ŞABAN ÖZDEMİR
Türk hikâyeciliğinin beş ismini kim sayarsa saysın Ömer Seyfettin adını muhakkak telaffuz edecektir. 36 yıllık ömrünü çok bereketli değerlendiren, hayatı da hikâyeleri gibi acı sonla biten bir adam Ömer Seyfettin. Tahir Alangu’nun muazzam biyografisi ‘Bir Ülkücünün Romanı Ömer Seyfettin’de kısmen kullandığı, adını duyduğumuz ama yıllardır gün yüzüne çıkmayan Ömer Seyfettin’in günlüğü ve bir hikâyesi ‘Kayıp Günlük ve Fon Sadriştayn’ın Karısı’ adıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Tahir Alangu’nun arşivinde yer alan günlüğü M. Sabri Koz yayıma hazırladı. Kapsamlı bir önsözün yanı sıra hemen her detayın notlandırıldığı metinlerin tıpkıbasımları da eklenmiş.

Bu hacimce küçük, önem olarak çok büyük olan günlükte Ömer Seyfettin’in insani hâllerini buluyoruz. Onun kadından memleket ahvaline, edebiyatımızla alakalı görüşlerinden şahsi hayatına kadar birçok bilgi ve değerlendirmesini bu günlükte bulmak mümkün. Özellikle edebiyatçılar hakkında verdiği hükümler, edebiyat dedikodularına meyyal olanlar çok eğlenceli bulacaktır. Hele edebiyatımızın Kabakçı Mustafa’sı dediği Yahya Kemal ve Yusuf Ziya Ortaç hakkında günlüğünde tuttuğu notlar bana çok ilginç geldi.

Ömer Seyfettin
Eşi Calibe Hanım ile yaşadığı sıkıntılarıysa ibret ve hayretle okudum, Türk edebiyatının en önemli hikâyecilerinden birinin yazdığı şu satırları insan içi acımadan okuyamıyor: “Hayatım tam bir sefalet içinde geçiyor. Mektepten, gazetelerden, cemiyetlerden, komisyonlardan aldığım para ayda elli lirayı geçtiği halde sabah kahvaltısı edemiyoruz.”
Bu kısacık günlükte aynı zamanda Ömer Seyfettin’in kişiliği hakkında da çok şey buluyoruz: “Ben ki dünyada kimseye eyvallah etmemekle iftihar ederim. Mevkiden, rütbeden, şereften vazgeçmişim. Bir insana ‘Rica ederim.’ demek bence imkânsızdır. Milyonlara garkolacağımı bilsem, en büyük bir adama bile bir ân başımı eğemem.”

M. Sabri Koz
Kayıp Günlük’te Ömer Seyfettin ve dönemi hakkında daha pek çok şey bulacaksınız. Günlük kadar önemsediğim başka bir husus da M. Sabri Koz’un notları. Bilinmeyen kelimelerden, şahsiyetlere, daha önceki neşirlerde yapılan yanlışlara kadar hemen her şeyin notlanması günlüğe ayrı bir değer katmış. Kısacık ömrünü edebiyatımıza hasretmiş Ömer Seyfettin’in günlüğünü meraklısına şiddetle tavsiye ederim.
Edebiyat tarihimiz zayi olmuş, çöpe atılmış, sahip çıkılmamış terekelerle doludur. Edebiyatçılarımızın evrakını muhafaza altına alacak hatta onlardan çalışmalar yapacak bir kurumun eksikliği kanayan yaramızdır desek sanırım mübalağa etmiş olmayız. Hâl böyleyken iş edebiyatçıların çocuklarına düşüyor. Yakın iki arkadaş olan Behçet Necatigil ve Tahir Alangu ne şanslı ki kızları Ayşe Sarısayın ve Şadan Alangu Önen, babalarının arşivlerine sahip çıkıyorlar. Ayşe Hanım, hemen her sene Necatigil arşivinden bir kitap yayımlanmasına vesile oluyor. Ömer Seyfettin’in günlüğü, Nahit Sırrı Örik’in ‘Mehlika Hanım Ailesi’ de Alangu’nun arşivinden çıktı. Her iki hanımefendiye de kültürümüz adına çok şey, hiç değilse teşekkür borçluyuz.
