Allah’ın evine dönmek, bir babanın evine dönmek…

Haydi bakalım hangi diş ısırabilir bu mermeri? Bu çakıllı iri bir armut gibi boğaza oturan soruyu hangi akıl çözer, hangi duygu rüzgarı sarmalar? Olmaz ya böyle şeyler Batı’da, olsaydı eğer, bir babanın gözleriyle ağzı birleşip dünya büyüklüğünde bir yürek gibi atıp da haykırsaydı; nice düşünür, kaç sanatçı, şunca yazar, bunca toplum gönüllüsü ve akademisyen ileri çıkar; olayı bir ilahiyat, felsefe, düşünce, insan ve insanlık meselesine çoktan dönüştürürdü. Ama diyeceksiniz ki, illa Batı’da; Londra’nın, Paris’in, Roma’nın ortasında mı yükselmesi gerekiyor bir babanın; ikizleri az önce barbarca öldürülmüş, kimyasal bombalarla öldürülmüş bir babanın sesinin? Değil değil, elbette değil fakat öyle, buz gibi öyle. Yüzümüzü değil yüreklerimizi felç edercesine öyle.

***

Suriye’de; gözleri zeytin ışıltılarıyla dolu, Şam güzeli, Halep turunculu Suriye’de; şiirin bir şafak vakti gibi hep kıpırdadığı, mozaik ceylanlarının sıçrayıp nefes aldığı Suriye’de nice vakittir insanlık baştan çıkmış; kadınlar, çocuklar, yaşlılar gece gündüz demeden ölüm makineleri tarafından yok ediliyor. Şimdi de geçtiğimiz hafta İdlib’de gözleri dönmüş caniler çocukları hedef aldılar ve onlarca çocuk daha dünya kelimesini öğrenmeden ateş çember olup etraflarını çevirdi ve onlar “bir avuç küle” dönüverdiler. Nerede olursa olsun her ölüm, her çocuk ölümü, insanlığın ortak bir cinayetidir. Çocuklara kıyanlar insanlığın baş düşmanıdırlar.

Ve her çocuğun ölümü dünyanın üzerinde kapkara bir soru işareti bırakır. Bu kez, iki gözlü çeşme halinde gürleyerek aktı ölüm Suriye’de, İdlib’de. Çocuklar ölüm gazlarının içinde birer körpe balık gibi çırpındılar, boğulup bu alçak dünyayı bize bıraktılar. Dileyen bir ateş mermerine dönen bu aleme boylu boyunca uzanır da gece yıldızların utançtan birbirlerine sarılmalarını izler.

Bir baba gördüm ben; görüntülerde, fotoğraflarda bir baba gördüm. Ya yaşadığı şoktan ya da gerçeğin artık tam da böyle bir çıplaklığa dönüşmesinden, ikiz oğullarını hiçbir şey olmamışçasına kucağında taşıyan bir baba gördüm. Ambülans adını verdikleri fakat daha çok bir ölüm dolmuşuna benzeyen araçta, muhtemelen bir cep telefonu kamerasına konuşuyor. İki oğlunu, ikizleri; ölümün, vahşetin, kimyasal saldırının elinden aldığını, şimdi onların Allah’ın evine döndüklerini söylüyor. Bir baba kendi elleriyle evine değil Allah’ın evine taşıyor ikiz oğullarını… Sanat neredesin?

***

İşte burada tel ebediyen kopar. Ne sözün ne rengin ne de başka şeyin hükmü kalır. Bir aracın içinde, ölüm tülbenti gibi beyaz kumaşlara sarılmış, ikiz ve körpe iki çocuk; bir babanın kucağında. Baba konuşuyor, anlatıyor ve sözü çocukların bugün kendi evine değil Allah’ın evine döneceklerini söylüyor. İnancın, ilahiyatın, maneviyatın, duygunun, acının, doğunun bu duruma getireceği bir yorum elbette vardır ancak iki çocuğun, ikiz kardeşlerin bir babanın kucağından sökülüp alınması böyle geçiştirilemez. Akılları bu cümleyle burkulmayanlar, ruhları azaptan yumak gibi dönmeyenler, acıyı ağrı kesicilerle dindirilebilir geçici bir kasılma zannedenler, o babanın insan olarak ortamıza bıraktığı, bütün öldürücü gazlardan daha etkili cümlenin farkına varamayacaklar. Burası tam da insan olmaktan çıktığımız ve gelecekte insan olma ihtimalimizi de yitirdiğimiz noktadır.

Hayal gücü olanlar, düşünme melekesini yitirmeyenler bir an dursunlar ve bunu yaşamayı denesinler. Oyuncu yeteneği ya da maliyet istemeyen bir deneyim bu. Bir an iki çocuğunu, ikizlerini, akşam eve dönmeyeceklerini ve Allah’ın evine döneceklerini yaşasınlar. Haydi diyelim, Tanrı’nın katı zaten çocukların da katı. Ya evinin eşiğinde akşam vakti o iki çocuğu bekleyen baba olmak? Ya o? O baba kime benziyor acaba? O baba kim? O babanın eşiğinde oturduğu ev en çok kimin evine yakın? Bu dünyanın ismi ne?

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum