TÜİK ne zaman kapatılacak?
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin uyarmış…
Sokak röportajlarının bilinçli yönlendirme çabaları ile ‘her şeyin kötüye gittiği’ yönünde algı oluşturulduğunu belirterek “RTÜK olarak daha önce de açıkça uyardığımız bu tür yayınların, toplumda umutsuzluk ve ayrışma oluşturmasına izin vermeyeceğiz. Kamuoyunu kasıtlı yönlendiren, halkı karamsarlığa sürükleyen içeriklere müsamaha gösterilmeyeceğini bir kez daha vurguluyor, benzeri yayınlarla ilgili tüm yasal yetkileri sonuna kadar kullanacağımızı hatırlatıyoruz” demiş.
Önceki gün Mehmet Tezkan, Halk TV’de “Neden Sonuç” programında şu açıklamayı yapmıştı: “Gerçek olmayan bilgi suçundan insanlar yargılanıyor ama hiçbir yargı merci ‘Gerçek bilgi nedir?’ sorusuna cevap vermiyor.”
Bu çok önemli.
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras ve TÜSİAD Başkanı Orhan Turan şu anda tam bu suçlama ile yargılanıyor. Peki, söyledikleri gerçek değilse gerçek bilgi nedir? Doğrusu nedir?
RTÜK, benim bir konuşmamı gerekçe göstererek Halk TV’ye ceza vermişti. O konuşmamda ülkenin teknolojik seviyesinin ilerlemediğini, çünkü sorunun temelinin eğitim sisteminden geldiğini anlatmıştım. RTÜK ise ‘gerçekliğinden emin olunmayan bilgiyi yayma suçlaması’ ile Halk TV’ye ceza kesmişti.
Peki, sayın RTÜK bu işin gerçeği ne? Hiçbir yerde “Gerçek bilgi şudur, sen yanlış konuştun” denilmiyor; çünkü diyemiyorlar. (Not: Gerçek bilgiyi bilseler ülke bu halde mi olurdu?)
Mevcut yönetimin yönetim anlayışını gösteren örnek bir vaka.
Gelelim şu Ebubekir Şahin’in uyardığı umutsuzluk, mutsuzluk ve karamsarlık işlerine…
Diyorum ki, RTÜK Başkanı keşke TÜİK verilerine bakarak açıklamada bulunsaydı. O zaman biz hatırlatalım: (Tamamı TÜİK verileri)
YAŞAM MEMNUNİYETİ
“Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden 18 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı, 2023 yılında %52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak %49,6 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında %13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak %14,5 olarak gerçekleşti.” Bu paragraf kopyalanmış son bir yıllık TÜİK açıklamasıdır.
- TÜİK diyor ki, 2011 yılında yüzde 62,7 mutluymuşuz, şimdi mutluyum diyenlerin oranı yüzde 49,6’ya düşmüş.
- Üniversite okumuş olanların mutluyum diyenlerin oranı yüzde 67,4’ten şimdi 49,1 oranına gerilemiş. Eğitim oranı arttıkça mutluluk oranı düşen ülke olmuşuz.
Sayın Şahin bu verilere iyi baksın; eğitim seviyesi ile mutluluk ters orantılı olmuş ülkemizde. Yani Türkiye’de bilgi ve bilgili olmak mutsuzluk getiriyormuş. Medya o yüzden mi sussun isteniyor?
Benzer durum genç-yaşlı ayrımında da var. Gençlerin yüzde 69,5’i mutluyum diyorken şimdi 51,8’e düşmüş mutluluk oranları.
TÜİK ‘Yaşama İlişkin Beklentiler’ verilerinde şunu söylüyor: 1 yıl sonrası daha iyi olacak diyenler yüzde 42,2’den yüzde 22,4’e geriledi.
Daha kötü olacak diyenler ise yüzde 8,7’den yüzde 27,8’e fırladı.
Yüzde 77,0 umutluyum diyenler şimdi yüzde 64,3’e gerilemiş durumda. Umutsuz olanların oranı da yüzde 23,0’den yüzde 35,7’ye çıkmış.
Hatırlatalım: AK Parti’nin ilk yılı olan 2003’de bile umut ve beklentiler çok daha iyi düzeydeydi.
TÜİK verilerine bakmak yeterli.
YOKSUL VE KİRACI
Geçen yıl 11 milyon 457 bin kişilik yoksulumuz varmış. Bu sayı neredeyse hiç azalmıyor. Medyan gelirin yüzde 60’ına göre ise yoksul sayımız 17 milyon 821 bin kişi. 2006 yılında da bu sayının 17 milyon 165 bin kişi olduğunu hatırlatmak isterim.
Bugün nüfusun yüzde 28,0’i kiracı. Bu oran daha 2012 yılında yüzde 20,9 seviyesindeydi.
Toplam nüfusta eski ev sahipliği düşüldüğünde yeni kurulan hanelerin yüzde 48,8’i kiracı durumunda.
Durum alt gelir grupları açısından daha felaket. 2012 yılında alt gelir gruplarında kiracılık oranı yüzde 22,3 seviyesindeyken şimdi bu oran yüzde 36,7’ye fırlamış durumda.
EVLENME-BOŞANMA VE İNTİHAR
2012 yılında ülke nüfusumuz 75,6 milyon kişiyken 604 bin düğünümüz olmuş. Yani 604 bin evlilik.
Şimdi nüfusumuz 85,6 milyon ama evlenme sayımız 568 bine gerilemiş. Yine aynı yıllar içinde boşanma sayımızın da 123 binden 187 bine çıktığını hatırlatalım.
Evlenme sayısı hızla düşerken boşanma sayısı hızla artış göstermiş. Kaba evlenme hızı binde 8,03’den 6,65’e gerilerken boşanma hızı da binde 1,64’den 2,19’a çıkmış.
Ya intiharlar?
2017 yılında 3.168 kişi intihar etmiş bu ülkede. Geçen yıl ise intihar edenlerin sayısı 4.460 kişiye yükselmiş. İntihar hızı da 3,94’den 5,22’ye yükselmiş.
Refahı artan toplumlarda intihar artıyormuş hikayesini söylüyorlar. Acaba yukarıda verdiğimiz sayıyı karamsarlık, mutsuzluk ve umutsuzluk mu artırdı diye soran var mı? (Genel trend artış yönünde ama kriz ve bunalımlar bu hızı ekstra yükseltiyor)
Bir de çocuk yapma hikayesi var. Onu da refah artışına bağlıyorlar. Oysa daha 8 yıl önce AB’de birinci sıradayken şimdi AB ortalamasına geriledik. Refah artışı mı yoksa maddi durum mu?
2014’de 2,19 olan doğum oranı 1,148’e o kadar sert düştü ki… Kriz ve beklentilerin kötüleşmesi ile doğum oranları arasındaki ilişki tabloyu net şekilde gösteriyor.
Bu ülkede ev yok, ekmek yok, umut yok, mutluluk yok, çocuk yok. Ülkeyi bu hale getirenlere de bir çift söz yok. Ama sözü olanı sustururum diyen var.
O zaman soralım: Bu verileri yayınlayan TÜİK ne zaman susturulacak? RTÜK ne zaman TÜİK’i kapatacak ya da istenmeyen rakamların açıklanmasını yasaklayacak?
Milli birlik ve egemenliğe zararlı veri açıklama suçundan dolayı TÜİK hapse atılacak mı? Merak ediyorum ve soruyorum sadece.


