İçe Çevrilmeyen Fenerler

Her gün yepyeni manşetler döşeniyor birinci sayfalara.

Kimisi kahır, kimisi ihtiras, kimi kumpas kokuyor.

Onlarca gazetede her gün onlarca manşet ve televizyonların saat başı değişen birinci haberleri. Son dakikalar, şoklar.

Önce özetler.

Sonra haberler.

Sabah gazeteler, akşam kanallar arası bir seyir.

Arada geçen zamanlarda da sosyal medyada dolaşım.

Pelteleşme başlayınca yastığa koyulan kafa nasıl bir kafa hesab edelim.

Haberlerin genel diline bakınca özeleştiriden, sakin bakıştan, hakikati bıraktık gerçeklik endişesinden eser yok.

Sürekli bir gerilim, sürekli bir tahkir çabası, fitne fücur harakirileri, hatta açık açık kan söylemleri.

Zaten sürekli tuzaklanıp patlatılan bombalar bombalar bombalar.

Patlamayı güçlendirmek için hazırlanıp, orada burada yakalanan yüz kırk bin adet tüp. Saymaya kalksan zaman yetmez.

Ve iç politikayla atbaşı giden dış politika gündemimiz.

Vize şöyle mi olacak böyle mi, mültecîler dalgalar hâlinde ölmeye devam edecek mi etmeyecek mi?

Ve bu ‘okkalı’ gündemlerin altına giden her birimizin küçük ‘okkasız’ insanî gündemleri.

Sürekli dışa açık saldırgan projektörlerin ışıklandırdığı alanlara takılıp kalan gözlerimiz.

Projektörlerin, aydınlattığı yer dışındaki karanlık alanları daha da karartan ters etkisi.

O karanlık alandaki büyük hayatta geçen ve artık göremediğimiz her şey. Bir çocuğun kafasından geçenler, bir gencin anlık gerilimi, bir kadının iç çekmesi, bir yaşlının iki adım atamaması, bir çeşmenin hep açık kaldığı halde hiç akmaması.

Yapamadığımız bir şeyin boşluğunun bizi kaplaması. Yaptığımız bir şeyin pişmanlığı.

Yeni başbakan kim olacak acaba?

Bilmiyoruz.

Peki, artık olgunluğu uzaktan bile belli olan ve siyah bir inci gibi ışıldayan o karadutun bulunduğu dala uzanabilecek mi çocuk?

Ve ne zaman kendi içimize minik fenerler tutulmaya başlanacak?

Ve kimin elleri tutacak o fenerleri?

Mizahsız siyaset olur mu

Ankara kulisleri güncel siyasetin küçük büyük dalgalarıyla çalkalanıyor bugünlerde. Araya zaman zaman mizahın küçük işaret fişekleri de karışıyor. Yaklaşan 22 Mayıs kongresinde adı güçlü biçimde telaffuz edilen isimlerden biriyle ilgili adından mülhem şöyle bir espri yapılıyormuş: “ Bin der binerim, in der inerim.” Ne diyelim, gülüp geçtik. Kendisi de duymuşsa gülüp geçmiştir herhalde.

Medeniyetin bir bozgunu

2002 yılında Bolivya’daki sekiz McDonald’s restoranı kapısına kilit vurdu.

Bu medenileştirme misyonu sadece beş yıl sürmüştü. Kimse onu yasaklamadı. Sadece Bolivyalılar ona sırtlarını döndü ya da daha güzel bir ifadeyle, ona ağızlarını açmayı reddettiler. Bu nankörler, bulunduğu alkeyi varlığıyla onurlandıran gezegenin en başarılı şirketinin kendilerine yaptığı jesti görmek istemediler.

Geri kalmışlık aşkı Bolivya’nın fast food’la ve modern yaşamın baş döndürücü ritmiyle tanışmasını engelledi.

Evde yapılan poğaça ve kurabiyeler ilerlemeyi bozguna uğrattı. Aile ocağında doğmuş eski tatlara inatçı bir bizimde bağlı Bolivyalılar, ağır ilerleyen bir tören havasında, hiç acele etmeden yemeye devam ediyorlar.

Bütün dünyada kendini çocuklara mutluluk dağıtmaya, sendika üyesi çalışanlarını işten atmaya ve şişmanların sayısını arttırmaya adamış olan bu şirket bir daha geri dönmemek üzere çekip gitti. Eduardo Galeano- ve Günler Yürümeye Başladı-Sel- Çev: Süleyman Doğru

Konya’dan Mevlâna

Yıllar yıllar öncesiydi. Cep telefonunun olmadığı yıllar tabii, yolum Konya’ya düştü. O zamanlar henüz il olmayan Aksaray’daki bir arkadaşımın ev telefonunu aradım. Ne yazık ki arkadaşım evde yoktu. Telefonu açan babasıyla aramızda şöyle bir konuşma geçti:

-Alo Zeynel Abidin Bey evde mi?

-Hayır, ben babasıyım. Siz kimsiniz?

-Mevlâna.

-Hımm...Nerden arıyorsun?

-Konya’dan.

-Hadi ordan be!

Ve çat diye kapanan telefonun ardından ben kahkahalar içinde öylece kaldım. Bu olay da fıkra gibi kaldı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.