Roma fotoğrafları

Son beş yılda giderek sönükleşen Roma, siyasette yeni bir ‘canlanma’ görüntüsü içine girmişti ki, Britanya’daki sarsıcı referandumun sonuçları, projektörleri bambaşka noktalara çevirdi.

Roma belediye yönetimindeki mafyöz ilişkiler, yıllık gelir gider dengesinin 13 milyar € civarında açık vermesi, gündelik yaşam pratiklerinin aksak işleyişi gibi etmenlerin gölgesinde yapılan yerel seçimler sürpriz sonuçlar getirdi.

2009 yılında bir Beppe Grillo adındaki komedyen tarafından kurulan Beş Yıldız isimli muhalefet hareketinin adayı olan genç kadın avukat Virginia Raggi %67’lik bir oyla seçilerek Roma’nın ilk kadın belediye başkanı oldu. Ama tek sürpriz sonuç bu değil; Aynı hareketin bir başka kadın adayı da Torino’da kazanarak Başkanlık koltuğuna oturdu.

Bu sonuçlar kimi siyasi çevreler tarafından sürpriz gibi gözükse de, dünyadaki yeni iletişim teknikleri ve geleneksel siyasetin bilinen çürümüş paradigmaları özellikle yeni nesil seçmeni beklenmedik siyasal dalgalarla buluşturuyor.

Hem sağ, hem de sol seçmenden oy alan Roma’nın yeni Belediye Başkanı harcamalarda şeffaflık ve günlük hayatı kolaylaştırma sözü verirken, gelirleri artırmak için Vatikan’ın şehirdeki gayrimenkullerinden de vergi alınacağını açıkladı. Kilise devleti karşısındaki bu akıllı cesaret, bana bir tür meydan okuma gibi geldi.

Roma’nın merkezinde biraz da sıcak havanın etkisiyle en aktif mekanlar dondurma dükkânlarıydı. Piazza Navona’nın ortasındaki heykellerin bile eriyor görüntüsü verdiği bir havada Raggi’nin işi de sanki biraz zor gibi gözüküyordu.

Martılar ise başka âlemlerdeydiler.

Çeşitli pizzaların servis edildiği masaların dibine kadar sokulup hisselerini almaya gelmiş bir borsa hissedarı edâsıyla direkt gözlerinize bakıyorlardı.

Ve Tiber nehri, Brexit sonrası, bir ipin çekilmesiyle çözülen bir yumak gibi algılanmaya başlayan Avrupa’nın içinden ağır ağır akıyordu. Ne üzerindeki taş köprüler, ne görkemli binalar ve ne de Roma’daki resmî binalarda –şimdilik- dalgalanan AB bayrakları umurunda değil gibiydi.

Beş Yıldız’ın da istediği ayrılık referandumu, şık vitrinlerde Pinokyo’nun hâlâ daha uzayan burnunu kısaltabilir miydi acaba? Yoksa ülkedeki kriz sebebiyle biraz asabîleştiğini düşündüğüm Romalı esnaf da, AB’nin çok yıldızlı bayrağı yerine Beş Yıldız’la iktifâ etmeye çoktan râzı mıydı?

Bilemedim ki.

Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde hızla yükselen ırkçılık ve aşırı sağ akımların yaydığı hava, ortama sis bastı galiba.

Uçak rotasını İstanbul’a çevirirken, arkamda bıraktığım Roma’nın, İstanbul’a kıyasla ne kadar kaotik bir süreçle yüzyüze kaldığını düşündüm.

Diyar-ı küfrü gezdim hep referandumlar gördüm.

‘Yedi tepeli Roma mı yoksa yedi tepeli İstanbul mu’ sorusunu kendime sordum ve hiç tereddüt etmeden ‘İstanbul’ dedim. İyi ettim.

16-06/28/28kar14-gozluk.jpgNusret Özcan’ı rahmetle anarken/ eksik kalan bir şeyler var...

Gazze’yi ne bekliyor

İsrail’le ‘normalleşme’ sürecinin açıklandığı andan itibaren birbirine tamamen zıt yorumlar serdedilmeye başlandı ve bu yorumlar daha epey devam edecek.

Yorumların bir kısmı Türkiye’nin şartlarını kabul ettirdiği yönünde. Bir kısmı İsrail’in avantajlı konuma geçtiği ve ablukanın kalkmadığı yönünde. Bir kısmı ise bu şartlarda olabilecek en iyi anlaşmanın yapıldığı, bunun bir zafer olduğu yönünde.

İsrail’in yakıp yıktığı ve yaşanamaz hâle getirdiği Gazze için ambargonun kalkmadığı beyanları da devam ederken, bu tartışmaların yapıldığı saatlerde Mescid-i Aksa’ya yönelik İsrail saldırı görüntüleri akmayı sürdürüyordu. Başbakan Yıldırım ise 10.000 tonluk ilk yardım gemisinin Cuma günü yola çıkacağını açıkladı.

Kendi adıma yüzlerce yorum okuduktan sonra şunu sorabilirim: Bu anlaşmaya Gazzeliler ve H. Meşal ne diyor, İHH ne diyor ve melekler ne diyor?

Bilgeliği beklerken

(...) Akılsız adam affetmeyen ve unutmayan hâliyle katıdır, serttir. Kırar veya kırılır; parçalar veya parçalanır. Saf yürekli adam affeden ve unutan tavrıyla yumuşak ve hafiftir. Kıramaz ama kırılır; parçalayamaz ama kendisi parçalanır. Bilge kişi ise affeden ve fakat unutmayan tavrıyla esnek ve diridir. Ne kırar ne kırılır; ne parçalar ne de parçalanır.

Akılsız adam taş gibi: Suya düşerse batar. Saf yürekli adam şeker gibi: Suya düşerse erir. Bilge kişi yağ gibi: suya düşerse yüzer. İsmet Özel-Faydasız Yazılar- Risale Yay.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum