Utanç verici bir durum

Bir süredir Türkiye’ye “hukuk ve demokrasi” uyarılarında bulunan, ülkemizde ifade özgürlüğünün giderek kötüleşmekte olduğunu, AYM’nin tutuklu gazetecilerin ve milletvekillerinin bireysel başvurularını ivedilikle ele almaları gerektiğini söyleyen ve AİHM içtihatlarını hatırlatan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland bu kez ülkemize yönelik “hukuk demokrasi” uyarılarını Ankara’dan yaptı.

Jagland’ın gelişi medyamızda “Türkiye’yi siyasi ve yargı reformları konusunda ikna etmeye çalışacak” türünde başlıklarla haber oldu.

Türkiye’nin “hukuk ve hak ihlalleri” konusunda uyarı alması nasıl utanç verici olmasın.

Gelinen noktaya bakın.

Dün “Türkiye’nin hukuk mevzuatlarının AB ile uyumlu hale gelmesi için yaptığı çalışmaları” takdirle karşıladıklarını söyleyen, yargı reformları, demokratikleşme adımları konusundaki çabalarından dolayı dönemin adalet bakanına (Sadullah Ergin) “teşekkür eden” Jagland...

(2013, Türkiye’de İfade ve Medya Özgürlüğü Konferansı)

Bir sonraki Adalet Bakanı’na (Bekir Bozdağ) AYM’nin görevini yapmadığını, AYM’nin görevini yapmadığı taktirde dostane uyarılarda bulunuyor: “Eğer bu davalar yakın bir tarihte Türk Anayasa Mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulmaz ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, etkili bir iç çözüm yolu olmadığına kanaat getirecek ve bu şikayetleri direk incelemeye başlayacaktır.” (1 Mart 2017)

Bir kez daha hatırlatalım ki, AYM’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında vermiş olduğu “hak ihlali var” kararı tam da işte bundan dolayı önemliydi.

Nitekim Türkiye’deki tutuklu gazeteciler ve milletvekilleri ve diğer “hak ihlali” yaşayanlar için AİHM devreye giriyor.

Ve önümüzdeki günler de Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Ahmet Altan için kararını açıklayacak. AYM verdiği Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak kararıyla Türkiye’de hukuk devlet var dedi. Bu karara uymayan, AYM’nin verdiği karara direnen yerel mahkemelerin Türkiye’ye hukuk devleti açısından verdiği zararın vahim sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Hem de Türkiye’nin “AB ile yeni dönem başladı” dediği, ve AB ile arasını tekrar düzeltmeye çalıştığı, çaba sarf ettiği şu günlerde, Türkiye AB ilişkilerini nasıl zedelediği ortaya çıkacak.

Hiç kuşkusuz ki, Jagland Türkiye dostu bir isim. Türkiye’ye uyarılarını empati kurarak, Türkiye’yi içinden geçtiği zor süreci anladığını söyleyerek yapıyor:

“Türkiye ulusal bir travma yaşadı. Bunun farkındayım. Ancak Türkiye’nin buraya verebileceği en iyi yanıt insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü sağlam bir şekilde tutmak ve sözleşmeleri uyguladığını göstermek olacaktı. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararıyla bunu yaptı. AYM’nin vermiş olduğu karar bağlayıcıdır ve Türkiye Anayasası ile garanti altına alınmıştır.”

“Türkiye kendi Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanıması gerekir. Çünkü Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımazsa, hukuk devletini yıkmış olur. Hukuk devletinin yıkılması durumunda insan hakları korunamaz.”

“AİHM, etkili bir hukuk yolu olmadığına hükmederse, AİHM’e binlerce başvuru riski bulunuyor.”

Yerel mahkemelerimizin AYM kararına açıktan direndiği, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan hakkında vahim bir şekilde “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” verildiği ortada iken

Jagland’a ne diyebiliriz?

Sahi, Deniz Yücel’in hiçbir iddianame olmadan bir yıl içeride tutulup, eline verilen, şaka gibi “tutukluğu devam ediyor” mahkeme kağıdı ile tahliye edildiği bir ortamda, ne diyelim?

“Türkiye’ye haksızlık yapıyorsun, siyasi davranıyorsun, Türkiye’deki yargıyı kıskanıyorsun, algı operasyonu yapıyorsun, çünkü çekemiyorsun” falan diyelim mi?!!!

18-02/20/20krr06kose.jpg

***

Tamam, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, FETÖ konusunda ahlaki bir duruş sergilemediler. Erdoğan’a olan nefretleri, kinleri gözlerini kör etti. Sırf Erdoğan’a olan kızgınlıklarından dolayı FETÖ gerçekliğine kulaklarını ve gözlerini kapattılar. FETÖ’nün iddialarını, söylemlerini, meşrulaştıran bir söylem içinde oldular. Ve böylece savundukları demokrasiye zararı bizzat kendileri verdiler. En büyük kötülüğü yaptılar.

Peki, bütün bunların karşılığı ağırlaştırılmış müebbet midir Allah aşkına!

Yerel mahkemeler, AYM’nin kararına uymuş olsaydı, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan’ın tahliyesini vermiş olsaydı ve eğer tutukluklarını gerektirecek bir durum olduğunu iddia ediyorlarsa iddianamelerine konulmuş olsaydı ve tutuksuz yargılanma kararı verilmiş olsaydı...

Jagland Ankara’nın göbeğinden Türkiye’ye “demokrasi, özgürlük, hukuk” uyarasında bulunur muydu?

Söyleyin bakalım, Türkiye haklı olduğu FETÖ davasında, hassas davranmış olsaydı, yargı mağduriyetlerine sebep verecek kararlara imza atılmamış olsaydı...

Bugün Türkiye bu ayıplı uyarılarla karşı karşıya kalır mıydı? Hukukun üstünlüğü hatırlatması yapılır mıydı ülkemize!

Dünya Adalet Projesi, (WJP) tarafından yapılan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye 113 ülke arasında 101. sırada yer alır mıydı?

Kaldı ki, ülkemiz AİHM’de hak ihlallerinde birinciliği başka ülkelere devrettiği, hukukun üstünlüğü endekslerinde ise hızla yükseldiği dönemleri de gördü.

Yazık değil mi bu ülkeye...

Yazık değil mi AK Parti’ye... Kendi hikayesine bu kadar hoyratça neden zarar verdiriyor!

YORUMLAR (61)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
61 Yorum