Erdoğan yine ‘3 çocuk yapın’ tavsiyesinde bulunur mu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan son birkaç yıldır sanırım pek dile getirmiyor ama iktidara geldiği ilk günden itibaren “nüfusu artırmaya yönelik bir politika” yürüttü. Gittiği her nikahta, düğünde, nişanda çiftlere “en az üç çocuk yapın” tavsiyesinde bulunuyor, “yaşlı Avrupa”nın durumunu örnek göstererek “üç çocuk” sahibi olunmadığında ülkemizi bekleyen akıbeti haber veriyordu:

“Her aileye üç çocuk. İki kurtarmaz, en az üç çocuk, yoksa bu gidişle 2030 yılında Avrupa gibi oluruz. Bilimsel rakamlara göre iki çocuk olması bile gerileme demek. Bu, durumumuzu asla korumaz. Avrupa’yla aynı akıbeti paylaşırız böyle giderse. Bazen duyarız. Yaşlı bir vatandaş ölmüş, üzerinden haftalar geçmiş, kokusu diğer dairelere sirayet edince fark edilmiş. Biz böyle bir millet olmak istemiyoruz. 1-2-3 artık Allah kerim diyeceğiz” (11.10.2009)

Bazen işi abartıp gençlerden “üç çocuk” isteğini yerine getireceklerine dair çiftlerden zoraki sözler aldığı da oldu.

Muhalifinden yandaşına bütün eğitimli kesimin gösterdiği “iyi bir eğitim almasını isteyen anne baba üç çocuğunun eğitim masrafını nasıl karşılayacak” tepkilere rağmen geri adım atmadı, inatla üç çocuk tavsiyesinde bulunmaya devam etti.

Hatta bundan bile bir mücadele alanı çıkarmayı başardı, ‘üç çocuk’ meselesinin ülke için gerekliliğini anlatmak yerine ‘onlar bizler’ ayrımıyla kutuplaştırdığı toplumu daha da kutuplaştıracak bir argümanla çıktı.

Seçmen tabanına üç çocuk talebine karşı çıkanları “bu ülkede yıllarca bir doğum kontrolü ihaneti yaptılar ve neslimizi kurutma yoluna gittiler” diyerek işaretleterek, “nesil kurutmaya çalışanlara, nesli önemseyenlere karşı nesli önemseyenlerin, nesline sahip çıkanların, nesli üretenlerin” mücadelesini çıkarttı.

Erdoğan’ın son birkaç yıl öncesine kadar takıntı halinde dile getirdiği “üç çocuk” meselesinde geldiğimiz nokta ne olmuş?

Ülkemizde doğurganlık artmış mı?

Türkiye nüfusunda genç nüfusun oranı artmış mı?

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazartesi günkü kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada “endişe verici” bulduğunu ve “Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit ve bir felaket” olduğunu söyleyerek, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılına ilişkin doğum istatistiklerini paylaştı.

TÜİK verilerine göre, ülkemizde doğum oranları rekor seviyeye düşmüş. Küçük bir parantez açmak isterim:

İtiraf etmeliyim ki TÜİK ben şaşırttı, oysa bizim bildiğimiz TÜİK, Erdoğan’ın tavsiyesinin dinlenmediğini ortaya koyan bir veriyi açıklamaz, gerekli düzeltmeleri yapardı.

Parantezi kapatalım…

TÜİK’in verilerine göre Türkiye’de toplam doğurganlık hızı kayıtlara geçen en düşük seviyedeymiş.

Erdoğan son yıllar da genç çiftlere ‘üç çocuk’ tavsiyesinde bulunuyorsa bile karşılık bulmadığını gösteriyor.

***

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi. Bunlar arasında 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 872 bin 39 kişi oldu. Genç nüfus, toplam nüfusun %15,1'dir.

Bu oran 2001 yılında yüzde 20 idi.

2001 yılında doğurganlık hızımız 2.23 iken, 2023’te 1.51’e düşmüş durumda. Diğer bir deyişle 2001 yılında Türkiye’de yılda 1 milyon 323 bin bebek doğuran genç bir ülkeyken 2023 yılında nüfusumuz arttığı halde 958 bebek doğuran, ‘yaşlanmakta’ olan bir ülke olmaya başlamışız.

Bu veriler Türkiye’nin hızla “yaşlı ülkeler” grubuna doğru gittiğini gösteriyor.

Oysa çok değil 2012 yılında Türkiye, Dünya Bankası ve Avrupa İstatistik Ofisi’nin verilerine göre, yüzde 8,3’lük yaşlı nüfus oranıyla “Avrupa’nın en genç nüfuslu ülkesi” konumundaydı.

Doğurganlık 2050 yılında duraklamaya girecekti.

Ama şimdi doğurganlığın 2050 yılında öngörülen duraklaması, 2020’lerde gerçekleşmiş durumda.

***

Evet aileler artık eskisi gibi çocuk yapmıyor, bunun için istatistiklere gerek yok.

Bugün hala asgari ücret açlık sınırın altında. TÜRK-İŞ Konfederasyonunun yaptığı araştırmanın 2024 Nisan ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı masrafı 17.725,19 TL, yoksulluk sınırı masrafı ise 57.736,78 TL.

Ülkemizde bugün her üç vatandaştan biri işsiz durumda. OECD üyeleri arasında istihdam oranının en düşük olduğu ülke Türkiye, aynı zamanda işgücüne katılma oranının en düşük olduğu üçüncü ülke durumumda. İşsizlik oranında Türkiye zirveyi zorluyor.

Oysa Türkiye CB sistemine geçtikten sonra dünyada ekonomisi en iyi 10 ülke arasında zirveyi zorlayacaktı.

Nüfusunu gençleştirmek ve nüfusunun artmasını isteyen ve bunun gerçekleşmesi için mali teşvik politikaları yürüten Almanya mesela en az işsiz genç nüfusun olduğu bir ülke. Türkiye’de ise genç işsizlik oranı yüzde 25’in üzerinde.

Kamuoyu araştırmaları gençlerin yüzde 63’ünün kendilerine bir gelecek göremedikleri için Türkiye’den gitmek istediğini ortaya koyuyor.

Marketlerde süte bile uyarı sinyal sistemin takıldığı, evine ekmek götürmekte güçlük çeken, çocuğuna okul harçlığı veremeyen, kirasını, faturalarını ödeyemeyen vatandaş böylesi bir yoksulluğun, yoksunluğun içine nasıl çocuk doğuracak?

Kendi karnını doyuramazken nasıl sofrasına bir boğaz daha nasıl dünyaya getirecek?

Erdoğan iktidara ilk geldiği dönemlerde “en az üç çocuk” tavsiyesinde bulunduğunda eğitimli kesim “iyi bir eğitim almasını isteyen anne baba üç çocuğun eğitimini nasıl karşılayacak” diyerek karşı çıkıyordu, tepki gösteriyordu.

Bugün mesele eğitim değil, mesele o çocuğa mama alma, mesele süt alma, mesele sırtına giysi alıp alamama…

TÜİK verilerinin Türkiye’de doğum oranlarının rekor seviyede düştüğünü göstermesi şaşırtıcı bir durum mu?

Erdoğan bu durumun “Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit ve bir felaket” olduğunu söylemiş. Doğru ama ülkeyi böylesi bir “varoluşsal bir tehdit ve felaketin” eşiğine kim getirdi?

Ne bekliyordu ki? İnsanlar yiyecek ekmek bulamadığı bir ortama bir de “Allah kerimdir” diyerek çocuk mu getirecekti?

***

Hazır yeri gelmişken…

En az üç çocuk” söylemiyle, ülke nüfusunu artırma politikasını ilk keşfeden, ülke gündemine sokan, bunu amaç edinen ilk lider değil Erdoğan olmadığı gibi ilk iktidar partisi de AK Parti değil.

1923’ten 1960’a kadar ülkemizde nüfusu artırma politikası yürütüldü. Nüfusu artırma politikası Cumhuriyet Halk Partisi’nin amacı olmakla kalmadı, Demokrat Parti de bu politikayı devam ettirdi. Partilerin programlarında yer aldı. Mesela 1924 yılında kurulan ve 1925 yılında kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, parti programlarında nüfusu çoğaltma ile ilgili olarak şu ilkeyi koymuş: “«Bir memleketin en büyük serveti nüfustan ibaret olduğuna kanaati kaviyye taşıyan fırkamız nüfusumuzun teksirini ve en küçüğünden en büyüğüne kadar memleket evlatlarından her ferdin hayat ve sıhhatinin muhafazasını en büyük emel ve gaye bilir» (Prof. Dr. Adnan Güriz, Türkiye’de Siyasi Partilerin Nüfus Politikası Konusunda Görüşleri)

O dönemin muhalefet partileri olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile Milli Kalkınma Partisi nüfus artırma politikasını savundular, iktidar partilerine bu konuda destek verdiler.

***

Kaldı ki Erdoğan, “en az üç çocuk” sloganının mucidi de değil, ilk kez böyle bir talebi dile getiren lider de değil.
Fransa 1995 yılında “Fransa’nın çocuğa ihtiyacı var!” duyurusuyla vatandaşlarını “en az üç sahibi olmaya” teşvik etmiş ve çok cazip mali teşviklerle vatandaşlarını çocuk sahibi olmaya özendiren kampanyalar yürütmüş. İngiltere’de 19. yüzyılda “Her İngiliz erkeği üç çocuk ister, biri kendisi için, biri karısı için biri de vatanı için” sloganıyla vatandaşlarını çocuk yapmaya teşvik etmiş ve bunun karşılığını da almıştır. Bu kampanyayı yaptığı dönemde 9.2 milyon olan nüfusunu 36.1 milyona çıkarmıştır.

Yine Avusturalya’da 2000’li yılların başında vatandaşlarına “biri anne, biri baba ve biri de ülkeniz için olmak üzere 3 çocuk yapın” çağrısında bulunmuş.

Erdoğan yıllarca “en az 3 çocuk” dedi, eski nüfus planlaması çalışmalarını “neslimizi kurutmak istediler” diye suçladı… Ama kendisi ekonomik ve sosyal tedbirlerini almadığı için, nüfus artışındaki en büyük düşüş, bütün tarihimizde, Erdoğan’ın devr-i iktidarında oldu.

YORUMLAR (71)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
71 Yorum