‘Değişim için değişim’ neyi değiştirir?

Değişim hayatın özünde yer alan bir olgu. Daha doğrusu hayatın kendisi değişim demek. İnsan aynı ırmakta ikinci defa yıkanamaz diyen filozof bunu söylüyor.

Bir saniye sonra ne ırmak aynı ırmaktır ne insan aynı insan. Yine bir başka filozofun dediği gibi, bu hayatta değişmeyen tek bir şey varsa o da her an her şeyin değişmekte olduğu gerçeğidir.

Şu da var ki değişme dediğimiz olay iki yönde de olabilir. Gelişme de olabilir bozulma da. Büyüme de küçülme de.

Bununla birlikte, hangi alanda olursa olsun değişime direnmek, değişimi engellemeye uğraşmak beyhude bir çabadır. Mamafih hiçbir şeyi yerinde sabit tutmaya gücümüz yetmese de değişimin yönünü belirlemeye -belirli ölçülerde- imkân bulabiliriz. Rüzgârda denizin dalgalanmasına engel olamayız ama o dalgaların üzerinde sörf yaparak suya batmamayı becerebiliriz.

Değişmeme, yani aynı yerde kalma şansımız yok ama hangi yöne doğru yürüyeceğimize karar verme şansımız var.

Siyaset dünyasındaki değişim tartışmasına getireceğim sözü. Daha doğrusu “muhalefet dünyasındaki” arayışlara.

Seçimin sonucu itibarıyla muhalefetin topyekûn başarısız sayılması gerektiğine göre bugüne kadar uygulanan yöntemlerin de siyaset anlayışının da kadroların da değişmesi tartışılmaz bir zorunluluk. Ancak bu değişimin ölçüsü ve yönü de belirlenmeli. “Değişim için değişim” yaklaşımı arzu edilen sonucu vermeyebileceği gibi bugünü aratan bir tabloya da yol açabilir.

Yeri geldikçe tekrarlıyorum, ecnebilerin dediği gibi “Leğendeki kirli suyla birlikte içindeki bebeği de sokağa atmamak lazım.”

Millet İttifakının ortak adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun aldığı yüzde 48 oranındaki oy, “sonuç itibarıyla” başarısızlık. Ama değişim yaparken muhalefeti yüzde 48 çıtasına ulaştıran birikimi çöpe atmak akıllıca olmaz.

Elbette yeter ki mevcut durum yerinde kalsın diye, ortadaki bariz sonuca rağmen “hiçbir şey olmamış gibi” davrananların mazereti olamaz buradaki incelik. CHP yönetimi için söylemiyorum. Ortadaki başarısızlık muhalefet blokunun müşterek malı olduğuna göre, hepsi için söylüyorum. Değişim tartışmasının CHP ile sınırlanması en büyük yanlış zaten. Yalnızca ana muhalefet partisinde gerçekleşecek bir değişimin muhalefetin bütünü için olumlu bir gelişme temin etme imkânı olamaz. Değişim konusunun hep birlikte ve aynı amaç doğrultusunda ele alınması gerekir ki bundan olumlu bir sonuç çıkabilsin.

Öte yandan, iktidar da kainattaki değişim yasasının gereklerinden muaf değil. Seçimi kazanmış olmak bu yasayı yürürlükten kaldırmaya yetmiyor. Nitekim hükümetteki bakanların nerdeyse hepsini “değiştirmek” kendi dışındaki değişimlerin zorunlu kıldığı bir adım. Heterodoks ekonomi modelinin terk edildiğinin ilanı da öyle.

AK Parti iktidarları veya Erdoğan her alanda kendi dışındaki değişimlere kendi içinde değişim gerçekleştirerek cevap veriyor. Söz gelimi İsrail ile, BAE ile, Sisi’nin Mısır’ı ile barışmak birçoğumuzca tutarsızlık, öngörüsüzlük veya ilkesizlik olarak görülse de aynı zamanda bir reddeden sonra değişim akıntısına karşı yüzmenin imkansızlığını yok sayamayan bir rasyonalite var burada. Değişim zarureti karşısında tutarsız veya ilkesiz görünmeyi göze alabilen bir siyasi pragmatizm.

Yine de iktidarın seçimden sonra futboldaki “Kazanan takım bozulmaz” anlayışıyla hareket edeceğini gösteren işaretler var. Kazanan takım derken seçimi kazandıran stratejiyi kastediyorum. Aynı stratejiyle “değişen şartlarda da” aynı sonucu almanın ise garantisi olmadığı malum. Yani cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olan siyasetin belediye seçimlerinde aynı sonucu vermeme ihtimali var. Nitekim Erdoğan yüzde 52 alırken milletvekili seçiminde AK Parti oylarının 2002 seviyesine kadar gerilemiş olması vatandaşın desteğinin her durumda çantada keklik olmadığını gösteren bir örnek.

Değişim yasası biraz da budur, bir seçimi kazandıran strateji bir başka seçimi kaybettirebilir. Öyleyse AK Parti’nin de önümüzdeki yerel seçime doğru 14 Mayıs şartlarındaki değişimin ölçüsüne ve asıl önemlisi istikametine göre yeniden değişim adımları atması sürpriz olmaz.

Gerçi muhalefet blokunun bugün içine düştüğü dağınıklık, uyumsuzluk ve hedefsizlik ortamında iktidarın değişime hiç ihtiyaç duymadan yoluna devam etmesi de sürpriz olmaz.

Ancak, seçime daha sekiz ay var. Bu sürede daha çok şey değişecektir herhalde.

YORUMLAR (61)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
61 Yorum