Sorunlar böyle mi çözülüyor?

İki olay yaşandı son günlerde. Birisini bizzat sayın Cumhurbaşkanı’nın dilinden öğrendik, diğerini bir gazetecinin iddiasından. Sayın Cumhurbaşkanının anlattığı olay şu:

-Kirada oturan bir vatandaş sayın Cumhurbaşkanına ulaşıyor ve derdini anlatıyor. Diyor ki: 2 bin 500 lira kira veriyorum. Ev sahibi ise 7 bin 500 lira istiyor. Ne yapayım?

Sayın Cumhurbaşkanının çok şaşırdığını tavrından anlıyoruz. “İnsaf”a çağırıyor ev sahibini. “2 bin 500’den 7 bin 500’e çıkarılır mı?” diye hayretle soruyor.

Sonra bir belediye başkanını arıyor, mümkünse bu vatandaşa uygun kiralık bir yer bulunmasını, ya da TOKİ’den bir şey ayarlanmasını istiyor.

O vatandaşa ev bulundu mu bulunmadı mı, sonrasını bilmiyoruz.

İkinci olay şu meşhur, sporcuların bir saadet zinciri vakasında milyon dolarlar kazanmaları - kaybetmeleri ile ilgili. Olay çok geniş, sürekli dallanıp budaklanıyor da ayrıca, biz bir karesine bakalım: İddiaya göre, saadet zincirinde milyon dolarlar kaptıran iki sporcu, Emre Belözoğlu ile Arda Turan Cumhurbaşkanına ulaşmış ve sorunun çözülmesine yardımcı olmasını istemiş. Doğruysa, Cumhurbaşkanlığından olayların etrafında döndüğü banka aranmış ve yardımcı olup olamayacaklarını sorulmuş vs…

Nasıl, sayın Cumhurbaşkanı’nın, böyle bireysel sorunlar çerçevesinde devreye girmesi ülke yönetimi açısından nasıl bir durum?

Bir yönden bakıldığında “Helal olsun, sayın Cumhurbaşkanı bireysel olaylara müdahale etmek için bile vakit bulabiliyor, vakit ayırabiliyor, daha önemlisi, tevazu gösterebiliyor” demek lâzım.

Başka bir yerden bakıldığında ise, sorunların böyle bireysel boyutlara indirgenmesine şaşırıp kalmak var.

Daha şaşılası ise, böyle bireysel planda çözümlerle, gerçek sorunun çözülebileceğinin sanılması gibi bir sıkıntı var.

Şu kiracı – ev sahibi meselesine bakalım örnek olarak… Enflasyonun TÜİK verilerinde bile yüzde 60’larda gezdiği bir yerde siz Hükümet olarak kira artışını yüzde 25’le sınırlamışsınız, bu, ülke çapında ev sahipleri ile kiracıları zaman zaman kanlı bıçaklı ilişkilere sürüklemiş, bu arada reel durumda kiracı – ev sahibi uzlaşmaları ile yine de kiralar uçmuş ve siz, bir belediye başkanına telefon ederek bir kiracının sorununu çözdüğünüzü düşünüyor, bu arada ev sahibini de insafa davet ediyorsunuz…

Memlekette sorun yaşayan yüzbinlerce kiracı ve ev sahibi var. Diyelim tanıdığım bir kiracı var. Halen 6 bin liraya oturuyor ve zam zamanı geldi. Ev sahibi 25 bin lira istiyor yeni dönem için. Niye, çünkü aynı sitede benzeri bir ev 21 bin liraya kiraya verilmiş… Ne yapsın bu kiracı, böyle kiracıların tamamı sayın Cumhurbaşkanı’nı ararlarsa yönlendirilecek bir belediye başkanı var mı?

Yine tanıdığım bir ev sahibi var. Kiracısı 3 bin liraya oturuyor. Eski kiracı. Aynı sitede yeni kiracılar 15 bin liraya ev bulabilmiş. Eski kiracı ise “Yüzde 25 zam ile kirayı 3 bin 750 liraya çıkarırım, Hükümet bana bu hakkı vermiş”, diyor. Ev sahibi de “Ben bütçemi bu ev kirası ile döndürebiliyorum” diye sızlanıyor. Soru: Ne yapsın bu ev sahibi, sayın Cumhurbaşkanı’na ulaşabilir mi, ulaştığında ona ne söylenir?

O tanınmış futbolcular, saadet zincirleri, kaybolan paralar, milyon dolarlara milyon dolarlar katan çarpık zincirler ve buna imkân veren ekonomik vasat…

Ne dersiniz, bunlar, sayın Cumhurbaşkanına tek tek ulaşılınca çözülecek sorunlar mı?

Ya da asıl soruyu soralım: Kurumları oturmuş bir ülkede, böyle sorunlar taa devletin başına ulaşılarak mı çözülür?

Ya da çözülür mü?

Yani sayın Cumhurbaşkanı kendisine ulaşan bir kiracıyı bir belediye başkanına yönlendirince özellikle büyük şehirlerdeki insanların, artık alınan maşların nerede ise tamamını götüren kira sorunu çözülür mü, kiracı – ev sahibi sorunu çözülür mü, insanların ev sahibi olabilme umudu yeşerir mi?

Öte yandan memlekette bireysel ekonomik sorunlar, şöhretli insanların karıştığı yolsuzluk olayları, hep Cumhurbaşkanına ulaşılarak mı çözülüyor? Cumhurbaşkanına ulaşamayan tarafların hukuku nasıl gözetiliyor?

Bir de sayın Cumhurbaşkanı’nın bu olayı kamuoyu ile paylaşmasının sebebi ne olabilir? “Derdi olan bana ulaşsın” mesajı mı, ev sahiplerine gözdağı mı?

İşte bir yığın soru… Böyle her meselenin tek belirleyicide çözüldüğü toplumlarda, insanlar ara kurumları aşarak en yukarıda çözüm bulmak için bypass yolları arar ve bir biçimde bulur. Eğer tepelerde de böyle ilişki zeminleri oluşmuşsa, kısa devre ile iş bitirilir. Bunun iş bitirenlere de haz vermesi mümkündür. Ama bunun yol haline geldiği yapılar, her türlü haksızlığa kapı aralayabilecek yapılardır. Bir kişinin sorununu çözdüğünüzü düşünürsünüz, binlerce kişinin hukukunu çiğnersiniz.

Devleti yönetenler devletin kurumlarına güveniyorlarsa, sorunların oralarda çözülmesini sağlarlar…

Bypassla paralel hukuk süreçleri oluşmasına kapı aralamazlar…

YORUMLAR (119)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
119 Yorum