Kemal Tahir’in bütün eserlerine şüphe düştü

Kemal Tahir’in bütün eserlerine şüphe düştü

Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanının 1981’den bu yana sansürlü şekilde yayınlandığını ortaya koyan haberimiz edebiyat ve yayıncılık dünyasını sarstı. Doç. Dr. Nuri Sağlam tarafından 45 yıl sonra gün yüzüne çıkartılan tahrifin ardından, Kemal Tahir’in diğer eserlerinin durumu hakkında derin şüphe oluştu. Ortaya çıkan skandal başka yazarların kitaplarının yayınında da benzer tahrifatlar olup olmadığı sorusuna yol açtı.

Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanında 12 Eylül döneminde yapılan tahrifatı ortaya çıkaran haberimiz edebiyat dünyasında büyük yankı buldu. Haberimizin ardından yazarın eserlerinin akıbeti konusunda derin endişe oluştu. Usta yazarların külliyatlarının ne şekilde yayınlandığı da merak konusu oldu. Yayıncılık mutfağının duayenleri Kemal Tahir’e yapılan ayıbı büyük bir şaşkınlıkla okuduğunu söylerken, usta editör Selahattin Özpalabıyıklar ise “Yayıncılık, titizlik ve hazır bilgileri tekrar etmemektir. Hazır aktarılan bilgiyi bile kontrol etmektir” dedi.

Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanının 1981’den bu yana sansürlü şekilde yayınlandığını ortaya koyan haberimiz edebiyat ve yayın dünyasında büyük yankı uyandırdı. Doç. Dr. Nuri Sağlam tarafından 45 yıl sonra gün yüzüne çıkartılan tahrifin ardından, yazarın eserlerinin 12 Eylül dönemi sonrası yapılan bütün baskılarına yönelik derin şüphe oluştu. Edebiyat ve yayın dünyasından birçok kişi haberimizin ardından yaptığı değerlendirmelerde, Kemal Tahir gibi adına vakıf kurulacak kadar sevilen ve önemsenen bir yazarın eserinde dahi yapılabilen ve bugüne kadar fark edilmeyen tahrifin, diğer birçok yazarın eserlerinde de yapılmış olabileceği kuşkusunu dile getirdi. Değerlendirmelerde, Türk düşünce ve edebiyat dünyasında ‘Kemal Tahirciler’, ‘Tahiriler’ diye anılan etkili bir grup varken, yazarın eserlerinin bugüne kadar kimse tarafından titizlikle korunmamış olduğunun ortaya çıkmasının yarattığı şaşkınlık da vardı.

METİN CELÂL: TEKİN YAYINEVİ 12 EYLÜL DÖNEMİNDE KİTAPLAR TOPLATILDIĞI İÇİN OTOSANSÜR UYGULAMIŞ OLABİLİR

Öte yandan, akıllara ilk gelen sorulardan biri de, Doç. Dr. Sağlam’ın röportajımızda açıkladığı üzere, Kurt Kanunu romanını ilk tahrif eden Tekin Yayınevi’nde bu tahrifattan kimin sorumlu olduğuydu. Bu konuda bilgi alabilmek için, geçmişte uzun yıllar Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanlığı görevini yürüten, yayın dünyamızı iyi bilen isimlerden biri olan yazar ve şair Metin Celâl’i aradım. Haberimizi ilgiyle okuduğunu belirten Celâl, Tekin Yayınları’nın sahibinin Kemal Karatekin olduğu bilgisini vererek, şu bilgileri aktardı: “Adnan Özyalçıner’den de öğrendiğime göre o dönem yayınevinde Kemal Tahir kitaplarının özel bir editörü yokmuş. Editörsüz çalışma o dönem normal bir şeydi. Kemal Bey o işlere de kendisi bakıyormuş.” Celâl, neden böyle bir tahrifat yapılmış olabilir sorumun ardından da “12 Eylül döneminde kitaplar çok toplanıyordu ve muhtemelen dava açılmasın diye bir otosansür yapmış olabilirler” değerlendirmesini yaptı. Konuşmamızda Türk edebiyatının usta yazarlarının külliyatları hazırlanırken ilk kaynaklara bakmanın önemini vurgulayan Celâl, bir yayıncı olarak şu görüşünü de aktardı: “Ciddi yayıncıların bu durumu atlamasını ilginç buldum. Ketebe Yayınları mesela külliyatı duyurduğunda, basına neşir sürecinde editöryal mutfağın özveriyle çalıştığını, kitaplarda Kemal Tahir’in sağlığında yayımlanmış son baskıların temel alındığını, bütün kitapların tek tek incelenerek karşılaştırıldığını açıklamıştı. O yüzden haberinizi okuyup, romanın hala tahrifli baskısının basılmaya devam ettiğini öğrenince çok şaşırdım.”

YAZARIN ADINA KURULAN VAKIF SORULARIMIZA CEVAP VERMEDİ

Celâl ile yaptığım görüşmenin ardından, yazarın ölümünden sonra eşi Semiha Tahir’in öncülüğünde kurulan ve misyonlarından biri yazarın eserlerini korumak olan Kemal Tahir Vakfı’nın Başkanı Ayşegül Durugün Karaköse’yi aradım. Kemal Tahir Vakfı’nın konuya ilişkin görüşlerini öğrenmek üzere aradığım Vakıf Başkanı Durugün Karaköse, kendisine Doç. Dr. Sağlam’ın haberimizdeki iddialarını aktardığımda, sorularıma cevap vermek yerine, “Sizinle konuşmak zorunda değilim’ ifadelerini kullanarak, telefonu yüzüme kapattı.

‘KÜLLİYAT HAZIRLAYANLAR ÇOK TİTİZ OLMALI ÖNCE İLK BASKIYA BAKMALI’

Doç. Dr. Nuri Sağlam, 1 Mayıs’ta sayfamızda yayımladığımız haberimizde Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanının 1981 yılında Tekin Yayınevi tarafından yapılan baskısında, orijinal baskıdaki birçok kelime, cümle ve bölümün çıkarılarak tahrif edildiğini kanıtlarıyla birlikte sunmuştu.

Doç. Dr. Nuri Sağlam’ın haberimizde belgeleriyle ortaya koyduğu tahrifat iddiasının ardından zihinlerde, yayıncılık dünyasında işlerin nasıl yürüdüğüne dair soru işaretleri de arttı. Ben de bu soruyu yayıncılık dünyasında ‘editörlerin editörü’ olarak anılan Selahattin Özpalabıyıklar’a yönelttim. Haberimizi şaşkınlıkla okuduğunu belirten Özpalabıyıklar, Yapı Kredi Yayınları’nda yıllarca Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Sabahattin Kudret Aksal gibi isimlerin külliyatlarını ya da külliyatlarının bazı bölümlerinin editörlüğünü yaptığını hatırlatarak, “Daima herhangi bir baskı, en son yayım olmakla kalmasın, eleştirel basım olsun diye çabaladığımızı söyleyebilirim. Dolayısı ile bir külliyat hazırlarken ya da bir eseri yayıma hazırlarken, eser ilk olarak bir gazete ya da dergide tefrika edilmiş ise bakılacak olan tefrikadır. Kitap olarak yayımlanmış ise bakılması gereken de basılmış ilk halidir” dedi. Sonraki baskıların kontrolünün önemini de vurgulayan Özpalabıyıklar, meydana gelebilecek hatalara şu örneği verdi: “Olmadık şeyler gözden kaçabiliyor.

Mesela Doğan Hızlan, Celal Sılay’ın bütün şiirlerini topladığında, kitabı yayıma hazırlarken bir şiirde tuhaf, hiçbir anlam veremediğim bir ifade dikkatimi çekti. Allah’tan kitabın orijinali elimizdeydi ve arka kapakta şair tarafından yapılmış bir düzelti olduğunu farkettim. Sılay, şiirlerini büyük ihtimalle eski yazı ile yazmış ve dizgiye öyle vermiş. Dizgide latin alfabesine aktarılırken yapılan bir hatayı da kitabın arka kapağına düştüğü bir notla düzeltmiş. Söz konusu şiiri ‘Hayat ve Tesadüf’ başlıklı şiirdi ve orada ‘devir kehhayın, yer kasvetin’ diye anlamsız bir kelime yer alıyordu. Meğer yabancı bir filozofun ismiymiş. Orijinal kitapların dahi ilk baskılarının her yerinin kontrol edilmesinde yarar var bu anlamda.” Özpalabıyıklar, sözlerine “Madem bir külliyat sözkonusu, adı üstünde, herhangi bir cüzünün ayırt edilmemesi gerekir” ifadesiyle devam ederek, Tanpınar’ın geçmişte maruz kaldığı sansürü de örnek gösterdi: “Tanpınar’ın kitaplaşmamış yazıları yıllar önce, Şaban Özdemir, Turgay Anar, İlyas Dirin tarafından toplanmış ve ‘Mücevherlerin Sırrı adıyla yayına hazırlanmıştı. Yapı Kredi’ye getirdiler ve editörlüğünü ben yaptım. Tanpınar’ın 27 Mayıs’ı öven, Menderes’i yeren yazıları nedeniyle olay olmuştu kitap. Kitabın editörü olarak o dönem bir yazı yazdım ve ‘ne olursa olsun kafamızdaki yazarı bulmaya çalışıyoruz genellikle. Benim kafamdaki Tanpınar’a aykırı bir şey söylemişse Tanpınar’ı bile görmezden geliyoruz’ dedim.

Halbuki geçmişte o yazılar biliniyormuş, zihinlerdeki Tanpınar imajına zarar gelmesin diye kullanılmamış. Abdullah Uçman daha sonra bir söyleşide bu konuda günah çıkardı, ‘Tanpınar’ın bir kelimesini bile feda etmemek lazım’ dedi. Kemal Tahir’e de sonuçta bu yapılmış gibi. Yazar, şair kendisi, senin kafandaki insan değil. Dolayısıyla sansür edilmemesi gerekiyor.” Özpalabıyıklar, son olarak şunları dile getirdi: “Külliyat hazırlayanlar dürüst, cesur ve objektif olmalılar. Titiz çalışmalılar. Eldeki kaynakların ilk baskıların arka kapağına bile bakmalılar. Ender olmakla birlikte Celal Sılay örneğindeki gibi arka kapakta bir düzelti dahi olabilir, edebiyat tarihi değişebilir. Mevcut bilgileri aynen tekrarlamamak gerekiyor. Yayıncılık, titizlik ve hazır bilgileri tekrar etmemektir. Hazır aktarılan bilgiyi bile kontrol etmektir.”

‘1981 SONRASI BASKILARI ÇÖPE ATMAK ZORUNDA KALACAKSINIZ’

Sosyal medyada ise haberimize gelen tepkilerden bazıları şöyle:

DÜCANE CÜNDİOĞLU: Ünlü İttihatçı Kara Kemal intihar mı etti, yoksa öldürüldü mü? Kemal Tahir’in KURT KANUNU romanının 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yapılan tüm baskılarını çöpe atmak zorunda kalacaksınız, çünkü romanın 1981 sonrası baskılarına Tekin Yayınevi tarafından müdahale edilerek birçok pasajı tahrif edilmiş şekilde yayımlanmış. Yayım hakkını alan sonraki iki yayınevi de (İthaki Yayınları ile Ketebe Yayınları) ne yazık ki tahrif edilmiş bu nüshayı yıllardır bu haliyle yayımlamaya devam etmişler. Biraz önce okuduğum kadarıyla değerli Türk Edebiyatı tarihçilerinden Doç. Dr. Nuri Sağlam bugünkü Karar gazetesinde bu tahrifatın hikayesini ayrıntılarıyla anlatıyor. Edebiyata ve yakın tarihe ilgi duyanlara bu röportajı muhakkak okumalarını öneririm. Kemal Tahir’e göre, Kara Kemal intihar etmemiş çünkü, öldürülmüş.

ALAATTİN KARACA: Kemal Tahir’in Kurt Kanunu, Tekin Yayınlarına geçince, önemli değişiklikler yapılmış. Bu, bir yayıncılık ve etik problem. Ama KTB yayınları. bu külliyatı ilk baskıyla karşılaştırmadan, daha doğrusu ilk baskıyı esas almadan nasıl basıyor?.. Bu bir yayıncılık problemi aynı zamanda. Bu tür külliyat tekrar basımlarda ilk baskı esas alınmalı. Yazar hayattayken birtakım değişiklikler yaptıysa o ayrı. Bu durumda değişiklikler notlarla belirtilirse iyi olur. Ayrıca eser tefrika edilmişse, tefrika ile baskı da karşılaştırılıp notlarla basılmalı idi. Bir eseri tekrar basarken, diyelim ki son baskıyı önünüze koydunuz. İlk baskıyı da önünüze koyun farkları belirtin, yazar yapmamışsa değişikliği, ilk baskıya uyun. Doğrusu bu. Kurt Kanunu’nun değiştirilen bölümü önemli KTB düzeltmeli ve bu yayımları uzmanlarıyla yapmalı.

ŞULE DEMİRTAŞ: 12 Eylül’ün sadece işkenceyle, idamla değil, bir edebiyat eserinin ruhuna sinsice sızarak da cinayet işlediğini gösteren bir örnek var elimizde: Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu” romanı yıllarca sansürlü, tahrif edilmiş halde okutulmuş. Kara Kemal’in “öldürüldüğü” değil, “intihar ettiği” yazılsın diye. Bu, yalnızca bir cümle çıkarma meselesi değil; hakikatin infazı. Kemal Tahir’in tarihle kurduğu gerilimli bağ, darbenin resmi anlatısıyla örtüşmeyince metin budanmış, “makbul” hâle getirilmiş. Sözde edebiyat koruyucuları da 40 yıl boyunca bunu fark etmemiş ya da görmezden gelmiş. Oysa 1926’da Kara Kemal susturulurken ne kadar korktularsa, 1982’de de aynı korkuyla Tahir’in satırlarını susturdular. Sadece devrimleri değil, cinayetleri de kutsayan bu tarih yazımı, suskunluğun ve korkaklığın ta kendisidir. Sansürlü bir Kurt Kanunu, yalnızca bir roman değil, düşüncenin failini gizleyen bir arşiv manipülasyonu aynı zamanda. Bugün o eksik sayfalarda, yalnız Kara Kemal’in değil, devlet karşısında suskunlaştırılmış her vicdanın izini görüyoruz, bakmayın. Artık bunu görmemek de masumiyet değil, tercihtir.

ABDULHAMİT KIRMIZI: Türkiye’de yazarı hayatta olmayan hiçbir kitabın sıhhatinden emin olamazsınız. Kemal Tahir’in Kurt Kanunu 1981’den beri tahrif edilerek basılmış! Tekin, İthaki ve Ketebe baskılarını okuyanlara geçmiş olsun. Nuri Sağlam gibi fikir işçilerinin de 1 Mayıs’ı kutlu olsun.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN