O ‘casusluk’ infazı da mı nahak çıktı?
Bu kaçıncı medya mahkemesi vukuatı...
Manşetlerden casus ilan ettikleri kim varsa er ya da geç casusluk suçlamalarından aklanıyor.
Ama daha ‘bana mısın’ dedikleri duyulmadı yaygaracıların.
Hiçbir şey olmamış gibi başlarını çevirip sıradakine bakıyorlar.
Casus diye afişe etmişler, suçu kesinleşmeden suçlu gibi göstermişler, mahkemelerden önce medyada yargılayıp mahkumiyetine karar vermişler, masumiyet karinesini çiğnemişler, lekelenmeme hakkını ihlal etmişler...
Ne kanun karşısında eşit muamele fırsatı bırakmışlar ne adil yargılanma ve aklanma imkanı tanımışlar...
Hak arama yollarının tükenmesini filan beklemeden doğruca yargısız infaza girişmişler...
Sonra da dağ gibi manşetler fos çıkmış, umurlarında mı...
MİT TIR’ları davasında, Can Dündar’a görüntüleri vermekle suçlanan Enis Berberoğlu hakkında kararını verdi mahkeme. Devlet sırrını ifşadan hüküm giydirirken casusluk suçlamasını, yer olmadığı gerekçesiyle düşürdü.
‘Casus bulundu, suçüstü yakalandı’ diye yaygara koparanlardan kaçı manşetlerinin arkasında duracak diye bekledim dün.
Kurdukları medya mahkemesinde astığı astık, kestiği kestik takılan casus avcılarından çıt çıkmadı.
Dün ortalığı velveleye verenler, bugün lafı değiştirerek geçiştiriyor mevzuyu. Biri bile manşetine sahip çıkmaz mı!...
Halbuki düne dek, davaya konu eylemle yani gazete haberiyle casusluk ve terör suçlamaları arasında orantı yok denildiğinde, en önce bu infazcılar ileri atılıyordu.
Dayanaksız, kanıtsız, ispattan ve inandırıcılıktan uzak, zorlama, afaki casusluk suçlamaları haklı davayı bile haksız duruma düşürür, casusluk suçlamasının ciddiyetini bozar, FETÖ’yle mücadeleyi sulandırır, adalete inancı zedeler, hukuk devleti algısına zarar verir, mağdurlar üretir, kara propagandacılara yarar, yapmayın etmeyin, ölçüyü ayarı kaçırmayın demeye görürdünüz...
Hop oturup hop kalkar, sizi de anında casuslara arka çıkmaktan, hainleri aklamaktan, terör yandaşlığından, şunun bunun ağzıyla konuşmaktan, şer odaklarının tezlerini savunup devlet düşmanlarının sözcülüğünü yapmaktan suçlu bulurlardı.
Savcı sizinle aynı noktaya geldiğinde, mahkeme sizin söylediklerinize benzer bir kanaate ulaştığında ise savcıdan hakimden önce davranmanın köteğini yediğinizle kalırdınız. Eh, yanımıza kalan da o...
Berberoğlu hakkındaki karar metnini alın önünüze, casusluk suçlamasına evvelce getirilen makul itirazlarla karşılaştırın...
Cumhuriyet’te yayınlanan MİT TIR’ları haberinin bir benzerinin aylar önce Aydınlık gazetesinde yayınlandığı, devletin mahrem kalması gereken gizli bilgilerinin ilk kez Cumhuriyet’te basılmadığı ve dolayısıyla devlet sırrı niteliğini zaten çoktan kaybetmiş olduklarını ikisinde de görürsünüz.
Ayrıca lehine casusluk yapılan ülke yoksa, içerik önceden alenileşmişse, casusluk suçunun işlendiğine dair başkaca somut bir delil ya da bulguya da rastlanmamışsa...
Geriye kala kala devletin gizli bilgilerinin temini ve açıklanması suçlaması kalmaz mı?
Sonuçta, suçlamadan da cezadan da tenzilata giden mahkeme, 25 yılı 5 yıla indirdi.
Hesabını geçin, var mı özeleştirisini veren gazete, ekran!