Seçmek neyi değiştiriyor?
Adres değiştirmediğimiz için yıllardır hep aynı okulda oy kullanıyoruz. Orta öğretimde okuyanımız kalmadı. Ancak böyle bir vesile ile orta öğretim kurumlarını görüyor ve bazı hususlarda fikir sahibi oluyoruz.
Kendi öğrenciliğimizdeki okulların görünümü ile şimdikileri kıyaslamak gerekirse, o zaman okulun bahçesinde bir büst, neredeyse ideolojinin tek görüntüsüydü. 10 Kasım filan değilse, öyle olur olmaz yerde Atatürk resimleri, vecizeleri vs. görülmezdi. Orta okul bizim geçiş yılımız: Demokrasiden darbeye geçiş! 27 Mayıs bizi orta mektepte yakaladı! Atatürkçülük baskısı okullarda kısmen hissedildi. Öğretim müfredatı, iletişim araçları ideolojik muhtevayı zihinlere yüklemeye devam ediyordu. Her müdahaleden sonra bu muhteva ağırlaştırıldı. 12 Mart’ta da böyle oldu, 12 Eylül’de de…
12 Eylül atatürkçülük ideolojisini biraz liberalleştirerek, hatta biraz dinî renk katarak pekiştirmeye çalıştı. Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılı (1981) vesile teşkil etti. Bütün derslere atatürkçülük ilave edildi. Matematikte atatürkçülük, fizikte atatürkçülük, elbette din ve ahlâk dersinde de!
Son ve şiddetli atatürkçülük dalgası 28 Şubat döneminde görüldü. Atatürkçülüğün her derdin şifası olduğu, çünkü Atatürk’ün yüzyılın en büyük adamı olduğu propagandası yapıldı. Time’nin anketine Türkiye öyle bir katılım sağladı ki, Atatürk 20. Yüzyılın en büyük devlet adamı ve komutanı olmakla kalmadı, en büyük sanatçısı, sporcusu da oldu! Tabii düzenleyiciler bunun üzerine Türkiye’den gelen oyları tasnif dışı bıraktılar!
***
28 Şubat döneminde öğretim sisteminde atatürkçülük propagandası en yüksek seviyeye çıkartılmış, okulların hemen girişine Atatürk köşesi yapılması mecburiyeti getirilmişti.
Meğer 28 Şubatçıların günahını almışız! Oy verdiğimiz okulun duvarları neredeyse boşluk kalmayacak şekilde Atatatürk ve atatürkçülük malzemeleri ile doldurulmuştu. (Rüşvet kabilinden bir 15 Temmuz panosu sıkıştırılmış). Bir de Atatürkçü Düşünce Klübü panosu vardı. Demek ki, tek düşünceye imkân tanınıyordu, o ta atatürkçü düşünce! Hani 28 Şubat’ın el üstünde tuttuğu bir dernek vardı ya, demek ki, o derneğin uzantıları okullarda var olmaya devam ediyor.
Türkiye’de halk 1950’den beri resmî ideolojiye karşı bir seçim yapıyor. 1950 seçimlerinden bugüne resmî ideoloji partilerinin kazandığı tek bir seçim yok. Bir tek 1977 arızalı seçimi var; Ecevit’in “11 namuslu adam” takviyesi ile kurduğu hükümet. Güneş Motel hadisesi demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Rakip partiden 11 vekil transfer edilerek kurulan hükümet nasıl unutulur? İşte bürokratik partinin, yani CHP’nin son kazandığı seçim budur!
Ecevit o seçimle bitti. Darbe sonrası da uzun süre siyasette güç olamadı, 28 Şubat buna rağmen ona başbakanlık koltuğuna buyur etti. Bu geciken iktidarın sonu acı oldu. Ecevit âdeta koltuktan düşürüldü. Bir sonraki seçimde partisi sıfıra müncer oldu.
Türkiye’nin derin yapısı bize şunu söylüyor: “Siz neyi seçerseniz seçin, resmî ideoloji yerli yerindedir. Kültürel alanda ve eğitimde tek parti ideolojisini değiştiremezsiniz. Sizin iktidarın en fazla siyaset alanında kalır.”
Okullarda en atatürkçü duvarların 17 yıllık iktidarın döneminde olması boşuna değil! Bunun sonuçlarını genç nüfusun oylarından takip etmek lâzım.