Aslında yanlış bir başlık olduğunu ben de biliyorum. Konuyu anlatabilmek için bu yanlışı yapmak zorundayım.

Önce yanlış olanın ne olduğunu belirteyim: Hiç ama hiç kimse bir başkasının ülke sevdasını sorgulayamaz.

Hatırlarsanız 80 öncesi için bu cümleler çok kurulmuştu: Herkes ülke sevdası adına birbirini yiyordu...

Bugün bir başka durum var. Kısaca belirtelim.

“Ülkede büyük bir Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığı var. Hatta muhalefetin 5 benzemezi bile bu alanda bir araya gelebiliyor.”

Siyasete bu şekilde baktığınızda olayları nasıl görebilirsiniz? Mesela Sayın Erdoğan’ın yola çıktığı arkadaşlarının büyük kısmının ihanet içinde olduğunu düşünebilirsiniz. Erdoğan’ı eleştirenlerin de art niyetli birer hain olduğunu ileri sürebilirsiniz.

Gelin şimdi bir başka açıdan ve sadece bir örnek üzerinden bunu değerlendirelim.

Konumuz Merkez Bankası olayı...

Hatırlarsanız 2013 yılında henüz Başbakan olan Erdoğan, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile danışmanını muhatap etmek istemişti. Ki o danışmanının ne kadar tutarlı olduğunu (isim vermek bile bu satırlar için olmaz) ekran arşivlerinden biliyorsunuz.

Kısaca yola çıktığı yol arkadaşı ile değil de yolda bulduğu danışmanı ile para politikasına yön vermek isteyen Sayın Erdoğan’ın kendisi idi.

Sadece son olaya bakalım: Merkez Bankası Başkanlığına getirdiği Naci Ağbal normal ötesi bir başarı yakaladı. Kendi adıma söyleyeyim ki Naci Beyin böyle bir başarı yakalayacağını beklemiyordum (Erdoğan’ın müdahalelerinden dolayı). Yanılmışım ve yanıldığıma da ülkem adına o kadar sevindim ki, anlatamam.

Ama olmadı... Naci Ağbal da derhal görevden alındı.

Kim aldı: Cumhurbaşkanı Erdoğan...

Naci Ağbal görevden neden alındı? Açıklanan bir bilgi yok... Ama faizi yükselttiği için söylenemez. Çünkü yerine atanan Şahap Kavcıoğlu’da faizi aylarca düşürmedi (Mart 2021’de gelip Eylül 2021’de 100 baz puan düşürdü)

***

Merkez Bankası politikasını banka uzmanlarına bırakmak yerine sayın Erdoğan danışmanları ile kendisi karar verir durumunda. En azından kamuoyuna verilen mesajlar bu yönde.

Mevsimlik işçi gibi MB Başkanları görevden alınınca bu tablo elbette piyasalara yansıyor. Enflasyonu düşürmeden, fiyat istikrarı sağlamadan faizler indirilince yine bizim yerli yatırımcı parasını TL yerine dövize yatırıyor.

Bakın burada bir tane dış güç vs yok. Göreve getiren, görevden alan biziz. Parasını TL yerine dolara yatıran da biziz. Ama tüm bu süreçleri oluşturan da biziz. Ya da ülke yönetimimiz...

Şimdi işin rakam tarafına gelelim: MB’sında Şahap Kavcıoğlu ile Başkan değişimi ülkemize ne kadara mal oldu?

Başkan değişimi ile 1 dolar 7,40’tan 9,10’a geldi. Yani 1,7 liralık artış var.

Ülkemizin 460 milyar dış borcunun TL karşılığı 780 milyar lira böylece artış gösterdi. 250 milyar dolar ithalatın da maliyetini sadece 1 yılda 425 milyar lira artırmış oldu. Buna bir de 170 milyar dolarlık Hazine garantili müteahhitlerimizin alacağını ekleyelim: Oraya da 290 milyar lira ekledik... Etti mi size 1,5 trilyon lira.

Bunlar kayıtlı ve stok etkiler. Ama isterseniz burada bile keselim.

Bir Merkez Bankası Başkanı değişiminin ülkemize maliyeti 1,5 trilyon lira ediyorsa acaba bunu hangi dış güçler başarmış olabilir?

Mesela bize bu yapılanları ABD’mi dayattı? Yoksa İngiliz Kraliçe mi “bunları yapın” dedi... Sahi bu ülkemize bu maliyeti hangi dış güç yükledi?

Ya da şunu soralım: Bu kadar yanlış nasıl yapılır? Bu kadar yanlış bilinçsiz yapılabilir mi?

Faiz lobisi diye söylene söylene dolar lobisine çalıştı ülkemiz. Sahi bu dolar lobisi kimler? Kim kazanıyor bu dolar yükselişinden?

***

Bu kadar olayı neden anlattım?

Bakın burada bir fark ortaya çıkıyor. Lider sevdasına bağlandığınızda bu maliyetlerin ve gidişatın her biri sizi ilgilendirmez ve bağlamaz. Feda edecek ‘sözde bir davanız’ vardır.

Ama sevdanız ülke olduğunda karşınıza bu rakamların her biri dikilir ve evladınızın gözüne bakamaz olursunuz. Çünkü sizin lider aşkınız aslında evladınızın geleceğini karartan bir ülke gerçeğine dönüşmüştür.

Sadece Kavcıoğlu portresi bile bu ülkeye 1,5 trilyon liraya ulaşmış ise hadi bunun cevabını lider aşkı ile siz verin...

Evladınızın ve ülkenizin geleceğini bir de bu açıdan düşünün.

Karar sizindir.