Anketler yalan mı söylüyor?

Amerika’daki başkanlık seçiminin sonucu teknik olarak belli olmuş sayılmaz. Galiba son aşamada çoğunlukla Demokrat seçmenin tercih ettiği posta oylarıyla Biden kıl payı farkla kazanacak. Ancak seçimin galibi Biden olsa bile Trump’ın ciddi bir başarısı söz konusu. Bu başarının bir boyutu da kamuoyu anketlerini yine fena halde ofsayta düşürmüş olması. Zira kamuoyu anketlerinin sonuçları ve bu sonuçlardan hareketle yapılan yorum ve değerlendirmeler dünya kamuoyunda Trump’ın çok ağır bir hezimete uğrayacağı beklentisi oluşturmuştu. Başa baş bir netice onun için sürpriz oldu.  

Gerçi anket şirketlerinin açıkladığı sonuçları fazla ciddiye almayan ve kendilerince “alternatif değerlendirme yöntemlerini kullanarak” bugünkü tabloyu doğru tahmin edenler de vardı. Bazı siyasetçiler, bazı gazeteciler, bazı akademisyenler… Hatta bazen anketçilerin kendileri… “Anketlerde önde görünse de sandıktan Biden’ın çıkmama ihtimaline hazır olun” diyorlardı. 

Peki, burada mesele “isabetli tahmin” mi, “öngörü” mü, yoksa başka bir şey mi? Büyük ölçüde “başka bir şey” gibi görünüyor. 

Şöyle düşünmek lazım: Anketler bize seçim sonuçlarını tahmin edebilmek ve dolayısıyla toplumun nabzını ölçebilmek için birtakım veriler sunuyor sadece. Seçimin sonucunu bildirmiyor. İş ankete kalsaydı seçim yapmaya gerek olmazdı zaten. Elimizdeki anket verilerini diğer verilerle birlikte ve işe yarar yöntemler kullanarak değerlendirmek ve çıkacak sonuçlara ilişkin bir öngörü geliştirmek durumundayız.  

*** 

Önümüzü görebilmek için tek başına anketler yeterli değil. Çünkü toplum nezdinde bunlar kamuoyu algısı oluşturma operasyonu olarak görülebiliyor. Çünkü bazen bu amaçla yapıldığı da oluyor. (Bizdekilerin çoğu böyle maalesef.) İnsanlar asıl fikirlerini açıklamaktan imtina ediyorlar. Bu yüzden de sağlıklı yöntemlerle gerçekleştirilenlerin bile yüzde yüz sağlıklı sonuç vermesi zorlaşıyor.  

Araştırmacılar da biliyorlar ki bu tür anketlerde seçmenlere yöneltilen birtakım “düz” sorulara karşılık kayda geçen “şu adaya oy vereceğim, bu adaya oy vermeyeceğim” veya “henüz karar vermedim” gibi cevaplar toplumdaki yaklaşımı tam manasıyla yansıtmıyor. Bunun yerine seçimin sonucunu etkileyeceği ve seçmenin mevcut adaylara yaklaşımını belirleyeceği düşünülen faktörlerin daha fazla hesaba katılarak analitik tarzda değerlendirmelerin yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. 

Sözgelimi ekonomik durumun seçmen davranışlarını ne oranda etkilediği veya kültürel/ideolojik birtakım konuların oy verme tercihindeki ağırlığı gibi hususlar üzerinde yapılan ciddi bilimsel çalışmalar var. Kamuoyu anketlerinde sorulan sorular da bunlar hesaba katılarak hazırlanıyor zaten çoğunlukla. En azından işini ciddi yapan kurumlar böyle çalışıyor. Ama yine de bir kamuoyu araştırmasının sağlayacağı verilerin işlenmesi gereken ham madde durumunda olduğunu unutmamak gerekiyor. Mesela başarılı siyasetçiler bunu unutmuyorlar. Hatta gerekirse kendi aleyhinde görünen durumu lehinde bir sonuca ulaşmak yolunda bir araç olarak bile kullanabiliyor iyi bir siyasetçi.  

*** 

Peki, bu gözle bakıldığında ne görülüyordu Amerika’daki seçim sandığında? Bir yanda Trump’ın rakibinden 10 puan geride olduğunu gösteren anketler, öbür yanda ise ekonomik durumunuzdan memnun musunuz sorusuna verilen olumlu cevapların çoğunlukta olması gerçeği… 

Örnekler çoğaltılabilir: Trump’ın belki dünyada en fazla nefret toplayan ABD Başkanı olmasının Amerikan vatandaşlarının ezici çoğunluğu için pek bir öneminin olmadığı gerçeği… Amerikan siyasi geleneğinde görevdeki bir başkanın yeniden aday olduğunda seçilme şansının rakibinden çok yüksek olduğu (“incumbency advantage”) gerçeği... Toplumsal felaket zamanlarında vatandaşın “bayrak altında toplanma psikolojisi”nin devreye girdiği gerçeği… Yani, bir yanda virüs salgınıyla öbür yandan ırkçı şiddetin doğurduğu toplumsal olaylarla karşı karşıya olan Amerikalı seçmenin suyu geçerken atı değiştirmeyelim düşüncesine kapılma ihtimali…  

Bütün bunlar seçmenin anketçiye verdiği cevaptan veya arkadaşlarıyla sohbet ederken söylediği sözlerden sandık başında çark etmesini sağlayabilir(di). Dolayısıyla yalnızca anket sonuçlarına bakmayıp bu verileri seçim gününe ilişkin bir öngörü veya projeksiyon geliştirmek için değerlendirenler daha isabetli tahminler yapabildiler. 

YORUMLAR (48)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
48 Yorum