Büyükada’da yer alan müze, eski helikopter hangarının restore edilmesiyle hayata geçirilmiş. Betonarme sadeliğini koruyan yapının içine adım attığınızda ise sizi; tarih, doğa, edebiyat, spor, gündelik hayat ve hatta ada efsanelerine uzanan zengin bir içerik karşılıyor. Müzede dijital arşivlerden maket vapurlara, sözlü tarih kayıtlarından bisiklet koleksiyonuna kadar farklı dönemleri ve anlatıları bir araya getiren çok sayıda özgün materyal bulunuyor.

Mekânın sadece tarihi belgelerle değil, yaşanmışlıklarla dolu olması, onu klasik bir müzeden ayırıyor. Sürgüne gönderilen paşaların mektuplarından Heybeliada’daki ruhban okulunun fotoğraflarına, Adalar’daki Rum, Ermeni ve Yahudi kültürlerinin izlerinden 20. yüzyıl Türk edebiyatının iz düşümlerine kadar uzanan içerik; ziyaretçiye yalnızca bilgi değil, duygusal bir bağ da sunuyor.
Adalar Müzesi’nin sergi salonlarının dışında, açık hava alanları ve dönemsel etkinlikler için kullanılan geçici sergi panoları da bulunuyor. Özellikle yaz aylarında düzenlenen söyleşiler, belgesel gösterimleri ve çocuk atölyeleri sayesinde müze, yaşayan bir kültür noktası haline geliyor.
Sıcak yaz aylarının okuma listelerinde Türk Edebiyatı rüzgarı
NASIL GİDİLİR?
Müzeye ulaşım oldukça keyifli: Kabataş, Kadıköy veya Bostancı’dan vapurla Büyükada’ya ulaştıktan sonra kısa bir yürüyüşle erişilebiliyor. Müze, haftanın belirli günlerinde ziyarete açık. Ancak tabii ki gitmeden önce güncel saatleri kontrol etmekte fayda var.
Adalar’a yapılan her ziyaretin arka planını öğrenmek, ada ruhunu sadece hissetmek değil anlamak isteyenler için Adalar Müzesi, bir keşif kapısı. İstanbul’un tarihine deniz kokulu, yavaş ritimli bir bakış sunan bu tarihi ve kültürel dokuya temas etmek sıcak yaz aylarında keyifli bir yolculuk.
