ABD ile Rusya arasında
Rusya 19. yüzyıldan beri güçlü bir dünya devleti olarak milletlerarası siyaseti etkiliyor. Osmanlı Devleti’nin 18. ve 19. yüzyılda Rusya ile ilişkileri her zaman önemini korumuştur. Zaman zaman savaşa varan bu ilişkiler Rus yayılması sebebiyle nadiren dostluk kelimesiyle ifade edilebilecek bir mahiyet kazanmıştır. Gerçi 1833’te Hünkâr İskelesi Andlaşması var Ruslarla. İşe bakın ki, bu anlaşmayı kabule zorlanmamızın sebebi, Mısır’ı ele geçiren ve sonra vali olarak kabul edilen Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın metbuu olduğu Osmanlı Devleti’ne isyanıdır. İsyanın sebebi, Vehhabi Ayaklanmasını bastırmada rolü olan oğluna Suriye valiliğini istemesi. Merkez bu emrivakiyi kabul etmedi ve oğul İbrahim Paşa ordusuyla Kütahya’ya kadar dayandı…
Bu ilerleyiş, aslında dönemin güçlü devletlerini ilgilendirmeliydi. Buna rağmen Fransa ve İngiltere gereken ilgiyi göstermedi. Akdeniz’e inme projesi her zaman gündemde olan Rusya da elbette konuyla ilgiliydi. Donanmasından bazı gemileri gönderip Boğaz’da demirletti. Osmanlı hariciyesi Rusya’nın konumu üzerinden İngilizleri harekete geçirmeye çalıştıysa da muvaffak olamadı.
Bu anlaşma gizli maddeleriyle Ruslara boğazlar üzerinde bazı haklar tanıyordu. Neticede mesele “boğazlar meselesi”ne dönüştü ve işe Avusturya Fransa ve İngiltere karıştı.
İşte tanzimata giden yol, belki de bu anlaşmanın gelecekte yol açacağı tehlikeler üzerine İngilizlerin Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’ni destekleme siyasetine sevketmesiyle açıldı. 19. yüzyılın sonunda kadar, Osmanlı Rusya’ya karşı İngiltere’yi yanında hissetti. Arada Kırım harbini de unutmamak lâzım.
Sonra ne oldu?
Osmanlı hilafetinin gücünden sömürgelerde yararlanmak isteyen İngilizler bir süre sonra gördüler ki, Osmanlı Devleti İslâm dünyası için bir atıf merkezine dönüşüyor. Bu arada İttihad-ı İslâm veya panislamizm kavramı yaygınlaşıyor. Ve güçlü bir dayanışma hissi oluşuyor.
Sultan Abdülhamid’in güçlenen Almanya’ya dayanarak İngilizlere karşı sürdürdüğü denge siyaseti bir süre sonra İngilizlerin Osmanlı Devleti’ni, sömürgeci siyasetinin önünde engel olarak görmelerine yol açtı. Bu onları Osmanlı hilafetini yok etme fikrine götürdü ve Ruslarla İngilizler Osmanlı devletin paylaşmakta anlaştılar…
***
Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken, Osmanlı donanması için İngiliz tersanelerinde gemiler inşaa ediliyordu. İngilizler, bu gemileri paraları ödendiği halde vermediler. Osmanlı’yı Alman blokuna mahkûm ettiler. Çünkü Ruslarla anlaşmışlar, Fransa ve İtalya’yı da bu anlaşmaya dahil etmişlerdi. Bu tam bir paylaşım anlaşması idi.
Bu felaketli durumdan Rusya’da Bolşevik ihtilalinin patlamasıyla kurtulduk! Soğuk savaş döneminde de 19. yüzyıldaki konumumuza döndük. Soğuk harp bitti, medeniyetler çatışması başladı!
Suriye meselesi patladığında Rusya taraflar arasında açık olarak var mıydı? Bizim kanaatimiz Rusya’yı denkleme Obama döneminde ABD’nin kattığı yönünde. Türkiye’ye karşı operasyonu tek başına yapmamak için böyle bir yola girildiğini düşünüyorum. Ne de olsa stratejik müttefikimiz!
Dönelim Suriye meselesine… ABD Barış Pınarı harekatı üzerine askerlerini çekti, üslerini bıraktı. Ne oldu? Buralara Rusya yerleşti. ABD’nin Suriye’deki güçleri uzaktan kumandalı. Rusya öyle mi ya?
Görünen şu: ABD ve Rusya anlaşmışlar. Bu anlaşmanın boyutları hakkında bir bilgimiz yok. Türkiye adeta oyalanıyor. Bu arada Suriye’ye ilaveten Irak, Lübnan ve İran karışıklıklar içinde. Bunlar nereye kadar tesadüf?
Ne Amerika’ya ne de Rusya’ya güvenmemiz için sebep yok.
Bolşevik ihtilalinin akabinde ihtilalciler İslâm dünyasının emekçilerine bir beyanname yayınladılar ve çarların imzaladığı Müslümanların aleyhine olan anlaşmaları tanımadıklarını açıkladılar. O büyük paylaşım anlaşmasından o zaman haberimiz oldu. Boğazlar ve Anadolu’nun kuzey batısı Ruslara veriliyordu. İngilizlerin, Fransızların ve İtalyanların payları da belli idi…
Millî Mücadele işte bu şartlarda başladı. Rusya’nın konum değiştirmesi sonucu etkiledi.
Günümüzde Amerika Çin’e karşı Rusya’yı yanına almak için kapsamlı bir paylaşım uzlaşmasına girmiş olabilir mi? Umalım ki yoktur böyle bir şey! Yoksa Rusya’da bir Bolşevik ihtilali daha çıkması beklemekten başka çare kalmaz!