Sabahın köründeki uçuşları sevmem, yine de kuşluk vaktine kalmadan yollara düştüm.

Aktarmalı uçuşlardan kaçarım, dönüş biletime de aktarmalı çıkmasın mı!

Kötü başladı...

Fakat iyi bitecek, çekeceğim meşakkate değecek görünüyor.

İYİ Parti lideri Akşener’in Artvin, Ardahan, Kars ve Iğdır turunu izlemeye gidiyorum. İki güne 4 il sığdıracak, duru durağı yok.

Gazetecilik açısından değeceğini nereden çıkardığıma gelince...

Akşener ve İYİ Parti’ye ilgiyi sahada gözleme fırsatı vereceği için, bir!

Gerçi kar görmüşü makbuldür ama kaz ve gravyer peyniri yüzünden Kars, olağanüstü tabiatından dolayı da Artvin’le özel bir ilişkim var, bende yerleri ayrıdır, etti iki!

Ve Akşener, Sabah yazarı Mehmet Barlas’ın çağrısına uyup Erdoğan’ın elini öpecek mi, bu duyulmamış teklife ne diyecek, herkesten önce öğrenme şansına kavuşacağım, bu da etti mi size üç!

Ne derler bilirsiniz, hatır için çiğ tavuk bile yenir. Bakarsınız Akşener, bu çiğ öneriye hatır belasına gülümser, belli mi olur?

Barlas, hatırının şöyle hoş edilmesini bekliyor:

“Gelelim Meral Akşener’e. Bu hanım politikacının, Başbakan Tansu Çiller’in içişleri bakanı olduğu zaman en seçkin davranışı Tansu Çiller’in eşi Özer Çiller’in elini öpmekti. Şimdi onun için doğru olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini öpmektir.”

Fakat Akşener, sırf Barlas’ın keyfi gelsin, gönlü olsun diye iktidara tabi olmayı kabul eder mi?

Samsunlu Erdoğan sevdalısı esnaf bile Akşener’den en fazla Cumhurbaşkanı’na yardımcı olmasını istemişti, elini öpmesini değil.

Barlas’taki ekabir takımı kumaşı bir başka seçkin tabii, o kibarlık esnafta ne arar.

Üstat imdada yetişmese ben de en fazla şunu soracaktım: Akşener, Cumhurbaşkanı’na yardımcı olacak mıydı? Olamıyor muydu? İstemeyene nasıl yardımcı olunsun muydu?

Ama Barlas, Erdoğan sevdalısı esnaftan rol çaldı. Üçlememin üçüncüsü, artık Barlas’ın gazeteci-siyasetçi ilişkisinde çığır açan çok süper teklifi. ‘Benim’ diyen sipsipullahın aklına gelmezdi.

Sayesinde Akşener’e yeni sorum: Bir muhalefet partisi liderine, “Beştepe’ye el öpmeye gidecek misiniz” diye sormak edebe, adaba sığar mı?

E zaten Ankara, darbeci Sisi’nin Mısır’ıyla barışma çabasında. Rabia işareti dörtleme de emekliye ayrılıyor sanki, yol göründü.

Hem tam da Akşener’e malum olmuş gibi. Dörtlemenin, yakında yerini bir teslis yani üçleme sembolüne bırakacağını ilk o haber vermişti.

Ve talih yüzüme gülmüş olmalı ki, ben de bu triloji döneminin ruhuna uygun olarak bir turda hat trick şansı yakalıyorum, bir taşla üç kuş. Zahmetine değmez mi, daha ne olsun.

Daha muhafakar bir medya mümkün

Muş’ta, 12 yaşındaki M.H. Y. Kur’an kursunda ölü bulunmuştu. Banyo kapısının koluna kendini asmış şekilde.

2 buçuk ay sonra kurs hocalarından M.Ç. tutuklandı.

Fakat baba Ethem Yavuz, evladının başına ne geldiğinin hala kendilerine söylenmemesinden şikayetçi.

Aile çalmadık kapı bırakmamış. Tek istedikleri, ölüm nedenini bilmek. Ama sır gibi saklanıyor.

Olaydan bir gün sonra dosyasına gizlilik konduğundan, tutuklanan kişinin ifadesi bile gösterilmiyor aile avukatlarına. Niye tutuklandığını, neyle suçlandığını bilmiyorlar.

Bu arada tutuklama öncesinde şüpheli M.Ç.’nin yakınları, çocuğun ailesiyle uzlaşma girişimlerinde bulunuyor.

Bütün bunları ise ancak Duvar ve T24 gibi mecralardan takip edebiliyoruz.

Oysa daha adil bir dünya mümkündü, Cumhurbaşkanı Erdoğan kitabını dahi yazmıştı.

Suçun örtbas edilmediği, suçlunun korunmadığı bir Türkiye de belki mümkün olur.

Hatta bakarsınız belki, 12 yaşındaki bir Kur’an kursu talebesinin şüpheli ölümünün üstüne gitmek muhafazakar medyaya da nasip ve mümkün olur.