Korkulan olmadı...

Önce oyun sitelerine daha sonra da sosyal medya mecralarındaki bazı kanallara ulaşan ABD gizli belgeleri korkulan, daha doğrusu Amerikalı analistlerin başta korktuğu sonucu doğurmadı. Ukrayna, Güney Kore, Mısır, BAE, İsrail gibi içi yakından takip edilen, hangi yetkilisinin ne dediğinin dökümanlara yansıdığı ülkeler ya külliyen yalan demeyi seçti ya da basının sorularına cevap vermeden konunun kendi içinde metamorfoza uğramasını bekledi.

Açık açık dinlenenler dahi benzerini kendisi de yaptığı, dinlemeye konu olan olayın müttefikliğe sığmadığını bildiği veya kabulü halinde diğer muhataplarıyla ilişkileri etkileneceği için sessiz kalmayı tercih etti. Ama eminim dinlenen dinlenmeyen herkes 21 yaşında bir askerin muhtemelen oyun arkadaşlarını etkilemek için piyasaya sürdüğü belgelerden dersler çıkarttı, Amerika’nın kendilerini ne kadar yakından izlediğini anladı.

Umarım Türkiye de bu sızıntının yarattığı fırsattan yararlanmış, varsa istihbarat zaafiyetlerini gözden geçirmiş, sızıntı verilerle kendi elindekileri karşılaştırmış, Amerika’nın bu bölgeye ilişkin niyetlerinin daha gerçekçi bir analizini yapmıştır. Ne de olsa bu tür fırsatlar her zaman ortaya çıkmaz. Unutmayalım ki Chelsea Manning, Edward Snowden belgeleri Amerika’yı daha ziyade mahcup etmeye yönelikti.

Oysa Jack Teixeira’nın hava olsun diye oyun arkadaşlarıyla paylaştığı belgeler sistemin işleyişine, Amerika’nın dünyanın geri kalanına bakışına, yönlendirmek amacıyla yaptıklarına, üstelik de dinlediği, takip ettiği çoğu bizi de yakından ilgilendiren ülkelerin karar verme süreçlerine ilişkin. Her analizin, her istihbari bilginin doğru olmasını beklemek gerçekçi olmasa da Dışişleri, MİT ve askerler bu “veri bankasının” aslına ulaşıp bakmışlardır diye düşünüyorum.

Dünya siyaseti üstüne çalışan akademisyenler için de bu tür varlığı inkar edilmeyen belgeler önemli bir referans kaynağı niteliğinde. Daha önce gazete haberlerine dayandırdıkları, uysa da uymasa da teorilerle besledikleri çalışmalarını Teixeria “veri tabanı” sayesinde birinci elden bilgi ve analizlerle zenginleştirebilirler. Ayıklanarak, sınıflandırılarak kamuya açılmasını on yıllarca beklemek zorunda kalmaksızın gizli belgeleri kullanabilirler.

Ayrıca Washington Post, NewYork Times, Guardian, CNN, Politico, BBC gibi mecraların konuyu işleyişini takip etmek de bizim alanda çalışanlar için önemli. Her şeyden önce oralarda neyin önemsendiğini, neyin önemsenmediğini görüyorsunuz. Başlangıç noktaları genellikle “şimdi müttefikler ne diyecek” oluyor, sonra giderek “biz niye sır tutamıyoruza” doğru evriliyor. İçerik değerini yitirip yöntem ön plana çıkıyor.

Benim dikkatimi çeken bir diğer nokta da haberlere, analizlere yansıyan hayal kırıklığı oldu. Mesela Mısır’a bu kadar para veriyoruz ama istediğimizi yaptıramıyoruz yakınması satır aralarının ötesine de taşınmıştı. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Rusya için roket imalatı emri verdiğinin söylenmesi analistleri de, analistin görüşünü alan gazeteciyi de bariz bir şekilde şaşırtmıştı.

Çıkarlarına aykırı gelişmeleri kendi başarısızlıkları olarak okumaları da bir başka kayda değer noktaydı. Amacın, hedefin doğruluğu sorgulanmadan devlet eylemi haklı olarak görülmekte, hedefe ulaşılamaması eleştirilmekteydi. Suudilerin İran’la barışmasının, Çin’in barış teşebbüsleriyle bölgeye girmesinin ve daha pek çok şeyin nedeni Amerika’nın Ortadoğu’dan çekilme, ağırlığını Asya-Pasifik’e verme arzusuna bağlanmıştı.

Son olarak da belki iyi bir tarama yapmadığımdan, belki de benim takip ettiğim mecralarda alternatif görüşlere pek yer olmadığından, bir haftadır bu konuda okuduğum hemen her yazının mantığı Amerika’nın iyi niyetli, tabii ki masum ve yapmaya çalıştığı her şeyin sadece kendisi için değil tüm müttefikleri ve dostları için de iyi olacağı varsayımına dayanmasıydı. Dostların, müttefiklerin dinlenmesi ayıp olabilirdi ama yaptıkları nihayetinde onlar için de iyiydi.

Ben doğrusu yapılanın eleştirisine rastlamadım. Sanırım detaylı araştırmalar eleştirileri ortaya çıkartacak, hedef ve amaç yanlış diyenler de bulunacaktır. Benim okuduklarımda eleştirilen şey saklanamayan sırdı. Nasıl olup da 21 yaşında bir ere böylesi önemli yetkiler verilebildiği, böylesi önemli bilgilere ulaşabildiği tartışıldı. Sonra gündeme kaç milyon insanın bu sırlara ulaşabileceği geldi ki bu sayı sırrın niteliğine göre 1.2 milyonla 2.8 milyon arasında bir yerlerdeydi.

Biden ve Trump da evlerinde bulunan belgeler nedeniyle eleştirilerden nasibini aldı. Hillary Clinton bakanlığı döneminde özel mailini kullanması yüzünden yine bol bol anıldı. Yani konunun işleniş biçimi sızıntının içerdiği bilgilerden çıkıp metamorfoza uğrayarak bambaşka bir düzeye ulaştı. Dahası ortaya çıkan bilgiler bazı ülkeler açısından caydırıcı mahiyete dönüştü.

Bundan sonra ne Mısır’ın Rusya’ya yardım yapması, ne de BAE’nin Ruslarla ülkesinde askeri malzemenin tamir edileceği bir tesis kurması veya istihbarat alanında işbirliğine gitmesi mümkün.

Ukrayna bile daha dikkatli olmak zorunda kalacağa benzer. Bana öyle geliyor ki sızan belgeler Amerika’ya zarar kadar yarar da sağladı…

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum