Memlekette demokrasinin imkanları...
Türk siyasetine dair her analiz siyasi hayatı şekillendiren dört faktörü dikkate almak zorundadır.
İlk faktör doğal olarak toplumsal dinamiklerle ilgilidir. Her toplumda gibi, Türkiye’de de, sınıfsal hareketlilik ve çatışmalar, sosyal hareket ve dalgalar, büyük sermaye dönüşümleri, ekonomik krizler ve yer değiştirmeler, hızlı-kesif iç göç ve kentleşme dalgaları, çevre-merkez ilişkilerindeki büyük denge değişiklikleri, öne çıktıkları dönemleri belirleyen taşıyıcılardır.
Bu tür toplumsal hareket, gerginlik ve eğilimler, ani rüzgarlar yaratarak, diğer belirleyenlerin süzgecinden geçer, onlarla şekillenir, onları şekillendirir, böylece siyasi hayata, siyasi kırılmalara, temsil dokusuna yansırlar.
İkinci faktör, söz konusu dinamiklerin üzerinde hareket ettiği büyük yataktır. Bu yatak ülkenin kadim tarihsel belirleyenlerinden oluşur. İlk belirleyici veri, kültürel nitelikli ayrışık toplumsal gruplardan, onlara arasındaki çatışmalı ilişkilerinden oluşan, bir süngeri andıran, yarı petekimsi toplumsal yapıdır. Bu yapı, olarak etnik, kültürel, toplumsal değer temelli siyasi gerilimler üreten ve bunları baskın kılan niteliktedir.
Diğer belirleyici veri, bu yapının kuvvetli bir dışarıdaki öteki fikrinden doğan ortak bir siyasi hassasiyetinden kaynaklanır. Batı’nın çeperindeki her Batı dışı toplumda olduğu gibi Türkiye’de ötekiyle ilişki ve çatışma iç içe ve paradoksaldır. Bir yandan varoluşunu, gücünü, geçimini, kentlerde yaşam biçimini, seküler grupların değer sistemlerini ve kamu kurumlarını önemli ölçüde Batı modeliyle iç içe geçirmiş, ilerleme istikameti olarak Batı’yı seçmiş bir toplum söz konusudur. Diğer yanıyla, aynı toplum ve sistem, Batı’yı iten, Batı endişesini merkez alan, emperyalizm, toprak bütünlüğü, değer yozlaşması gibi farklı ama sık sık kesişen, birlikte siyasallaşan gerekçelerle oluşan, milliyetçi rüzgarın temelinde yatan ulusal hassasiyete sahiptir.
Üçüncüsü “devlet” faktörü olarak tanımlanmalıdır. Türk toplumsal ve siyasal hayatında, “devlet”, müdahaleci, yönetici, birleştirici, varoluş özdeş veya dayanak kuvvet olarak asli bir tarihsel belirleyendir.
Kendi içinde parçalar, çatışmalar ve gerilimler yaşayan bir yapıdadır. Devlet faktörü, tüm bu özellikleriyle, toplumsal ve siyasal zemin oluşturan, siyasi gidişatı belirleyen ve meşruiyet sınırları çizen bir güce sahiptir.
Dördüncü belirleyen global girdiler olarak karşımıza çıkar. Türkiye, uluslararası iklimi, sol dalgadan milliyetçi-popülist eğilimlere, kimlik hareketlerinden İslami siyasallaşmaya toplumsal ve siyasal dalgaları hızla emen bir çevre ülkesidir. Türkiye’nin çok partili rejime geçişi, yaşadığı askeri darbeler, demokrasi ve güvenlik arasındaki aks değişimleri dış dinamiklerin ve iklimin etkisinden muaf değildir. Gerek zorunluluk hali olarak, gerek tehdit tehlike endişesi üzerinden, gerekse güç arayışı, içi kapanma, milliyetçilik duygularını besleyerek Türk siyaseti ve toplumunu etkilemişlerdir.
Böyle bir ülkede demokrasi ne kadar mümkün olabilirse, o kadar oluyor.