Sonsuz bir manifesto olarak Veda Hutbesi

Bir süredir kutsal toprakları ziyaret amacıyla Mekke’deyim. Buralarda olmayı her daim sevmişimdir. Buralara gelme duygusu bir imanı, bir sevgiyi tamamlama güdüsü aynı zamanda. Somutlaştırmak maksatlı… İzinden gittiğin peygamberin yürüdüğü yollarda yürümek, yaşadığı şehirde dolaşmak, vahyin indiği dağlara bakmak ve o dik yokuşlara varoluş kaygısıyla tırmanan peygamberin heyulasını düşünmek… Hepsi farklı bir iklimin buharı.

Aslında en çok insan suratları bu yolculuğun bendeki anlamı. Dünyanın neresine gidersem gideyim en çok ibadethaneleri ziyaret eden insanların duygu durum ifadelerine odaklanırım. Başka hiçbir anda görülmeyecek bir ifade, bir hayranlık, bir temaşa vardır. “Aynı duyguda birleşme hali” belki elde edilebilir fakat açıklaması zor bir iman tezahürüdür.

Burada, Kabe’nin hemen ucundaki manzaralı otel odasında dünyanın kendisine sunduğu kolaylıkları sonuna kadar sıyıran isimler olduğu gibi, Bangladeş’te hayatı boyunca bu yolculuğa çıkabilmek için tüm parasını asgari yaşam koşullarına sabrederek biriktirenler de vardır. Gençliğinin en güzel zamanlarında bembeyaz bir ihramın içinde kelebekler gibi parlayan yağız delikanlılar da vardır, yaşlılığın belini büktüğü o halde, çocuklarının tekerlekli sandalyesini ittiği, ömrünün sonlarına gelmişler insanlar da vardır. Çocuklar vardır. Kediler, kuşlar, çekirgeler…

Neden emrolunduğunu anlamlandıramadığın bir ibadetin içinde koştururken, insanlığın var olduğu günden beri var olan o evin karşısında ağlamaya, bazen sebepsiz ağlamaya, kimi zaman kahkahalarla gülmeye başlarsın. Aslında en çok deneyimlediğin şey, orada hiçbir sosyal statünün öneminin olmayışıdır. Aynı dairede dönerken zemzem bidonlarını dolduran bir işçi ya da çöp toplayan bir görevli binlerce işçisi olan bir patronun ayağına basar fark etmeden. Bu sınıfsızlık, bu eşitlenme hali tıpkı bir mahşer provası gibidir ve bu duygu her insana lazım olan duygudur. Irkların, maddiyatın, makam ve mevkilerin nötrlendiği o iklimi solumak güzel bir hikmettir.

Tüm bu duyguların ifade edilişi binlerce kez terennüm edilmiş kutsal toprak yolculuğu izlenimleridir. Fakat dün Arafat’ı ziyaret ettiğimizde hissettiklerim farklı boyutta yaşadığım bir deneyim oldu. Hac yolculuğumda dahi hissetmemiştim, çok karmaşa içerisinde olmamızdan dolayı olabilir...

Fakat günler sonra milyonlarca insanı ağırlayacak olan o devasa alanlar bomboştu. Cebel Nur dağı ıssızdı ve hava çok sıcaktı. Veda hutbesini seslendirdiği yerde bu sessizlik içerisinde söylediklerinin zamansızlığı üzerinde uzun uzun düşünme fırsatı oldu.

Dindar olmaya çalışan insanlar olarak bildiğimiz, iş yerlerimize astığımız, bir zaman din derslerinde gördüğümüz o hutbe, şimdi ayrı bir yerde asılı duruyordu. Zamansızlığı ve evrenselliği ile bugüne kadar insan eliyle yapılmış en güzel hitap olarak, bir peygamberin anlatısından da ötede bir yerde konumlanmıştı.

Hangi dinden olursa olsun her insanı kapsayan bir şefkatle dile gelmiş bir manifesto olarak... Bu şefkatin, aynı zamanda zalimleri bekleyen o şaşmaz adaletin keskin kılıç öfkesinin iki kutbu olarak asılı duruyordu. Dünyayı tam ortadan ikiye bölmüş iki zırhın; iyiliğin ve kötülüğün ayrımının bu denli net yapılması ne büyük bir hikmetti. Her kalemde bahsettiği konu başlıklarının bugün dünyanın tüm sorunlarının temeli olması ne devasa bir öngörüydü. Bu düşüncelerim işte bu yazıyı, hissettiklerimi yazma muradımdı.

Veda Hutbesi aslında her dönemde ve tüm nesiller için tüm insanlığa hitap eden bir anlatıydı. Hayatın birçok yönünü kapsayan, ahlâkın, iffetin, tevazunun, adaletin, eşitliğin, kardeşliğin ve hesap verebilirliğin temellerini atan, ekonomik sömürüyü ve insanların köleleştirilmesini kaldıran, kimsenin sana zarar veremeyeceği o iklimi yaratacak mühim bir anlatı…

Mesel Hz. Muhammed’in büyük bir bedeli olsa dahi İslam ilkelerini kendi ailesi için de uygulamaktan çekinmemesi bugün dünyada çok az Müslüman liderinin doğruluktan payını alabildiği bir mihenktir.

Peygamber’in hayatı, eylemlerin sözlerden daha etkili olduğu konusunda derin bir dersti. Şanssızlığımızın en büyüğü nepotizmi daha en başından yok eden bir peygamberin izini takip ediyormuş gibi görünenlerle mücadele ediyor olmamızdır. Hutbede faiz konusundaki hassasiyetine öz amcasının ismini vererek delil getirmesi ve faizi kaldırmaya en yakınından başladığını söylemesi hem kuralların herkes için, en çok da en yakının için geçerli olduğunu hem de kimseye imtiyaz tanınmayacağını belirtmesi açısından büyük bir ibretti. Lakin vefatından şu güne kadar gelinen noktada bu kanserojen illetten azade olup da bu değerli noktayı üstüne alınan yok gibi.

“Ve sen gerçekten çok büyük bir ahlaka sahipsin.” 68: 4. Bu ayet, Allah’ın Kur’an’da bildirdiği gibi, Hz. Muhammed’in olağanüstü ahlaki karakterini vurgulamak için sık sık alıntılanır. Örnek davranışlarla etkilemek, Bağışlama sanatı, zorluklar karşısında cesaret, mazlumlara karşı şefkat, sabır ve hoşgörü, onurlu bir yaşamı sürdürmekteki kararlılık…

Özellikle kendisine en büyük kötülükleri yapanları dahi affetme potansiyeli öfkeden gözü kararmış ve yanlışlarını kendisine hatırlatanlara karşı ucu bucağı olmayan bir nefreti devam ettiren toplum önderlerine de bir ayar niteliğindedir.

Geldiğimiz zamana bakıldığında bu kuşatıcılıktan çok az nasip aldığımızı görmek incitiyor. Fakat yine de umut sahibi olmanın gücünü, bu dinin ilkelerine, vaatlerine olan sarsılmaz güvenimizden alıyoruz.

Elbette yeryüzünde, yaptığı hareketin, söylediği sözlerin, her bir eyleminin Allah katında doğru bir karşılığı olduğunu bilen sağlam bir iman sahibinden daha cesur kimse olamaz.

Allah’ın kurallarından cesaret alan kimseyi hiçbir dünya vaadi, ya da hiçbir dünya cezası susturamaz, yaptıklarından da alı koyamaz. En çok şu sarsılmaz dağların arasındaki Mekke’den tüm dünyaya sesi duyulan o cesaretin izinden gitmenin lütfuna erişmek…

İşte bu murat uğruna son nefesimize kadar gerçekleri söylemek, söyleyebilmek, Allah’ın rızasından başka bir beklentisi olmamanın umuduyla.

Mekke’den selamlar.

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum