O mesele zor mesele
Başkan adayını bulmak. Evet o mesele. Muhalefetin en çetin meselesi. Varmış gibi davranılıyor, o konuda en azından Akşener ile Kılıçdaroğlu arasında mutabakat sağlanmış gibi davranılıyor, ama sanki o mesele erteleniyor gibi bir algı da ortada duruyor.
İktidarda ciddi bir dağınıklık var. Dış politika alanında ABD - Rusya arasındaki sörfte tıkanmalar yaşanıyor, ekonomi serbest düşüşe terkedilmiş gibi, sistemin odağında yer alan, bir anlamda sistemin kendisi için yapılandırılmış olduğu izlenimi oluşan Tayyip Erdoğan, sistemin nereye doğru aktığını kontrol edemiyor algısı oluşmuş durumda.
Bu görüntü, kamuoyu yoklamalarına iktidarın oylarında ciddi aşınma görüntüsü olarak yansıyor.
Bunun muhalefetteki heyecanı ve motivasyonu artırdığı da bir vakıa.
“5 Benzemez” görüntüsünü - zaafını aşma noktasında kimi jestler de var.
Kılıçdaroğlu’nun “birinci tekil şahıs” şeklindeki çıkışlarından “Acaba aday mı olacak?” çıkarımları çabuk söndü.
Adaylık konusunda, daha önceki adaylık hamlesinden yola çıkılarak ismi en çok ihtimal dahilinde olan Akşener, açık açık “Cumhurbaşkanlığına aday değilim” deyiverdi. Oyunun “Parlamenter düzen”e evrileceğinin sinyalini de “Başbakanlığa adayım” sözleriyle ortaya koydu.
Millet İttifakına dahil olan – olmayan 6 partinin görevlendirdiği kişiler uzlaşma zemini niteliğinde ilkeler oluşturmak üzere çalışmalar yapıyorlar. Bu çalışmaların olumlu ilerlediği haberleri de yansıtılıyor kamuoyuna. Bunlar da muhalefette işlerin iyi gittiği izlenimi verecek şeyler.
İsimleri anketlerde başkan adayı olarak geçen ve yarışta hatta “Erdoğan’ı geçecekleri” tarzında sonuçlar paylaşılan İstanbul (İmamoüğlu) ve Ankara (Mansur Yavaş) Büyükşehir Belediye Başkanları da bir anlamda öyle bir niyetleri olmadığı intibaı verecek şekilde “Verilen başkanlık görevini iyi yapmaya yoğunlaştıkları” açıklamaları ile süreci rahatlatmış oluyorlar.
En kritik ilişki alanı olan HDP bile, son tutum belgesiyle Millet İttifakı paydaşlarının ilkeler zeminine yaklaşmış gözüküyor.
Yani her şey tıkır tıkır işliyor gibi bir görüntü veriliyor Millet İttifakı alanında.
Ama insanların “Tayyip Erdoğan karşısında aday kim?” sorusundan vazgeçtiği söylenemez.
Dünyada da bu işin raconu böyle Türkiye’de de. Ne kadar “Sınırlı sorumlu” bir profil çizilirse çizilsin, Başkan adayı başkan adayıdır çünkü. Kaldı ki, Türkiye’ye sistem değiştirecek bir sürecin başrol oyuncusunun “sınırlı sorumlu” olması da mümkün değil.
Belli ki o süreç çetin bir süreç. Anayasa değişikliği gerekecek. Onun için yeni seçilecek parlamentoda yeterli çoğunluğun bulunması lazım. Bulunabilecek mi? Bulunamazsa ne olacak? Başkan mevcut statü içinde ülkeyi yönetmeye devam mı edecek? Bulunacak başkan adayı böyle bir yetkinlikte mi olacak? Seçilecek başkanın kendisine destek verip oraya getiren partilerle ilişkisi nasıl olacak? Etrafında partilerden diyelim başkan yardımcısı niteliğinde “Temsilciler” olacaksa, tarafsızlık nasıl gerçekleşecek?
Parlamenter düzene geçiş gerçekleştiğinde -ki bunu bir kademede bizzat Ak Partinin de isteyebileceği-ni artık herkes biliyor, bugünkü oy çoğunluğu dikkate alındığında Tayyip Erdoğan’ın bu defa “Başbakan” olarak Türkiye’yi yönetmesine nasıl mani olunacak? Meral Akşener’in çoğunluk partisinin lideri olma ümidiyle dile getirdiği var sayılan “Başbakan olacağım” açıklaması bir hesabı mı seslendiriyor, bir umudu mu?
Şu anda sürece kafa yoran herkesin muhalefetin başkan adayını bulmaya yoğunlaştığı çok net. Ama ben medyada ya da siyasi kulislerde “Hah işte” denebilecek başat bir isme rastlamadım. Sonuçta her isme en azından “Tayyip Erdoğan’ı dengeleme” ve tabii onun eleştirilen yanlarından korunmuş boyutuyla bakılıyor, bakılacak.
Ve ilk tepki çok önemli. “Hah işte” mi denecek, “Aaa bu muymuş” mu denecek? Sonrası hep o ilk tepki çerçevesinde ilerleyecek. Muhalefet ya da ona başkan adayı olacak kişi öyle çetin bir pazarlama sorunu ile karşı karşıya ki?
Akşener’in ya da Kılıçdaroğlu’nun mahreminde o isim var mı ve o isim diğer muhalefet partilerinin, daha da önemlisi halkın beklentilerine ne kadar karşılık gelecek?
Zor mesele değil mi? Belli ki süreç o isim ortaya çıkıncaya kadar bir türlü, isim açıklandıktan sonra çok başka türlü ilerleyecek. Muhalefet için hayat – memat meselesi dense yeri.