“Olacak bu iş Ahmet abi, hele bir sandıklar gelsin, oylarımız sana”

 Başlığa çektiğim bu sözü kalabalık bir grubun içindeki bir vatandaş Nizip’te Ahmet Davutoğlu’na söyledi ve bu söz yanındaki grup arkadaşlarınca ıslıklarla, alkışlarla desteklendi.

***

Cuma ve Cumartesi günlerini Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’yla birlikte Antep ve Urfa’da geçirdim.

Her iki şehirde AK Parti açısından hayati öneme sahip, AK Parti’nin kalesi, AK Parti’nin oy deposu olan iki şehir.

AK Parti’nin 2002 genel seçimlerinde Gaziantep’ten aldığı oy oranı yüzde 40’ydi. 2007 seçimlerinde yüzde 59’a çıkmıştı. 2011 seçimlerinde yüzde 61.69’ ulaşmış, 2015 Haziran seçimlerinde yüzde 46.88’ inmişti. Bu sert oy düşüşünü 1 Kasım seçimlerinde aldığı yüzde 61 oy oranı ile toparlamış, 2018’de yüzde 51 oy ve 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde ise aldığı oy oranı yüzde 60.44.

AK Parti’nin Gaziantep yerel seçim sonuçlarına bakalım: 2004 yerel seçimlerinde yüzde 49.167 ile, 2009’da yüzde 52.50 ile, 2014’te yüzde 54.57 ile, 2019’da ise yüzde 53.97 ile belediye seçimlerini almış.

***

Şimdi Urfa’ya bakalım.

AK Parti 2002 genel seçimlerinde Urfa’dan yüzde 22.9 oy almış. 2007’de yüzde 59’a, 2011’de yüzde 63’e yükselmiş. 2015 Haziran seçimlerinde sert bir düşüşle yüzde 46.78’e inmiş. Aynı yılın Kasım seçimlerinde yüzde 64, ondan sonra 2018 seçimlerinde yüzde nispi bir düşüşle 52 olmuş.

2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde aldığı oy oranı yüzde 68.60.

AK Parti 2004 yerel seçimlerinde yüzde 41.931 oy oranı ile, 2014 seçimlerinde yüzde 61.63 ile, 2019 seçimlerinde ise aldığı yüzde 60.81 oy oranı ile belediye seçimlerini kazandı.

2009 yerel seçim sonucunu yazmadım. Zira 2009 tarihi AK Parti’nin 19 yıllık iktidar hayatında Urfa’da seçimleri kaybettiği tek tarihtir.

Urfa’da çocukların bile tanıyıp sevdiği Ahmet Eşref Fakıbaba, kendisine karşı AK Partili bazı vekillerden dolayı partisi tarafından 2009 yerel seçimlerinde aday gösterilmemiş, Fakıkaba da bağımsız aday olarak AK Parti’nin karşısına çıkmıştı.

Hatırlarsanız, AK Partili milletvekilleri o dönemde Fakıbaba’nın Urfa’da aslında hiçbir bir karşılığının olmadığını, bütün gücünü AK Parti’den aldığını “Urfa’da isimlerin öneminin olmadığı, AK Parti’nin ceketini koysa yüzde 70 oy alır” açıklamaları yapmışlardı.

Ama tabi sonuç hiç de öyle olmamıştı

***

2009 Urfa yerel seçimlerini bir kenara koyarsak, bu iki şehir için neden AK Parti açısından hayati öneme sahip dediğim anlaşılmıştır galiba. Sadece AK Parti açısından değil, aslında 19 yıllık iktidar partisinin içinden çıkan Gelecek Partisi için de DEVA Partisi için de hayati bir öneme sahip.

***

Gelelim bu iki şehirdeki izlenimlerime:

Öncelikli olarak şunu söylemeliyim, Sayın Davutoğlu’na da ifade ettiğim gibi AK Parti’nin kalesi durumundaki bu iki şehirde Gelecek Partisi’ne ve Ahmet Davutoğlu’na bir ilginin olacağını bekliyordum ancak böylesi bir ilginin olacağını beklemiyordum.

* Sayın Davutoğlu Antep’te de Urfa’da da ilgiden adım atamadı, yürüyemedi. Otobüs milim milim yol alabildi.

* Sayın Davutoğlu’na tepki gösterenler oldu mu? Kesinlikle hayır.

* Nizip’te bir şehit babası çıktı Davutoğlu’nun önüne, mesleği terzilikmiş. Ancak işini gücün olmadığını, esnafın, bakkalın, manavın, pazarın kan ağladığını söyleyerek Davutoğlu’na “Sayın Başbakanım sizden bir ricam var, Ankara’ya döndüğünüzde Cumhurbaşkanı’na söyleyin milleti birbirine katmasın, birbirine düşman etmesin bu milleti, millet aç, vatandaşa ekmek bulsun, ocağına aş bulsun, ekonomiyi düzeltsin” dedi.

* Nizip’te bir kişi otomobiliyle, parti otobüsünün önünü kesti, arabanın arka koltuğundaki Sardunya’dan bir dal aldı ve “Ahmet abi seni Allah gönderdi, kurtar bizi bunlardan, getirin sandıkları artık” dedi.

* İktidar partisinin kalesi olan iki şehirde kadınlar camlara çıkmışsa, sokağa inemeyen yaşlılar balkonlardan sarkarak selam veriyorsa, alkış tutuyorsa, bir siyasi parti lideri hem de iktidarın içinden çıkan bir parti bu kadar ilgi görüyorsa o iktidar partisi için işler zor demektir.

* AK Parti’nin sürekli ihale verdiği iş adamlarına yönelik muazzam bir öfke var. AK Parti’de çift maaş alanların isimleri halk arasında teker teker sayılıyor.

* Birecik’te otobüsün önüne çıkan kebapçılar Sayın Davutoğlu’na “Bu düzen bozuldu daha da düzelmez, ancak siz düzeltirsiniz, yeter artık gelin, millet açlıktan ölüyor. Sandıkları getirmenizi istiyoruz” dediler. Ve hepsi teker teker fotoğraf çektirdiler.

* Hele 40’lı yaşlardaki (öyle gösteriyordu) gözleri yaşlı “özgürlüğümüzü aldılar, korkuyoruz konuşmaya, açız demeye, ekmek götüremiyoruz demeye korkar hale geldik” diyen adamı unutmak mümkün değil. Galiba en çok beni etkileyen bu oldu. Şehit babasından da çok etkilendim. Hele şehit babasının Davutoğlu’na “sakın korkmayın, siz konuşun biz de konuşuyoruz” demesi inanılmaz etkileyiciydi.

* Muhalefetin “Ekonomik krizin, fakirleşmenin, yoksullaşmanın sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet” söylemi satın alınmış. Yoksulluklarının, işsizlerinin müsebbibi olarak CB hükümet sistemini görüyorlar. “Bu sistem bizi fakirleştirdi, açız diyoruz inanmıyorlar, abartılı buluyorlar, çünkü AK Parti kendi adamlarını zenginleştirdi” diyenlerin sayısı bir hayli yüksek.

* Vatandaş korku eşiğini aşmış. Bunu Kasım’da Van’da, Elazığ’da, Bingöl’de DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı izlediğimde de görmüştüm. Vatandaş bağıra bağıra işsizlikten şikayet ediyor. AK Parti’nin ekonomiyi düzelteceğine dair inanç kaybolmuş.

* Ekonomik kriz derinden hissedilmeye başlamış. Erken seçim muhalefet partilerinin gündeminden düştü ama halkın gündemine girmiş. Her şeye rağmen kendilerini “Reisçi” olarak tanımlayan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hatırına AK Parti’ye oy vereceğini söyleyenler dahi sandıklar kurulduğunda AK Parti’nin seçimleri kazanamayacağını söylüyorlar.

* Gelecek Partisi’ne oy vereceğini söyleyenlerin büyük bir çoğunluğu, hatta neredeyse tamamı AK Parti seçmeni.

* Erdoğan’dan asla vazgeçmeyeceğini söyleyen bir GSM şirketinin 30 yaşındaki sahibi ancak Süleyman Soylu Erdoğan’ın karşısında aday olduğunda kadroya bakarak oy tercihinde bulunacağını söyledi. Böyle düşünmesinin nedenini uzun uzun anlattı. Sadece kendisinin değil AK Parti’de böyle düşünenlerin sayısının bir hayli fazla olduğunu söyledi. “Nereden biliyorsunuz AK Parti’de böyle düşünenlerin çok olduğunu” diye sorduğumda “AK Parti ilde görevliyim” dedi. Bir hayli enteresandı söyledikleri.

* AK Parti’nin MHP ile ittifak yaptıktan sonra ülke sorunlarına çözüm üreten politikalardan vazgeçtiğini ifade edenlerin sayısı da azımsanacak gibi değildi.

* Çiftçi olduğunu söyleyen bir vatandaş “çiftçinin bittiğini, ekonomik krizden en çok etkilenen kesimin çiftçiler olduğunu” söyledi. İktidarın çiftçilere destek söylemlerinin gerçeği ifade etmediğini söyleyen çiftçi A.Ö kalem kalem yaşadıkları sıkıntıları anlattı özetle “ürettikleri her şeyi DEDAŞ’a verdiklerini, ama yine de kurtulamadıklarını” söyledi.

***

Velhasıl kelam. Şunu ifade etmeliyim ki, Gelecek Partisi’ne yönelik muazzam bir ilgi var. Kadroları beğeniliyor. Ahmet Davutoğlu başbakanlıktan ayrıldıktan sonra AK Parti’nin bozulduğu, hatta Abdullah Gül, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Ahmet Davutoğlu gibi bütün iyi insanların bir şekilde AK Parti’den uzaklaştırıldığı inancı hakim.

AK Parti’nin kurucu ayarlarına döneceğine kimse inanmıyor, şunu söylüyorlar “Bir şey bozulduktan sonra düzelmez, bozulan süt, bozulan yemek düzelir mi? AK Parti’de bozuldu, artık düzelmez.”

AK Parti kendi kemikleşmiş tabanında büyük bir itibar kaybı yaşıyor. Sayın Davutoğlu’nun önünü kesenlerin, “kurtarın bizi” diyenlerin ne kadarı Gelecek Partisi’ne oy verir bunu sandıklar gösterecek. Ancak sandıklar kurulduğunda bu iki şehirde AK Parti için çantada keklik olmayacak! Öyle görünüyor.  

YORUMLAR (69)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
69 Yorum