Yeniden yapılması gereken sadece binalar mı?

Yaşadığımız büyük deprem felaketi hepimizi derinden sarstı.

Pek çok insan acı ve öfke hisleriyle, önümüzdeki felaket tablosunu hazırlayan sebepleri analiz etmeye, nerede hata yaptığımızı tespit etmeye çalışıyor.

Islah, düzeltme ve iyileştirmeler için bu sorgulamaların yapılması çok gerekli ve önemli.

Çünkü bu sorgulamayı yapmazsak hatalarımızdan bir şey öğrenemez, aynı hataları tekrarlar dururuz.

Çok büyük ve acı verici kayıplarımız olsa da ilk şoku atlattıktan sonra yaralarımızı sarıp yeniden ayağa kalkmaya odaklanacağız.

Yapılarımızın niye çürük ve dayanıksız olduğunu araştıracağız. Yıkılan binalarımızı, yollarımızı yeni baştan inşa edeceğiz.

Ama yeniden inşa edilmesi gereken yalnızca fiziki yapılarımız değil.

Yaşadığımız büyük afet, ahlaki yapılarımızın sağlamlığını da sorgulamamıza yol açmalı.

Rüşvet, liyakatsizlik, yalan beyan, evrakta sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, malzemeden çalma, denetimsizlik gibi ahlaki problemlerimizin, felaketin yıkıcılığını kat be kat arttırdığına hep beraber şahitlik ettik.

Aynı korkunç acılarla tekrar tekrar yüzleşmemek için ahlak anlayışımızı, moral değerlerimizi, önceliklerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor.

Görünen o ki, bizim esaslı bir ahlak reformuna ihtiyacımız var.

Ahlaki değerlerimizi ve önceliklerimizi yeniden tanımlamak mecburiyetindeyiz.

Atacağımız ilk ve en önemli adım “doğruluğu, dürüstlüğü, sözünde durmayı” karakterimizin, ahlaki duruşumuzun en temel taşları haline getirmek için çabalamak olmalı.

Çünkü yukarıda saydığım ahlaki kusurların hepsinin temelinde dürüst olmamak yatıyor.

Bunca insanın canına mâl olan felaketin merkez üssünde, yalanı, sahtekârlığı içselleştirmiş olmak var.

Yaşadığımız büyük sarsıntının toplumda uyandırdığı farkındalık önemli bir fırsat. Açığa çıkan toparlanma, kendine çeki düzen verme enerjisini en verimli şekilde kullanmanın yollarını araştırmalıyız.

Belki de doğru-dürüst bir toplum olmak için bir "yalanla mücadele seferberliği" ilan etmeliyiz.

Her ne gerekçeyle olursa olsun, rengi ne olursa olsun, -velev ki şaka için olsa bile- yalan söylemememiz gerektiğini birbirimize sıklıkla hatırlatmalıyız.

Özellikle genç yavrularımıza, neticede ceza alacaklarını, zarar göreceklerini bilseler bile yalan söylememeleri gerektiğini öğretmeliyiz.

Öğretmenlerimizle, okul kitaplarımızla, televizyon programlarımızla, internet sitelerimizle yalana, yalancılara karşı topyekun bir mücadeleye girişmeliyiz.

Dizilerimizde, filmlerimizde, romanlarımızda yalan söyleyen karakterleri en tiksinti verici şekilde tasvir etmeli, kurgulardaki yalancılara bile en ağır cezaları vermeliyiz.

Yalan söylediği, insanları aldattığı ortaya çıkan siyasetçiyi, iş adamını, gazeteciyi, bürokratı -her kim olursa olsun- kınamalı, rezil edilip yerin dibine sokmalı, insan içine çıkamaz hâle getirmeliyiz.

Körpe zihinleri, dünyanın yalan söyleyenlere dar edildiği bir istikbalin mimarları olarak yetiştirilmeliyiz.

Dünyaya tertemiz gelen, bizden ne görürlerse onu yapan çocuklarımızın zihin ve kalplerini, o çok bulaşıcı “yalan söyleme hastalığından” korumaya çalışmalıyız.

Çocuklara, gençlere yalanını yakaladıkları büyüklerinin yakalarına “nasıl yalan söylersiniz, insanları nasıl aldatırsınız, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz mısınız siz” diye yapışmayı öğretmeliyiz:!..

Hiç müsamaha göstermemeli çocuklar, yalan söyleyen büyüklerine.

Hiç müsamaha göstermemeli devlet, sahtekarlığını yakaladığı yetişkinlere.

Verilen sözleri tutmanın, yapılan mukavelelere uymanın bir haysiyet meselesi olduğunu genç dimağlara belletmeliyiz.

Sözünden dönmenin, insanları aldatmanın ne kadar aşağılık bir fiil olduğunun sürekli altını çizmeliyiz.

Söz verdiği işi, söz verdiği zamanda ve söz verdiği nitelikte teslim edenleri, söz verdiği dakikada söz verdiği yerde olmayı prensip haline getirenleri toplumun rol modelleri yapmalıyız.

Ülkemizi "söz verdiğinde canı pahasına sözünü tutan insanların ülkesi" olarak bilinir hale getirmeliyiz.

Enkaz halindeki zihinlerimiz ve yüreklerimiz, sağlam ahlaki temeller üzerinde yeniden inşa edilmeyi bekliyor.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum