Kafalar iyice karışıyor!

Cidden çok tuhaf bir ülke olduk.

Merkez Bankası asıl görevi olan enflasyonu düşürmek yerine faizi düşürmeye odaklandı. Faiz düşünce de dolar/TL yerinde durmuyor. İçeriden ya da dışarıdan gelen her haberde hızla yukarı doğru yol alıyor.

Bakın bu hafta siz de takip etmişsinizdir. ABD’de enflasyon yukarı doğru çıktıkça, ABD Merkez Bankası (FED) hamle yapacak beklentisi yine dönüyor bizi vuruyor. Haftaya 9,70 TL’de başlayan Dolar 10 TL’ye doğru geldi.

Hangi hafta oldu bu gelişme?

TCMB’nin döviz mevduatlarındaki zorunlu karşılık oranını 200 baz puan arttırdığı hafta.

Bu karar ne demekti?

Karar öncesinde bankaya yatırdığınız her 100 Dolar’ın 23’ünü banka sizin adınıza Merkez Bankası’na verirken bu kararla birlikte bankanın Merkez Bankası’nda sizin adınıza tutması gereken rezerv 25 dolara çıkmış oldu.

Bankanın elinde kalan, kullanabileceği miktar 77 dolardan 75 dolara düşmüş oldu.

Yani parasal sıkılaşma adımı attı Merkez Bankası.

Son iki toplantıda politika faizini toplam 300 baz puan düşüren ve parasal gevşemeye giden Merkez Bankası ile aynı Merkez Bankası bunu yapan.

İster istemez kafalar da karışıyor tabii.

Sıkılaşıyor mu, gevşiyor mu?

Görünen o ki döviz mevduatlarındaki zorunlu karşılık oranı artışı cevabı hala bulunamayan 128 milyar dolar rezerv nerede sorusuna yanıt ve 18 Kasım Para Politikası Kurulu toplantısındaki faiz indiriminin hazırlığı.

Ve o toplantıda yine 200 baz puan faiz indirimi gelirse hiç şaşırmam.

Diyeceksiniz ki Merkez Bankası öyle bir karar alması durumunda Dolar’ın 10 TL’nin üzerine gideceğini bile bile böyle bir kararı alır mı?

Ben de size geri sorarım.

Eylül ayı başında Dolar 8,30’lardayken bu faiz indirimlerine başlayan Merkez Bankası, kurun 10 TL’ye gideceğini bile bile o faiz indirimlerini yapmadı mı?

Ama kafa karışıklığı burada da bitmiyor.

Merkez Bankası bütün bu kararları verirken, bu kararlara ekonomik gerekçe olarak TL değer kaybetsin, ihracat artsın, cari açık kapansın istiyor diye anlamaya başlamıştık.

Onu da bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan dün TBMM’de yalanladı.

Bakan Elvan dedi ki:

“Hükümetimizin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik iddialar doğru değil!”

Bu açıklamanın üzerine ortaya çıkan bir diğer soru da şu oluyor. Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uyguladığı maliye politikası arasında bir uyumsuzluk mu var acaba?

Onu da ben cevaplayayım.

Hayır yok!

Gayet koordine bir biçimde yürütülüyor her iki politika! Çünkü ikisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları çerçevesinde şekilleniyor.

Talimatın temelinde de aynı yaklaşım var.

Faiz sebep, enflasyon sonuç yaklaşımı. Yani faizi düşürürsek, enflasyon da düşer yaklaşımı.

Fakat buradan ortaya çıkan başka bir sonuç olduğu da gerçek.

Hem Merkez Bankası hem de Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asıl politikasına inanmıyor ama yapmak zorundalar. Hal böyle olunca da kendilerine göre bir açıklama bulmanın peşine düşüyorlar.

Merkez Bankası cari açık iyileşiyor diyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bizim kur politikamız yok, piyasada şekileniyor diyor.

Bu arada olan ise bize yani sabit gelirli yurttaşlara oluyor.

Ne oluyor derseniz onu da özetleyeyim.

Hep beraber acaba bir gün akıllarına biz de gelir miyiz diye bekliyoruz!

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum