Kamutay ne zaman doğdu?
Hâlâ söyleniyor mudur bilmem, bize çocukluğumuzda ezberletilen bir marş vardı:
Bugün 23 Nisan
Neşe doluyor insan
Kamutay bugün doğdu
Ve saltanatı boğdu!
Bu çocukça olmanın ötesinde ahmakça metin (şiir diyemiyorum) bizlere o zamanlar hakikati örtmek niyetiyle ezberletiliyordu elbette. Çocuk zihnine, “çocuklara armağan edilen bayram, kurtuluş, milli egemenlik” gibi iddialar böyle zırvalarla kazınıyordu. Zerre miskal hakikat sevgisi olan birinin bu iddiaların gerçeğini araştırması gerekmez mi?
Hakikat arayışı herkesin kârı değil demek ki. Koca koca adamlar bugün dolayısıyla bu şiirin muhtevasına uygun açıklamalar yapacaklar. Bazı yazar, hatta “tarihçi” yaftası takınanlar dahi bunu yapacaklar. Nitekim “Sözcü Cumhuriyeti”nde böyle bir yazı gördüm: “23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; Ankara’da TBMM’nin açılışının, başka bir ifadeyle “egemenliğin” saraydan/sultan alınıp millete verilişinin 99. yıl dönümü…”
Bu cümlede doğru olan tarihten ve yıldönümü rakamından ibaret!
Ankara’da 23 Nisan’da açılışa yapılan TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) mi idi?
Ankara’da 23 Nisan’da açılışı yapılan BMM (Büyük Millet Meclisi) idi. Bu meclisi açanlar, Türkiye sınırları ötesinde bir coğrafyayı da hedefliyorlardı. Bu yüzden başlangıçta Türkiye ibaresini kullanmadılar. Yaklaşık bir yıl sonra Türkiye kelimesi kullanılmaya başlandı.
Bu yıl egemenliğin sultandan alınıp millete verilişinin 99. Yıldönümü müdür gerçekten? Bunun için “safsata”dan başka bir şey denemez!
Meclis’in açılışında Padişah’a bağlılık ifadeleri her aşamada dikkat çekidir. 24 Nisan günü Mustafa Kemal’in konuşmasında da bu ifadelere yer verilmesi şaşırtıcı değildir. Meclis, açıldığında “Millete beyanname” yayınlanmıştır. Reis Mustafa Kemal imzasını taşıyan bu beyannamede yazılanları anlamak için yazar, tarihçi filan olmaya gerek yoktur. Orta kıratta bir okur yazar olmak yeter. İşte ilk cümle:
“Anadolu’nun her köşesinden gelen vekillerinizin teşkil ettiği Büyük Millet Meclisi, olanı biteni dinleyip anladıktan sonra millete hakikati söylemeğe lüzum gördü. İngilizler tarafından satın alınan ve milleti birbirine düşürmek maksadını güden bazı hainler sizi aldatmak için türlü türlü yalanlar söylüyorlar.”
Nedir bu yalanlar?
“Padişaha ve Halifeye isyan sözünü ortaya atıyorlar.”
Oysa “Millet Meclisi Halife ve Padişahımızı düşman tazyikinden (baskısından) kurtarmak, Anadolu’nun parça parça şunun bulun elinde kalmasına mâni olmak, payitahtımızı (başkentimizi) yine anavatana bağlamak için çalışıyor.”
Bu metnin tamamını alsak, sütunumuz yetmez. Son cümlesini de aktaralım:
“Allahın lâneti düşmana yardım eden hainlerin üzerine olsun ve rahmet ve tevfiki (yardımı) halife ve padişahımızı, millet ve vatanı, kurtarmak için çalışanların üzerinden eksik olmasın.”
23 Nisan elbette bir başlangıçtır. Fakat öncesi olmayan bir başlangıç değil. Türkiye tarihinde ne ilk defa meclis 23 Nisan’da Ankara’da açılmıştır, ne de millet hakimiyeti kavramı ilk defa bu vesileyle kullanılmıştır.
Millet hakimiyeti Meşrutiyet’in ilanıyla kabullenilmiş, bu süreç çeşitli kesintilerle 1920’lere kadar gelmiştir. Millî Mücadele’nin başlangıcında millet hakimiyeti kavramı Padişaha karşı değil, düşmana karşı bir ilke olarak savunulmuştur.
Okuyucu “bu kamutay da neyin nesi?” diye sorabilir! Bir süre TBMM böyle adlandırılmak istenmiştir. Meclis “kamutay” yapılamamış, gerçek ismine dönülmüş, fakat gerçek tarihe dönüş hâlâ sağlanamamıştır.