Yüz icraatınızın 99’u isabetli olsa, fark etmez çünkü faiz analizleriniz öznel ve doğrulanamaz olduğu için, bu tek yanlış, doğru işlerinizin etkisini sıfırlayacaktır Sayın Cumhurbaşkanımız.

Bu köşede defalarca ispatlamaya çalıştım: TCMB gösterge faizinin riba ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

Sıfıra yakın bir reel faiz oranının üretimi, ihracatı, istihdamı ve büyümeyi engellemeyebileceğini; 2021 yılında %11 büyüme ve iki milyonu aşkın istihdam sayesinde öğrenmedik mi?

Hiçbir ülkede ve tarihin hiçbir döneminde enflasyonu düşürmek için faiz oranları düşürülmemiştir.

Faizlerin zengini daha zengin fakiri daha fakir yaptığına dair görüşü destekleyecek, elimizde, tek bir veri yok.

Son on yıllık veriler incelendiğinde, Türkiye’de ve batılı ülkelerde mevduat sahiplerinin aldığı faiz oranlarının ya enflasyon kadar veya daha az olduğu kesindir.

Yani mevduat faizleri zenginleri daha fazla zenginleştirmiyor.

ENFLASYON DA KURLAR DA DÜŞMEYECEK…

Size samimiyetle söylemek zorundayım, Sayın Cumhurbaşkanımız; uyguladığınız politikalarla aşağıdaki umut ve beklentilerinizin gerçekleşmesi imkânsızdır. İmkânsızdır. İmkânsızdır.

“Enflasyon, düşüşe girmiştir, girecektir. Bu bir defa kesin. 20 Aralık burada bir dönüm noktası oldu. Enflasyonun gerilemesini beklemek, milletimin hakkıdır, bizim de hedefimizdir ve bunu zaten başaracağız.

Yavaş yavaş, kademeli bir şekilde, aceleci olmadan kur da düşecek, faiz de aynı şekilde düşecek.’’

Kur Korumalı Mevduat (KKM) projesi tam bir başarısızlıkla ilerliyor ve akıbeti hiç parlak değil.

Eşi benzeri olmayan bu kararların, ekonominin olağan akışı içinde “lüzumsuz” olduğu kesindir.

Fakat hükümetiniz ve bütün bürokrasi, faiz tezinizin yaratabileceği tahribatı azaltmak için böyle bir yaklaşım geliştirdi.

Halk, TL KKM’a, umulduğu kadar teveccüh göstermedi; dövizli hesaplaraysa, tabir caizse hiç yaklaşmadı.

Adamlarınız faiz teorinizin zararlarını izale etmek için canla başla çırpınıyor, Sayın Cumhurbaşkanımız.

Şimdi de dövizli KKM hesabı açma hakkını tüzel kişiler tanıdılar. Tüzel kişilere öyle haklar tanıyorlar ki isyan etmemek mümkün değil: KKM hesabı açan tüzel kişilere, Kurumlar Vergisi istisnası vereceklermiş.

Hem de sadece 2022 için değil 2021’in son çeyreği için de.

Ben burada sizi rakamlara boğmak istemiyorum. Sadece şunu söyleyebilirim: Bu Kurumlar Vergisi istisnası, açılacak üç ay vadeli, KKM hesaplarına %8,3 ilave ikramiye verilmesi anlamına geliyor. Bunun yıllığı %37’ye geliyor.

Yani, bankalar %17 faiz verecek sonra, kurlar %30 artıysa aradaki %13 ilave farkı TCMB ödeyecek. Bunlara ilaveten hesabın açıldığı gün Hazine ve Maliye Bakanlığı şirketlerden alacağı %25 Kurumlar Vergisini tahsil etmeyip, bunu, döviz sahiplerine bağışlayacak.

Hükümet ve bürokrasinin, Beytülmal diyebileceğimiz, hepimizin ortak parası olan bütçenin bu gelirlerini, “zenginlere” aktarmaya ne hakkı var?

Niçin bu kaynakları aktarıyorlar?

Faiz tezinizin yarattığı tahribatı azaltmak için.

Peki, bu kaynakları kime aktarıyorlar?

Politikalarınıza güvenmeyen ve parasını dövize çevirenlere.

Mevduat faizleri değil fakat bu tip uygulamalar “fakiri daha fakir ve zengini daha zengin” yapmıyor mu, Sayın Cumhurbaşkanımız?

LİYAKATSİZLİK TAHAMMÜLFERSA BİR HAL ALDI

Bütün bu yapılıp edilenlerin amacı kur artışlarını durdurmak ve enflasyonu düşürmek.

Bunun temel çaresi: Piyasalarda serseri gibi dolaşan TL’nin, ikna edici faiz ve kâr payı oranlarıyla emilmesidir yani piyasalardan çekilmesidir.

Bu paraların “faizsiz” bir yöntemle nasıl çekilebileceği önerisini geçen hafta yazmıştım, Sayın Cumhurbaşkanımız.

Peki, hükümet ve bürokratlar ne yapıyor?

TCMB’ye döviz aldırmaya çalışıyorlar.

TCMB’nin, gerçek ve tüzel kişilerden döviz satın alması demek, piyasalara taze TL para sürmek demektir.

Er ya da geç bu TL’ler ya tekrar dövize yönelecek ya da harcanacaktır.

Yani adamlarınız Sayın Cumhurbaşkanımız, yapmaları gereken işin, tam tersini yapıyorlar.

Bu politikalar uygulandığı sürece, kurlar da enflasyonda kesin olarak düşmeyecek, Sayın Cumhurbaşkanımız.