Dijital öğrenme Çağı

Pamdemi süreci başlangıcında okullar kapanınca uzaktan eğitimin verimliliği ile ilgili karamsarlık içindeydim.

Aynı mekanda yüz yüze eğitim kadar verimli olamayacağı kanaati hakimdi bende. Öğrencilik ve öğretmenlik hayatımız yüz yüze eğitim ile geçince birden farklı mekanlarda ekran başında eğitimin verimliliğine itiraz bir refleks olarak doğmuştu içime.

Eğitimde ses, mimik, beden dili, öğrenciler ile göz teması, öğrencinin kavrayıp kavramadığına dair göz ucuyla kontrol etme, öğrencinin dinlemeye yoğunlaşmasını sağlama, söz teması ile öğrencilerin zihnini aktif tutma, göz teması ile öğrencinin öğrenme heyecanını motive etme, parmakları havaya kaldırıp öğrenciye kendini ifade etme imkanı sağlama vb. gibi ders anlatım yöntemleri uzaktan eğitimde etkin olmayacağını düşünerek nasıl olacak bu, diye belirsizlik ve karamsarlık hali hakimiyeti vardı.

Eğitime ara verildiği marttan beri yaptığımız uzaktan eğitim beni yanılttı. İnsan fıtratı zorunlu hallerde soruna yararlı çözümler üretip daha önce kendisinde var olup farkında olmadığı, kullanmadığı yeni yöntemler geliştirebileceğini uzaktan eğitimde öğrencilerle yaşadık ve şahit olduk.

Yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitim birbirinin alternatifi görüp ikisinden birini tercih dayatmasına düşmeden ikisinin de üstün ve

dezavantajlı durumlarını gördük.

Uzaktan eğitimde zamandan mekandan tasarruf ile daha fazla kişiye ulaşabiliyoruz. Dersin verimliliği ise anlatıcının hazırlığı ve anlatımı ile dinleyicinin yoğunlaşması odaklanmasına bağlı.

Yüz yüze eğitimde de aynı mekanda göz göze gelerek kulaklarda yankılanan sesin anlamını bigane kalan durumlar olmuyor değildi.

Uzaktan eğitimin iki aylık sürecinde gördüğüm sorunlar: öğrenme ve öğretme isteğinde yetersizlik, derse odaklanma sorunu, derste kendini saklama, unutturma, ilgi yetersizliği, ekran yorgunluğu, göz yorgunluğu, bedenin enerjisini atmaması, yalnızlık, motivasyon yetersizliği, sosyalleşme sorunu ( en önemli sorun)...

Ancak ders anlatıcı; ders içi materyalleri zenginleştirerek, aktivitelerle öğrencinin dikkatini zinde tutarak, öğrenciye dokunan insani yaklaşımlar sergileyerek dersin verimliliğini arttırabileceği gibi öğrencilerin duygularına dokunup duygularını kullanmalarını da sağlayabilir.

Uzaktan eğitim geçte olsa maarif hayatımıza artık çıkmayacak şekilde yerleşti. Pandemi süreci bitse dahi uzaktan eğitim maarif hayatımızın vazgeçilmez müracaat yöntemi olacaktır. Her eğitimcinin uzaktan eğitim dilini günden güne geliştirerek dijitale yükleyebileceği meteryaller ile kendine has bir ders anlatma modeli, ders anlatma hikayesi geliştirmesi çağımızın ihtiyacı haline geldi.

2000 ve sonrası doğan gençlerin dijital ortamda büyümeleri uzaktan eğitime pozitif öğrenme geliştirdiklerini bu iki aylık süreçte gördük.

Ekrana alışık, uzun süre ekran karşısında dikkatini yoğunlaştırabilen, ekrandaki paylaşımlar uzaktan da olsa ses ile dillendirilince öğrenci kısa sürede verileni alabiliyor veya verilmek isteneni sınıf ortamındaymış gibi not alıp amacına uygun kavrayıp zihninde kalıcı hale dönüştürdüğünü gördük.

Öğrenciler; öğretmen ile aynı mekanda olmasa da ekrandan gelen ses ile içlerinden öğrenilene bir ekleme yapıp bir cevap oluşturup bir itiraz eleştirisi geliştirip kendilerini derste aktif bireyler haline dönüştü. Düşünme, algılama, kavrama ve bunları zihinlerinde kalıcı hale getirip ihtiyaç duydukları zaman bilgiye dönüştürme bilgiyi yeniden yorumlama bilgiye kendinden bir ekleme yapma becerileri oluşturdular zihinlerinde. Ev çocukların öğrenme alanı, öğrendiğini sesli dile getirip yaşama uygulama alanı haline dönüştü. Okulda alıp yarım kalan cümleyi evde tamamladılar.

Ebeveynlere de çocuklarının evde ders işleme haline şahit olmaları, çocuklarını daha iyi tanıma imkanı sağladı. Çocuklarının ebeveyn desteğine ihtiyaç duyduklarını gördüler. Veli eğitimin bir ferdi olmayınca eğitimin bir ayağının eksik kaldığına şahit oldular.

Konu hakkında fazla bilgiye sahip olmadan uzaktan eğitimi yargılamak ve yüz yüze eğitimin alternatifi olamaz deyip kestirip atmak doğru olmayacağı gibi uzaktan eğitimi de yüz yüze eğitime alternatif olarak görmemek lazım. İkisi birbirini tamamlıyor. Birinin söyleyip yarım bıraktığı cümleyi diğer yöntem ile tamamlayabiliriz.

Gökhan Özcan’nın söylediği

Bir bardak su olup bir insana, bir bataklık olup kamışlara, bir okyanus olup balıklara, bir göl olup tarlalara fayda vermenin muhteşem hissiyatıdır talip olduğumuz…”

Ve bu talebi aynı mekanda yüz yüze eğitim ile vermesek de uzaktan eğitim dili geliştirerek artık verebiliyoruz.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum