Temmuz’da sis

Darbe girişiminin üzerinden günler hızla geçerken, ortaya dökülen ilişkiler, konuşmalar ve yaklaşımlar da dehşet verici boyutlara ulaştı.

Herşeyin giderek berraklaşması yanında, özellikle askerî ve istihbarî cihette bir sis tabakasının kalınlaştığından bahsetmek de mümkün.

Tabii halk tabakasına kadar uzanan bilgilerin hangi dolayımlardan geçip hangi çarpıtma ya da değişimlere uğradığını bilmiyoruz. Ancak darbeyi bir amerikan subayının yönettiğine dair bir gazete manşeti de yenilir yutulur bir şey değil.

Diğer taraftan bu puslu havayı kendi kişisel hesapları için kullanıp yönetmek isteyen odak ve aktörler hiç eksik değil. Kurumlardaki tenkisat sürerken arada kendi hesaplarını görmek isteyen ‘darbe yağmacılarının’ varlığı da gözden kaçmıyor.

Bu darbe sürecinde biraz da İşini İyi Yapmayanlar Cumhuriyeti olduğumuz görülmedi mi? Kanlı bir darbe yapılmak istendi, daha ne olacak? Peki bir avuç olduğu söylenen cuntaya karşı güvenlik güçleri nasıl bir sınav verdi? Neden daha hâlâ birbiriyle çelişen vahim iddialar duymaya devam ediyoruz?

OHAL ilanından sonra kanlı darbenin ölümcül sonuçlarını görmeyip de, sabah akşam uluslararası sözleşmelerden dem vuran ve kulaklarını yabancı medya ve kuruluşlara diken arkadaşlar da ilginç! Önerim gidip aynı soruları buradaki olayın % 1’ i bile gerçekleşmeyen Münih, Paris, Belçika’da dillendirmeleri.

Hiç kimse hukukun dışına çıkalım filan demiyor. Aksine en başından beri hukuk ilkelerine her fırsatta vurgu yapılıyor. Ama insaf be birader, Devlet Başkanının açıkça öldürülmek istendiği, Meclis’in bombalandığı, Genel Kurmay ve MİT’in saldırıya uğradığı, halkın tanklardan helikopterlerden ateş açılıp öldürüldüğü bir süreçten bahsediyoruz.

Ne yapalım, hiç kimseden hesap sormayıp, sadece ‘darbe’ kelimesini mi mahkemeye verelim?

Sıcak günlerden, acılı, yaslı günlerden geçiyoruz. Havada komplolar uçuşurken; ikinci, üçüncü darbe ihtimallerinden bahsediliyor. Millet sabah akşam meydanlarda yatıp kalkıyor. Biz içimize kapanmışken dışarıdaki dünya gürül gürül akmaya devam ediyor. Gazze, Halep, Kahire yerinde ve sorunlarıyla duruyor.

Bu günlere bambaşka zaviyelerden bakıp, bütün bu olanların, Devletin yeniden yapılanması için iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyenler de var. Bilemiyorum, hiç bilemiyorum.

Çelik ağlar, şunlar, bunlar ve bir gecede her şey pamuk ipliğine bağlıymış gibi birdenbire tarümar olan her şey.

Neyse ki gerçek bir lider ve -bedeli ödenerek- gerçek bir Millet buluşması mümkün oldu da şimdilik bir nefes aldık. Her zaman bu kadar ‘şanslı’ olmayabiliriz.

Tekrar geçmiş olsun derken, radyoda dinlediğim yaralı bir vatandaşın tarihî değerdeki sözünü aktarmak isterim; “Şehit olamadığım için üzgünüm, amaçlarına ulaşamadıkları için mutluyum.”

Milletimizin özeti budur.

Görevlilerin özetini de bilmek isteriz.

16-07/25/sd.jpg

Uçakların Üstüne Atlayan Adam

15 Temmuz darbe girişimine karşı milletin meydanlarda topluca sabahlara kadar verdiği onurlu direnişin yanında, insanı hayrete düşüren bireysel ve çok renkli tepkiler de var.

Kamyonuna atlayıp komşularını Taksim’e götüren kadın, tanklara köprü üzerinde tek başına direnen kadın, tankın paletlerinin altına yatan adam, but parçasıyla tankın egzozunu tıkayıp tankı durduran adam, tankın üstüne branda geçiren adam, yürüyen tankın altına girip sağ çıkan adam...Böyle onlarca müthiş adamımızın hikâyelerini dinledim, videosunu izledim.

Fakat hiç birisi bana uçağın üzerine atlayan adamınki kadar çılgın gelmedi. Evet evet, F-16 savaş uçakları oldukça alçak uçuşlar yaparken vatandaşın biri, bulunduğu kattan bu uçakların üstüne atlayıp saldırmaya karar vermiş. Hiç şaka değil, bu işe iki defa teşebbüs etmiş ve yakınlarındaki diğer vatandaşlar tarafından güçlükle engellenmiş.

Şimdi soruyorum, bu millete ne yapabilirsiniz?

15 Temmuz Madalyası

15 Temmuz sürecinde yaşananların ayrıntıları için daha şimdiden gazeteler özel ekler vermeye başladı. Eminim ki yakında kitaplar, belgeseller, anılar da yayınlanmaya başlayacaktır.

Daha önce Boğaziçi Köprüsü’nün adının Boğaziçi Şehitler/ Direniş/ Diriliş Köprüsü olarak değiştirilmesi teklifine bugün yeni tekliflerimi eklemek istiyorum:

Meclisimiz âcilen bir “15 Temmuz Şeref Medalyası” ihdas etmelidir. Bu madalyaların sahiplerini hepimiz biliyoruz.

Belediyelerimiz, her gece meydanlarda saatlerce nöbet tutan milletimizin âcil ihtiyaçları yanında, özellikle telefon şarjı konusunda ekipman hizmeti vermelidir.

İftar çadırlarının bir benzeri, direnişteki halk için soğuk karpuz çadırı olarak hizmete girebilir, sevaptır.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.