CHP nereden nereye?

Muhalefet seçimleri kazanır, CHP kökenli bir aday başkan olursa, bu partinin ne bir siyaset vaat ettiği şimdiden tüm ülkeyi ilgilendiriyor. Dolayısıyla atacağı adımlar, kullanacağı dil herkesi meselesi.

CHP’ye hasıl bakmalı?

Cumhuriyet Halk Partisi, eski hali ile bugünü arasında önemli değişiklikler var.

CHP, on yıllar boyunca çatışma siyasetinin merkezinde yer aldı, hatta bu siyasetin bizzat kendisi oldu. Bir yaşam biçimi savunmasının ötesine geçmedi, bu biçimin aktif bir temsilci olarak, çatışmacı dil, üslup ve siyasetle öne çıktı. Nitekim kurucu politikasının her zaman uzağına düştü. AK Parti’nin ilk evresinde

Erdoğan’ın varlığına ve politikalarına itiraz etmek, devletin yerleşik Kürt politikasını dillendirmenin dışında “siyaset” dışı kaldı.

Bugünün CHP’sinin, en azından Kılıçdaroğlu CHP’sini tanımlayan ve dünle arasına mesafe koymasına yol açan iki özelliği bulunuyor.

İlki, tutturmaya çalıştığı kültür savaşlarından uzaklaşma politikasıdır. İkincisi, belki daha önemlisi, bu politikanın da ötesine geçme, farklılıkları reddetmeden kuşatma, siyasal ve toplumsal merkezi doldurma iddiasıdır.

Merkeze oturmak isteyen bir siyasi hareket için dindarı sindirme, Kürt bölgesine geri dönüş, Kürt meselesiyle yeniden ilişki kurmak bir zorunluluktur.

CHP bu konularda, inişli, çıkışlı, kademeli olsa da yol aldı.

İlk adımı göreceye geriye gider.

2018 bu bakımdan önemli bir tarihtir. Bu tarihte CHP, liderinin inisiyatifiyle ilk kez kimi sınırları aştı. Muhafazakâr kökenli bir adayı muhalefetin ortak adayı yapmaya çalıştı. Abdullah Gül’ü Tayyip Erdoğan’ın karşısına muhalefetin ortak adayı olarak çıkarmak, CHP gibi bir partiyi de bu istikamete doğru itmek, kolay bir adım değildi. Kültür savaşları dışına çıkmak arzusunun ilk ciddi göstergesiydi.

2019 yerel seçimleri de kritik bir kavşak olarak ele alınmalıdır. İmamoğlu’nun adaylığı ve seçim kampanyası, kültürel barış teması, İYİ Parti ve HDP’yle aynı anda işbirliği anlamlı bir politik bir bütün oluşturdu.

Ancak bunun sınırları da vardı.

Zira CHP bu dönemde de edilgin ve eleştirel siyasetten kurucu siyasete doğru tam olarak geçemedi. Simge ve söylem siyasetiyle sınırlı kaldı.

2021 sonbaharı ise bu bakımdan bir zıplamaya işaret ediyor. Kılıçdaroğlu’nun son dönem hamleleri mevcut edilginliği kırabilecek işaretler içeriyor.

Kılıçdaroğlu’nun Kürt meselesindeki çıkışı bu açıdan son derece önemliydi. Kürt sorununun varlığını sürdürdüğü, çözülmesi gerektiği, bunun ancak bir muhatapla yapılabileceği, bu muhatabın da hakkında kapatma davası olan, siyasi alandan silinmeye çalışılan HDP olduğu vurgusu, her anlamda kuvvetliydi. Ardından tezkereye hayır dedi. Bu tutumuyla, Kürt sorununda asayişçi siyaset dışına çıkma işaretleri de vardı.

Son bir çıkış ise helalleşme konusunda oldu.

Kılıçdaroğlu çıkışlarında bu yeni ana çizgiyi kaybetmiyor, büyük hata yapmıyor ve kararlarını partnerleriyle kolektif biçimde alma eğilim gösteriyor.

Umarız bu istikamet kuvvetlenerek devam eder.

CHP, tarihnde az görüldüğü üzere meydana toplum yanında, devlet ve gelenek dışında yer alarak çıkar.

Bu arada cumhurbaşkanlığına muhalefet kimi aday gösterecek henüz bilmiyoruz, ama Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, HDP ve Kürt seçmenini de eli rahatlayacaktır.

Bunlar ülkenin ihtiyacı olan yeni bir siyasi melodinin önkoşullarıdır.

YORUMLAR (62)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
62 Yorum