‘Haçlı muhipliği’nden değilmiş bak
‘AB ile köprüleri atmayalım, çıkarımıza değil’ diyenlere anında ‘Haçlı muhibbi’ damgası yapıştıranlar vardı, ne mi oldu onlara?
Yok hayır, toz olmadılar ortalıktan.
Şimdi ‘Hilal-Haçlı İttifakı’ kurulmasını savunuyorlar. Yeni düşman, Kudüs işgalcisi ‘Siyon Yıldızı’. Ve ona karşı Hilal ile Haçlı el ele verip birlikte mücadele edecek, son kararları bu.
Hani “Haçlı İttifakı’ndan mı yanasın Hilal’den mi” kampanyalarıyla milletin kafasını şişirip saf seçmeye zorluyorlardı ya...
İşte şimdi döndüler “Haçlı-Hilal İttifakı’ndan mı yanasın Siyon Yıldızı’ndan mı, tarafını belirle” diye tam tersi cayırtılar koparmaya.
Cazgırlardan ne bir özeleştiri, ne bir açıklama; ezelden beri din düşmanıyken, yedi düvel bir olmuş bize saldırırken, kötülüğümüze çalışırken, başarımızı çekemeyip hasetlerinden çatlarken, güçlenip büyümemizi istemezken ne değişti de dost, müttefik, parçası olmak istediğimiz bir topluluk, üyeliğini stratejik hedef bellediğimiz bir birlik, kapılarına gidip uçak filosu satın aldığımız bir ticaret ortağına dönüştü AB...
Bu konuda tek kelime duyamazsınız yaygaracılardan.
Özgürce tartıştırmamak için hırçınlığa vurup gargaraya getirirler. ‘Seni gidi Siyon uşağı, seni gidi Mossad ajanı hain, söyle hâlâ neyin peşindesin, hangi karanlık planlara hizmet ediyorsun, kimin hesabına çalışıyorsun, seni konuşturanı biliyoruz, kendini ele verdin, saklanma hadi, gerçek yüzünü göster’ diye İsrail yanlısı bir satılmışa çıkarırlar bu kez adınızı.
Oysa yaptığınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün yapıp söylediklerinden farklı değildir. Tek fark, sizin bunları tutarlı bir şekilde dünden söylüyor olmanızdır.
Fakat bu janjanlı tribün amigoları, rüzgarla birlikte nasıl savrulduklarını, nasıl yalpaladıklarını yüzlerine vurduğu için varlığınızı hazmedemezler. Suskunluğunuz bile batar onlara, dudak kıvrımlarınıza istemeden konan bir tebessüm bile rahatsız eder, alaycı gelir, katlanamazlar bakışlarınıza.
İSTİSMARLARI AÇIĞA ÇIKTI
Dün ‘Biz vatan müdafaasındayız, sen düşmana şirinlik yapmak, hoş görünmek derdindesin, bizi anlayamazsın’ tafraları satan sahte cengaverler görmüyor mu ki...
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan Papa’yla jestleşiyor, dayanışma sergiliyor, karşılıklı davette bulunup ziyaretten duyacakları memnuniyeti birbirlerine ifade ediyorlar.
Bugün Papa’nın huzurunda el pençe divan duran AB liderleri ile temiz bir sayfa açıyor iktidar, yeni bir döneme giriyoruz.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris’te Fransız muhatabı Macron’la yan yana gelip dostane fotoğraflar veriyor.
Bugün Mevlüt Çavuşoğlu, ‘Nazi kalıntısı’ suçlamalarını aşıp Almanya’da Dışişleri Bakanı Gabriel’le sıcak, sempatik, güleç çay sohbetlerine katılıyor.
İç popülizm uğruna dışarıda kavgadan, çatışmadan, kuru hamaset hırgürlerinden kaçınalım, ülke zarar görür, çıkmaz yoldur dediğiniz için ‘Haçlı muhipliği’yle karalandığınıza mı yanarsınız...
Sizi karalayanların, iş sizin dediğinize geldiğinde sizi karalamak için başka kulplar bulmakta hiç zorlanmamasına mı...
Demek ki sorun, aramızda ‘Haçlı muhipleri’ olmasından değil, amigoların hiçbir sınır tanımadan bütün değer ve sembolleri istismar etmesinden, milli ve manevi duyguları amaçları için hoyratça sömürmesinden kaynaklanıyormuş, sanırım anlaşıldı.