Altanlar ve Ilıcak kararına ‘içeriden’ bir itiraz

FETÖ’yle, bilumum terörle ve darbelerle mücadeleyi canla başla desteklemek, haktan hukuktan, vicdan ve hakkaniyet ölçülerinden taviz vermemeye mani değil.

Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarının yanında sımsıkı durup hem de Altan kardeşlerle Nazlı Ilıcak’a ağırlaştırılmış müebbet verilmesini kıyasıya eleştirmek mümkün.

Bu ikisinin pekala bir arada yapılabileceğinin en esaslı örneği, Prof. Atilla Yayla’nın içten tepkisi...

Dün Serbestiyet.com’da kapsamlı bir değerlendirmesi çıktı.

Kalemle silahın ayırt edilmeden bir tutulmasının, eleştiri ve muhalefetin suç eylemi olarak yargılanmasıyla, hatta kaleme silahtan daha ağır cezalar verilmesiyle bile sonuçlanabileceğini madde madde ortaya koyuyor.

Kısaltarak sıralıyorum.

‘Et-tekraru ahsen, velev kane yüz seksen’ diyerek okuyalım, okutalım...

“BİR: Bu cezaya üzüldüm. Geçmişlerinde Türkiye demokrasisinin gelişmesine hizmetleri bulunan, vesayete karşı mücadelede risk alan, demokrasi cephesine mühimmat taşıyan bu isimlerin mahkûm edilmesi elbette sevinilecek bir durum değil. Engizisyon mantığıyla bu insanların üstünü çizmek, tüm hayatları boyunca ve her şeyde yanlış ve yanılmış olduklarını iddia etmek haksız ve yanlış.

İKİ: Takdir edilen cezanın çok ağır olduğunu düşünüyorum. Sanıkların böyle bir cezayı hak etmiş olmak için ağır suçlar işlemiş olmaları lâzım...Böyle bir ceza, silâh kullanarak insan katletmiş veya katledilmesi için emirler vermiş kimselere istenen cezalar seviyesinde. Bu yüzden insanı vicdanen rahatsız eden bir tarafı var.

ÜÇ: Bu kimselerin cezalandırılma sebeplerinden biri ‘darbeden haberdar olmak’, diğeri de ‘darbeye giden yolu hazırlamak’ için çaba sarf etmek, faaliyet yürütmek.

Şimdi yakından bakalım...

(a) Sanıklar darbe olacağı yolunda, gazetecilik faaliyeti çerçevesinde bir bilgi edinmiş ama toplumu ve yetkilileri bundan haberdar etmemiş olabilir. Bu durumda bir suç var mı, bilmiyorum. Eğer bu şık gerçekleştiyse, sanıkların darbeden memnuniyet duyacak olmaları, kendilerini kahraman, devrilen iktidarı ise ‘hain’ ve ‘demokrasi düşmanı’ olarak sunacakları kuvvetle muhtemel. Ama bu bir spekülasyon ve spekülasyona dayanarak suç tesis edilemez.

(b) Sanıklara, FETÖ’nün çok güçlü olduğu ve yakında Erdoğan yönetiminin darbe ile gönderileceği ima edilmiş olabilir. Bence en kuvvetli ihtimal bu. Sanıkların tutum ve davranışlarındaki, zaman zaman saldırganlığa varan ataklığın da bundan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu da bir spekülasyon ve böyle olsa bile bunun suç teşkil edeceği çok şüpheli.

DÖRT: Sanıkların darbe teşebbüsü öncesi aylarda iyi, yani ilkeli ve demokrat bir duruş sergilemedikleri kanaatindeyim. İktidara muhalefeti meşru demokratik sınırların ötesine taşımaya çok istekliydiler. Özellikle Altan kardeşlerin sağda solda Erdoğan için “yakında indirilecek... Mursi’den beter edecekler... Cesedini yerlerde sürükleyip bir çöplüğe atacaklar” türünden lâflar ettiği, birden çok kişi ve kaynak tarafından tekrarlanıyor, doğrulanıyor.

BEŞ: Buna rağmen bu aşırı ve yanlış sözlerin cevabının ceza yargılaması değil ahlâkî kınanma, ayıplanma, aynı fikirde olmayanlar tarafından ağır biçimde eleştirilme olması bana daha doğru geliyor.

ALTI: Her şeye rağmen yargılama süreci bitmiş değil. Berberoğlu dâvâsındakine benzer bir şekilde cezanın aşağıya doğru inmesi ve hattâ beraate dönüşmesi olasılığının kuvvetli olduğuna kaniyim. Hattâ böyle olmasını diliyorum...”

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum