Buram buram görgüsüzlük kokmak
Sosyal medyada gündem olmak için mi yaptı yoksa gerçekten öyle mi düşünüyor bilmiyorum tabi ama Yasemin Arı isimli bir sosyal medya fenomeni geçtiğimiz günlerde orijinal değil de muadil parfüm kullananları eleştirmek için “Biz, siz fakirlerle aynı parfümleri kullanmak istemediğimiz için bunlara bu kadar para veriyoruz.” çıkışı yaptı. Yayınladığı videodaki jest ve mimikleriyle de dikkat çeken fenomen, kullandıkları parfümlere 25- 30 bin lira verdiklerini söyledi ve parfümlerin 5-6 bin liraya muadillerini kullananları eleştirdi. Uçaklarda da fakirlerle yan yana olmak istemedikleri için business sınıfında uçtuklarını söyleyen fenomen, doğal olarak linçlenmekten kurtulamadı ve bir süre sonra paylaşımını silmek zorunda kaldı.
Paylaşımda dikkat çeken nokta eleştirinin orijinal parfümlerin muadillerinin çıkmasına değil de bu muadil parfümleri alıp kullananlara yapılmış olmasıydı. Pahalı parfüm kullanmayı zengin sınıf göstergesi olarak kabul ettiği anlaşılan Yasemin Arı, daha uygun fiyata aynı kokuyu veren parfümleri kullanan kişileri sınıfsal olarak aşağılıyor ve onları fakir olmakla adeta suçluyordu. Bu arada fenomenin, toplumun gerçekliğinden ne kadar kopuk olduğunu anlamak hiç de zor değil çünkü toplumun büyük kısmı bir parfüme 5-6 bin lira verecek durumda bile değil. Sokaklardaki parfümeri dükkanlarından bin lira gibi bir miktara parfüm alıp kullananlar çoğunlukta olduğu gibi, bu hayat pahalılığında parfüme para vermeyenler de az değil.
Fenomenin yaptığı, kelimenin tam anlamıyla görgüsüzlük. Videodaki açıklamaları, bir insanın görgüsüz olması için fakir olmasının gerekmediğini çok güzel ispatlıyor. Demek ki bir parfüme 25-30 bin lira verebilenler arasında buram buram görgüsüzlük kokanlar da olabiliyor. Görgüsüzlük kendi başına bir koku ama fakir-zengin ayırmayan bir koku ve kendine özgü kokusu o kadar kötü ki görgüsüz kişinin yanında olmadan bile duyulabiliyor.
Böyle videoları bir açıdan yararlı bulmuyor da değilim. Dedim ya görgüsüzlüğün kötü kokusunu bu video kadar başka hiçbir şey hissettiremezdi belki izleyenlere. Gençlere “görgüsüzlük nedir” konulu ders anlatmaya kalksaydı bir değerler eğitimi hocası bu kadar güzel anlatamazdı belki. Bu açıdan bakınca bu tarz videoların yayınlandığı sosyal medya sitelerinde zaman geçiren gençler, bir şeyler öğrenmiştir bu videodan. Bu da başka bir yönü konunun ama gençler açısından asıl üzerinde durmamız gereken yönü sanırım bu kadar maddiyat eksenli insanın bu toplumda nasıl yetiştiği? Bu nasıl oldu?
Aslında zengin olmak iyi bir şeydir ama zenginliği göze sokmaya çalışmak iyi bir şey değildir. Gerçek zenginler bunu bilir. Onlar, çoğunlukla mütevazi bir insan gibi ama kaliteli bir hayat yaşamayı tercih ederler. Bu, doğru olandır ve böyle mütevazi ama kaliteli bir yaşam süren zenginlik hedeflenebilir çünkü güzel bir hedeftir. Sonradan görmelik ise tıpkı bahsettiğimiz videodaki gibi berbat kokar.
Bir sonradan görme, eline geçen zenginliği kendisinden bilir ve onu çevresindekilerin gözüne sokmak ister. Çoğu zaman o zenginlik elinde ne kadar süreyle kalacaktır onu bile bilmez . Zenginliği elinden gidince sudan çıkmış balığa dönen sonradan görmelerin sayısı hiç de az değildir ve böyle kişiler maalesef çevrelerindekilere de yük olur. Bu yüzden gençlere zenginlik ve sonradan görmelik ayrımı öğretilmelidir. Sonradan görmelik bir karakter özelliğidir de denebilir belki ama bana göre bir kişiye bir sonradan görme gibi, bir görgüsüz gibi davranmamak öğretilebilir. Bunu öğrenenler, içselleştirmemiş olsalar bile kâra geçerler çünkü belki tekrarlaya tekrarlaya içselleştirmeyi başarma fırsatı yakalarlar. İçselleştiremeyenleri de izleyip üzerine konuşuyoruz işte.
Nasıl bitireyim yazıyı, “Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış.” diyerek bitirmek esprili olmayacak herhalde. O yüzden en iyisi mi “Zenginliğin bile hayırlısını istemek lazım.” diye bitireyim.
