Ortada dolaşan cinayet hükümlüleri ve sabıkalılar

Özgür Özel, bir şahsın yumruklu saldırısına uğradı.

Saldıran şahsın, iki evladını “öldürmekten,” iki evladını da “yaralamaktan” müebbet hapse mahkum olduğu; ayrıca hırsızlık, tehdit ve uyuşturucu kullanmaktan sabıkalı olduğu anlaşıldı.

Yaşanan gelişme, Türkiye’de güvenlik ve adalet sisteminin ne kadar vahim bir acziyet, tıkanma ve yetersizlik içinde bulunduğu gösteren son derece ibretlik bir olay…

Saldırılan kişi, sıradan bir insan değil; ana muhalefet partisinin lideri ve Türkiye’nin en önemli siyasi figürlerinden biri…

Saldırının çıplak yumruk yerine kesici ve ateşli bir silahla yapılma ve ölümcül bir sonuç verme ihtimali, Özel’in ne kadar büyük bir tehlikeden kurtulmuş olduğunu gösteriyor. Bu olay, değil sıradan insanların; toplumun önünde ve devamlı koruma güvencesi altında olması gereken böylesine önemli kişilerin hayatlarının da pamuk ipliğiyle bağlı bulunduğunu gösteriyor.

Dahası bu durum, hiç bir statü ve pozisyon farkı gözetilmeksizin, ülkemizde yaşayan insanların hayatları, serseri mayın veya patlamaya hazır birer bomba gibi sürekli ortalıkta dolaşan böylesi tehlikeli suçluların insafına kalıyor demektir.

Yine konuya; saldırıya uğrayan kişinin konumu, mevkii ve olayın Türkiye’nin siyasi atmosferinde yol açacağı etki açısından bakıldığında; işsiz, güçsüz ve sabıkalı bir kişinin, etkinliğin yapılacağı yere yakın bir bölgede ne aradığı ve konakladığı apartta hangi parasal imkanlarla kalabildiği, soruşturmayı yürütenlerce acilen aydınlatılması gereken kritik noktalardır.

Bu olayda, Türk ceza yargılama ve infaz sisteminin temel yapısı ve işleyişi açısından iki temel açmaz var:

Birincisi, müebbet hapis düzeyinde cezaya çarptırılan bir kişinin, kanunda öngörülen cezasını yatmadan, “İnfaz Kanunu” gibi anlaşılması güç bir düzenleme gereğince tahliye edilip toplumun içine karışmasına izin verilmesi…

İkincisi, gerek af veya ceza indirimi, gerek şartlı tahliye yoluyla hapisten çıkarılan; ruhsal dengesizliği veya kişilik bozukluğu olan, suç işlemeye eğilimli kişilerin; dışarıda bulundukları sürece toplum ve kamu güvenliği açısından “potansiyel bir tehlike kaynağı” oldukları gerçeğinin gözardı edilmesi ve haklarında herhangi bir “denetim” veya “izleme” önleminin alınmaması…

Saldırgan, başlıbaşına bir “trajedi” niteliğindeki sıradışı bir cinayetin faili ve iki evladının katili olması nedeniyle çarptırıldığı müebbet hapis cezasının infaz süresi içinde iken, 2020 yılında şartlı tahliye ile salıverilmiş.

Müebbet hapis cezasının anlamı nedir? Hangi şartlarda ve niçin verilir?

İki insanı vahşice öldüren bir kişiye neden 5 ay, 5 yıl veya 15 yıl değil de “müebbet hapis” cezası verilir?

Müebbet hapis cezasına çarptırılan kişinin, ceza süresini doldurmadan, neden toplumun içine karışmasına izin verilir? Şartlı tahliye çerçevesinde salıverilen kişinin toplum ve kamu güvenliğine herhangi bir tehdit oluşturmaması için hangi şartlara uyulması ve ne gibi önlemler alınması gerekir?

“Ceza felsefesi” ve “ceza hukuku” ilkeleri açısından, bir suçluya hapis cezası verilmesinin temel amaçları;
-Suç işleyen kişiyi tekrar suç işlemekten alıkoymak; başkalarını da benzer suçları işlemekten caydırmak,
-Suçlunun topluma kazandırılmasını ve yeniden suç işlemeyecek hale gelmesini sağlamak,
-Suç işleme potansiyeli olan ve tehlike arz eden kişilerin, toplumdan izole edilmesi yoluyla kamu güvenliğini sağlamak,
-Mağdurların, yakınlarının ve toplum vicdanı nezdinde adaletin yerini bulmasını sağlamak; “suçun cezasız kalmadığı” algısını pekiştirmek.

Görüldüğü üzere, canilere verilen hapis cezasının amacı ve gerekçesi, sadece onları dört duvar arasında ve demir parmaklıların ardında tutarak cezalandırmak ve böylelikle kamu vicdanını tatmin etmek değildir. Aynı zamanda, güvenlik ihtiyacının karşılanmasını devletten bekleyen masum ve savunmasız insanları, böylesine suça eğilimli insanların potansiyel saldırı tehditinden uzak tutmak ve yeni cinayetlerden korumak içindir.

Müebbet hapis, en ağır yaptırımlardan biri olan ve adından da anlaşılacağı üzere, kişinin “hayatı boyunca cezaevinde kalmasını” öngören bir cezadır.

Bu ceza, genellikle, “kasten öldürme,” “devlete” ve “insanlığa karşı suçlar” gibi en ağır ve onarılamaz zararlar doğuran eylemler için verilir. Müebbet ceza, fiilin vahameti, toplumsal etkisi ve failin tehlikelilik derecesi dikkate alınarak uygulanır.

2004 ‘de katilin iki evladını öldürmesine karşılık verilen müebbet hapis cezasının 24 yıldan daha az olmayan “fiilen hapiste yatış süresi;” 2020’de, yani cezanın başlamasından 16 yıl sonra, şartlı tahliye ile sona erdirilmiştir.

İnfaz kanunu veya şartlı tahliye uygulaması, cezaları o kadar sulandırdı ki; müebbet hapis gibi en ağır cezalara çarptırılan suçluların, kısa süre içinde toplumun içine karışmalarına yol açarak, tekrar tekrar suç işlemeye imkan ve fırsat bulmalarını sağlayacak noktalara kadar götürdü.

Hükümlünün; uyuşturucu, tehdit ve hırsızlık gibi başka suçlardan da sabıkalı olduğu dikkate alınarak, toplum için bir tehdit oluşturmaması bakımından; denetimli serbestlik çerçevesinde “gözetim altında tutulması,” gerektiğinde “psikolojik destek ve psikososyal takip sağlanması,” “elektronik izleme” ve “belirli yerlerde bulunma yasağı” getirilmesi gerekirdi.

Ayrıca, sabıka kaydındaki suçlardan herhangi birini, “şartlı tahliye süresi içinde işlemiş olup olmadığının” da önemli bir değerlendirme unsuru olarak dikkate alınması gerekirdi.

Kesin sayısal veriler olmamakla birlikte, Türkiye’de suçların, hatta cinayetlerin önemli bir bölümünün; ceza infaz sürelerini tamamlamadan af veya şartlı tahliye yoluyla salıverilen suçlularca işlendiği, bu tür suçluların serbest bırakıldıktan sonra önemli oranda tekrar suç işleme eğilimine girdikleri biliniyor.

Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde bakıldığında, gerçekleşen saldırı olayı, yargılama ve infaz sistemiyle ilgili sorunlu bir tablonun varlığını ortaya koyuyor.

Demek ki;
-Cinayet suçlularının fiilen gerçekleştirilen cezalandırılma süreleri yeterli değil.
-İyi hal gösteren, pişmanlık duyan ve rehabilite olduğu değerlendirilen kişilere belli durumlarda uygulanması gereken şartlı tahliye, aranması gereken şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın gelişigüzel veriliyor.
-Şartlı tahliye süresince, suçluların yeni suç
işlemelerine engel olabilecek izleme ve denetim yükümlülüğü gereği gibi yerine getirilmiyor.

Böylesine tehlike arz eden sabıkalılar ve suça eğilimli insanlar, cezalarını çekmeden halkın arasında serbestçe dolaşarak sokaktaki masum ve korunmasız insanların hayatlarına sürekli tehdit oluşturacaklarsa; devletin yüzbinlerce kişilik “güvenlik” ve “yargı personeli” ordusu ve dünyanın en büyük adalet sarayları ne işe yarayacak?

YORUMLAR (66)
66 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.