Ahlaki pusula sahiplerini linç ederek medeniyet kurulmaz

Okyanusun karanlık derinliklerinde büyük bir denizaltının içinde olduğunuzu düşünün.

Elinizde yön tayin edebilen bir cihaz olmadan, ne yönde gittiğinizi bilebilmeniz mümkün değildir.

Doğuya mı batıya mı, kuzeye mi güneye mi, aşağıya mı yukarıya mı gittiğinizi anlayamazsınız.

Hatta duruyor musunuz, hareket halinde misiniz onu bile fark edemezsiniz.

Nereye gittiğiniz konusunda kaptan köşkünden verilen bilgilere itimat etmek zorundasınızdır.

Kaptan köşkündekiler isterlerse bu durumunuzu istismar ederek size yalan söyleyebilirler.

Denizaltıyı batıya sürerken, size doğuya gidiyoruz diyebilirler.

Yanlış idareleri neticesinde enerjisini tüketmiş denizaltı, bir demir külçesi misali dibe batarken “su yüzüne çıkmak üzereyiz, güneşi görmenize az kaldı” diye sizi kandırabilirler.

Ama elinizde iyi bir pusulanız varsa, size ne söylenirse söylensin “doğru yolda” olup olmadığınızı bilebilirsiniz.

Hele hele elinde pusulası olan başka yolcularla temasınız da varsa kandırılmanız imkansız hale gelir.

Çeşitli sosyal yapıların mensupları, kendilerine anlatılan bir hikayeye yürekten inanıp, kesin inançlarla ve fanatikçe bağlandıklarında, denizaltı yolcularına benzer tepkiler vermeye başlıyorlar.

Aşkla şevkle iman ettikleri hikayeye onlar gibi inanmayanlar (dışarıdakiler) denizaltının yanlış yöne gittiğini görüyorlar.

Ama uyarsalar da, gözleri “kaptanlarından” başkasını görmez, kulakları “kaptanlarından” başkasının sesini işitmez hale gelmiş olan “içeridekiler” onlara kulak asmıyor.

Sadece kaptanlarının ve kaptan köşkündekilerin söylediklerini doğru kabul ediyorlar.

İnançları, bir at gözlüğü misali kısıtlıyor görüşlerini.

Fakat…

Bir şekilde kesin inançların zindanına düşmüş olanlar arasında bazen özel kişiler oluyor.

Bunlar, adeta bir “ahlaki pusula” ile doğmuş özel kimseler.

Hikaye ne kadar cazip olursa olsun “ahlaki pusulalarına” göz atmaktan vaz geçemiyorlar.

O pusula, yanlış yönde olduklarını gösteriyorsa rahatsız oluyorlar.

Yanlış yönde gittikçe de rahatsızlıkları büyüyor ve bu rahatsızlıklarını dile getirmeye başlıyorlar.

Çünkü çevrelerindekileri “uyandırmak”, yanlış yönde gittiklerini bildirmek istiyorlar.

Ahlaki pusuladan mahrum kesin inançlı tipler -uyanmak şöyle dursun- kendilerini uyaranların bozulduklarını, yozlaştıklarını, yoldan çıktıklarını düşünüyor, tekrar “yola gelmeleri” için onlara psikolojik baskı uyguluyorlar.

Eğer bu baskılar fayda etmezse aforoz mekanizması devreye giriyor ve ahlaki pusulaları yüzünden arıza çıkaran kişiler kâh dışlanarak, kâh ihraç edilerek, kâh tehdit edilerek, kâh sürgüne gönderilerek, kâh öldürülerek susturuluyorlar.

Sovyetlerde psikiyatrinin politik muhaliflere karşı bir silah olarak kullanıldığı görüp ifşa eden Vladimir Bukovsky, WikiLeaks sitesini kurup ABD ordusunun işlediği korkunç savaş suçlarını dünyaya duyuran Julian Assange, Assange’a delilleri temin eden eski ABD askeri Chelsea Manning, ABD istihbaratının kendi vatandaşları da dahil olmak üzere tüm dünyayı hukuksuz şekilde tarassut altına aldığını herkese haber veren eski NSA çalışanı Edward Snowden gibi isimleri ahlaki pusula sahiplerine örnek olarak verebiliriz.

Bu insanlar bizzat içinde oldukları, hayırlı, doğru amaçlar uğruna çalıştığına inandıkları yapıların yanlışlarını görüp buna itiraz edebilmiş, hayatlarını tehlikeye atma pahasına bu yanlışları herkese duyurmayı seçmiş kişiler.

Örnek olarak verdiğim isimlerin hepsi hapis, sürgün gibi cezalarla karşılaştı, ülkelerinde “vatan haini” ilan edildiler.

Ahlaki pusula sahipleri kitlelerce sevilmezler. Çünkü o tür insanlar, kalabalık gruplara nasıl kolayca kollektif bir ahlaksızlığın parçası, büyük adaletsizliklerin, zulümlerin destekçisi olduklarını hatırlatırlar.

Ama medeniyet, masallarla, fantezilerle kandırılmış azgın ve cahil kitlelerin değil “ahlaki pusula” ve “nüfuzu nazar” sahibi özel insanların elleriyle kurulur.

Toplumlar, zulüm, haksızlık, adaletsizlik kimden gelirse gelsin karşı çıkabilen vicdan sahiplerinin ahlaki pusulalarına itibar ettikleri ölçüde medenileşirler.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum