapanması durumda, oradan da tekrar talep yönlü bir enflasyon ile karşı karşıya kalacağız. Enflasyon açısından da önümüzdeki dönemin parlak olmadığını, dünyada emtia fiyatlarının arttığına yine dünyada enflasyonu artacağı, oralardan da gelecek baskıyı göz önünde bulundurarak hükümet hareket etme durumunda. Dolayısıyla enflasyona yönelik olarak önümüzdeki günler için de doğrusu ben çok iyimser değilim. Bu yönetim tarzı devam ederse, en küçük içeriden ya da dışarıdan gelecek şokla dolar üzerinde bunun etkisini göreceğiz. Bir kur şoku yaşanması durumunda enflasyonun yukarıya doğru gideceğini göreceğiz. O da önümüzde önemli bir risk olarak duruyor. "

Erhan Usta'nın diğer açıklamaları şöyle:

"Vaka sayıları yeniden arttı, önümüzdeki dönemde kapanmaların olacağı konuşuluyor. Böyle bir şey olursa, hükümet artık esnafa ve hizmet sektörüne doğrudan yardım yapmalı. Verilen krediler bankacılık sistemi üzerinde de baskı oluşturacak. Peki, vatandaşa nasıl para bulunacak? Kamu-özel iş birliği projelerinden herhangi bir kısıtlama yapılmadı mesela. Hükümet, garanti verdiği şirketlerden de fedakarlık yapmasını istemeli.

Tasarruf edilmesi gereken yerlerde, tasarruf yapılmıyor. Örneğin Saray'da hiçbir tasarruf yok. Tasarruf genelgesinde bile Saray yok. Zorunlu ihtiyaçlar için para yok ama şatafat için harcama yapılıyor. Türkiye'de şu an çıktı açığı var; diğer bir ifadeyle Türkiye'de milli gelir düşüyor. Enflasyon konusunda da olumlu bir durum yok, yeniden bir kur şoku yaşarsak enflasyon daha da yükselir.

(Yangınların mali boyutu) Hayvan popülasyonu zarar gördü, seralar yandı. Çiftçilerin evleri yandı, zararları için geniş kapsamlı bir proje hazırlanmalı. Çiftçi düşmanı bir Tarım Bakanı'mız var. Yangınların bu kadar büyümesinin nedeni de Tarım Bakanı'dır. Bu kadar şeyden sonra Tarım Bakanı istifa etmeli, bu yönetim anlayışı ile geniş çaplı bir proje de hazırlanmaz."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN