Güven, itibar, istikrar!

Memleketin geldiği hale bakar mısınız?

Dün ekonomi ile ilgili uluslararası bir medya kuruluşunda bir haber çıkıyor. Haberde Londra’da çok ciddi bir miktarda altın satışı yapıldığı söyleniyor. Bu miktarda bir altın satışının ise ancak bir ülkenin Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilebileceği ifade ediliyor.

Bu miktarda bir altın ticareti yapılmış mıdır? Yapıldıysa kim yapmıştır şu aşamada bilmek kolay değil. Ancak hemen sosyal medyada ve ekonomi çevrelerinde altın satışını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığına ilişkin paylaşımlar yapılmaya başlandı.

Dediğim gibi elimizdeki mevcut verilerle gerçekten bu iddia doğru mudur yoksa yanlış mıdır bir şey söyleyemiyoruz. Ama asıl sorun başka yerde!

Öyle bir noktaya gelmişiz ki böyle bir haber çıktığında bile ilk akla Türkiye geliyor.

Son yıllarda o kadar çok arka kapı işlemleri yapıldı ki, o kadar farklı yöntemler kullanıldı ki, Merkez Bankası o kadar çok kendi işlevinin dışına çıktı ki böylesi bir işlemde ilk akla gelen Türkiye oldu!

Bu varsayım bile başlı başına problemin asıl noktasına işaret ediyor.

Uzunca bir zamandır yazıp söylüyoruz.

Bir ülke ekonomisinin yönetimi için üç önemli husus vardır.

Rezerviniz kısıtlı olabilir, ekonominiz kırılgan olabilir, ülkenizin riski yüksek olabilir!

Ama bu üç hususu iyi yönetirseniz bütün bu eksiklikleri de yönetebilirsiniz.

Neydi bu üç kavram?

Güven, itibar ve istikrar!

İşte yukarıda sizinle paylaştığım haber başlı başına bu her üç kavramın da maalesef Türkiye’de ekonomi yönetimi açısından kaybolduğunu gösteriyor.

Zaman zaman sosyal medyadan da soruyor izleyiciler! Diyorlar ki ekonomide sorunların çözümü ne olabilir?

İşte bu üç unsurdaki iyileşme sorunlarımızın yarısından fazlasını tek başına çözmeye yetecektir.

Geldiğimiz noktada bir yönetim değişikliği olmadan buralarda oluşan hasarı ortadan kaldırmak ise neredeyse imkansız!

VATANDAŞIN GÜNDEMİ BELLİ

Salgın sonrası yine bir araya gelme fırsatlarımız arttı. Salgınla beraber duran şehir dışı etkinlikler için yapılan seyahatler de yeniden başladı. Ben de geçtiğimiz hafta üç farklı bölgeyi ziyaret etme fırsatı buldum. Pazartesi günü Adana’da Çukurova Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün davetlisiydim. Çarşamba-Perşembe günleri de Merzifon Belediyesi tarafından organize edilen Kitap Fuarı için memleketime gitme fırsatı buldum. Haftayı ise Kırklareli’nde tamamlıyorum.

Her gittiğim şehirde etkinliklerden arta kalan vakitlerde yurttaşlarımızla konuşma fırsatım oldu. Pazaryerlerini ziyaret ettim. Marketlere göz attım.

Ülkenin dört bir yanında herkesin gündemi ekonomi. Ülkemiz insanları pahalılıktan, eriyen alım gücünden gına getirmiş durumda. Özellikle AK Parti seçmeni olan yurttaşlar iktidarın bu duruma karşı kayıtsız kalmasına ise hiç anlam veremiyorlar.

Belli ki böyle devam ederse önümüzdeki seçimde iktidar ittifakı tahminimizin çok ötesinde bir sürpriz ile karşı karşıya kalacak.

Tek bir örnek vereyim.

Merzifon’da pazarda dolaşırken karşılaştığım bir yurttaşa fiyatlar nasıl diye sordum. Elindeki iki poşeti gösterip bir kilo bibere 10 TL verdim ben dedi. Ne güzel işte 30 TL’den düşmüş fiyatı dediğimde verdiği cevap bana yetti.

“Geçtiğimiz yıl bu zamanlar 3-5 TL’den fazla ödediğimi hatırlamıyorum!”

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum