Vahim ve yazık!
Peki kanun devleti var mı?
O da şüpheli.
Dün iktidarın öngörüleri, yönlendirmeleri sonuç verdi, en azından yüksek mahkemeyle ile iktidarın hükümleri paralel sonuçlandı.
Yargıtay Osman Kavala’nın müebbet hapsini, Can Atalay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater Utku’nun 18 yıl hapis cezalarını onandı.
İddiaya göre, bu kişiler hükümeti darbe yaparak devirmeye çalışmaktan mahkum oldular. Gezi olayları vasıtasıyla ve kendi başlarına…
Esasen, kanun düzeni, iktidarın gölgesinde ve onun ihtiyaçları istikametinde adli prosedürleri kullanarak bir suç inşa etti, suçlu teşhis etti, delil üretti ve mahkum etti.
Olan budur.
Vahim ve yazık…
İnsanlara yazık…
İlkeler ve adalet bakımından vahim…
Hukuk, hak, özgürlük artık sadece iktidar ve ona biat edenler için var…
Bu mudur güçlü Türkiye?
Türkiye silah yapıyor, silah satıyor, kendisiyle övünüyor, sağa sola meydan okuyor, bunun için iktidar alkış alıyor, tamam da… Adalet ve vicdan konularında da her geçen gün geriye gidiyor.
Kimi dava dosyalarına, sonuçlarına, iddianamelere bakınca, insan, her gün kademe kademe geriye gittiğimizi, ataerkil bir örf düzenine dönüşmekte olduğumuzu düşünmekten kendisini alamıyor.
Malum, bu düzen bir liderin, doğal reisin kişiliğiyle, vicdanı ve geleneği yansıtan kararlarıyla anlam kazanan “doğrular” silsilesine işaret eder.
Reisin vicdanı ve takdiri (bir bakıma “meşrulaşmış keyfilik”) kanun ve kuralın yerini alır.
Değil mi ki, cumhurbaşkanı, mahkemeler hüküm vermeden tutukluların neden hüküm alacağını, neden suçlu olduklarını, ülkede, ülke dışında rahatlıkla anlatabiliyor.
Osman Kavala’yla ilgili açıklamaları hep bu yönde değil miydi? Kavala bir ara beraat ve tahliye alınca, mahkeme yanlış yaptı, yanlış düzeltildi diyen yine cumhurbaşkanı değil miydi?
Dahası da var, reis, bazı cezaları yetersiz bulabiliyor. Bir kızın yüzüne kezzap atılması üzerine sanığa verilen, 13.5 yıl cezayı yetersiz bulmasıydı. Şöyle diyordu, birkaç yıl önce: “Bana bu cezanın ‘kanundaki en yüksek oran olduğu’ söylendi. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa, kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu, böyle bir adalet olur mu, buna mı bakacaksın? Siz burada hakkı arayacaksınız, hukuku arayacaksınız ... Hukuk eşittir kanun değildir.”
Hukuk ve kanun aynı şey değildir, doğru. Ama kanunsuz suç ve ceza olamayacağı da hukukun temel ilkelerinden birisi…
Nedir o zaman iktidarımızın, velhasıl bizim hukuk ve adalet anlayışımızın temel kıstası…
Açık: Öznel bir durum olarak liderin vicdanıdır…
Peki ceza nedir?
O da açık: Bu vicdana veya siyasi sistemin ideolojisi ve rasyonalitesine göre şekillenen yaptırımdır.
Evrensel değerlerin yerini duygular, çıkarlar ve ahlaki eğilimlerden azade almayan kişi vicdanı, kuralların yerine ise bu vicdanla orantılı keyfi hükümlerin aldığı sistemlerde kapı, Türkiye’deki gibi bahçelere açılır.
Gerçekten vahim ve yazık…