Vatandaş arasında çölyak hastalığı nedir, çölyak belirtileri nelerdir gibi başlıklarla en çok merak edilen konular arasında yer alan çölyak, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan glüten adlı proteine karşı vücudun bağışıklık sisteminin anormal bir tepki vermesiyle ortaya çıkan, ömür boyu süren otoimmün bir sindirim sistemi rahatsızlığı.
Bu reaksiyon, ince bağırsaklardaki besin emilimini sağlayan villus adı verilen tüysü yapıların hasar görmesine ve emilim bozukluğuna yol açar.
Hastalığın kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık (özellikle HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genetik yapıları) ve çevresel faktörlerin (viral enfeksiyonlar, şiddetli stres, ameliyat gibi tetikleyiciler) birleşimiyle geliştiği bilimsel çevrelerce kabul edilir.
Çölyak hastalığına sahip bir kişinin birinci derece yakınlarında hastalığın görülme riski yüzde 10 civarında ve bu, genetik faktörün önemini gösteriyor.
ÇÖLYAK HASTALIĞI BELİRTİLERİ VE TİPLERİ NELER? HANGİ YAŞTA HANGİ BULGULAR GÖRÜLÜR?
Çölyak hastalığının belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir; bazı hastalarda (sessiz çölyak) hiç belirti görülmezken, bazılarında ise sindirim sistemine ait tipik bulgular ortaya çıkar.
2025 yılı güncel verilerine göre, Türkiye'de 6-17 yaş grubundaki çocuklarda görülme sıklığı yüzde 1,7 iken, yetişkinlerde bu oran yaklaşık yüzde 1 olarak belirtiliyor.
Yaygın görülen semptomlar şunlar:
Sindirim Sistemi: Kronik ishal veya kabızlık, karın ağrısı ve şişkinlik, bulantı ve kusma, yağlı ve kötü kokulu dışkı.
Genel Durum: Açıklanamayan kilo kaybı, sürekli yorgunluk ve halsizlik, demir eksikliği anemisi, kemik veya eklem ağrıları.
Çocuklarda Özel Belirtiler: Büyüme ve gelişme geriliği, boy kısalığı, ergenlikte gecikme, dikkat eksikliği, diş minesinde sorunlar.
Diğer Sistemler: Ağız içinde tekrarlayan aftlar, ciltte kaşıntılı döküntüler (Dermatitis Herpetiformis), periferik nöropati, kadınlarda adet düzensizliği, kısırlık veya tekrarlayan düşük.
Çölyak hastalığı; klasik, atipik, sessiz, potansiyel ve non-çölyak glüten duyarlılığı olarak farklı tiplere ayrılır.
Klasik çölyak, genellikle 6-24 aylık bebeklerde glüten alımıyla başlar ve sindirim sistemi belirtileri daha belirgin.
Pestisit tuzağı! Kirli 12 gıda listesi açıklandı
ÇÖLYAK HASTALIĞI TANISI NASIL KONULUR? KAN TESTİ SONUÇLARI NE ANLAMA GELİR?
Çölyak hastalığı tanısı nasıl konulur ve glütensiz diyet ne işe yarar gibi sorgular, teşhis ve tedavi sürecine dair doğru bilgiye ulaşma ihtiyacını gösterir.
Tanı süreci, genellikle gastroenteroloji uzmanları tarafından yürütülür ve kan testleri ile ince bağırsak biyopsisini içerir.
Kan Testleri: Vücudun glütene karşı ürettiği antikorları (özellikle anti-tTG IgA ve endomisyal antikorlar) tespit etmek için yapılır.
Tanı kesinleşmeden önce glütensiz diyete başlanması, antikor seviyelerini düşürebileceği için test sonuçlarının güvenilirliğini azaltır.
İnce Bağırsak Biyopsisi: Tanıyı kesinleştiren en önemli yöntemdir.
Endoskopi ile ince bağırsaktan alınan doku örneklerinde villus hasarı ve emilim bozukluğu bulguları incelenir.
ÇÖLYAK HASTALIĞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELER?
Çölyak hastalığının günümüzde bilinen kesin bir tedavisi yoktur.
Ancak hastalığın yönetimi ve semptomların kontrol altına alınması için uygulanan en etkili yöntem, ömür boyu sürecek sıkı bir glütensiz diyet.
Çölyak hastalığı tedavi yöntemleri başlığı altında güncel olarak hâlâ glütensiz diyet öne çıkıyor.
Glütensiz Diyet: Buğday, arpa ve çavdar gibi glüten içeren tüm tahıl ve ürünlerinden tamamen uzak durmayı gerektirir.
Yulaf tüketimi ise genellikle dikkatli ve glütensiz sertifikalı ürünlerle yapılmalı.
Diyete tam uyum, ince bağırsakların iyileşmesini sağlar ve komplikasyon riskini azaltır.
Diyetisyen Desteği: Glütensiz diyete geçişte, dengeli ve yeterli beslenmeyi sürdürmek için uzman bir diyetisyen rehberliği kritik öneme sahip.
Vitamin ve Mineral Takviyeleri: Emilim bozukluğu nedeniyle gelişen demir, B12, D vitamini gibi eksikliklerin giderilmesi için doktor tavsiyesiyle takviyeler kullanılır.
Farkındalık: Hastalar, çapraz bulaşma riskine (aynı kesme tahtası, fritöz yağı gibi) karşı dikkatli olmalı ve paketli gıdaların etiketlerini titizlikle okumalı.
Hastalık; kontrol altına alınmadığında osteoporoz, kısırlık, anemi, lenfoma ve ince bağırsak kanseri gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Bu nedenle erken tanı ve tedaviye uyum, uzun vadeli sağlık için hayati önem taşır.

