Burası İçişleri Bakanlığı

Türkiye toplumu, dünya sistemiyle etkileşim içinde her zaman önemli yollar almıştır. Bundan sonra da alacağına şüphe yok.

Ancak buna rağmen, baş edemediğimiz sabit bir sorununuz var. Bundan sonra, o da muhtemelen iz bırakmaya devam edecek. Sorun dediğimiz, toplumsal grupları, ideolojileri teğet kesen, güvenlik fikrine, endişesine, takıntısına dayalı otoriter siyasi gelenektir. Ve bu geleneğin hukuk fikrini, sistemden ve zihniyetten uzak tutmasıdır.

Şöyle bir hesaplasak, Türkiye’de çatışmasız, sıkıyönetimsiz, cuntasız, sivil baskısız kaç yıl geçmiştir acaba?

Menderes’in, Özal’ın, Erdoğan’ın ilk dönemleri, Ecevit-Erbakan’lı, Demirel-Erdal İnönü’lü birkaç kısa koalisyon, belki. Hepsini uç uca koysanız 20 yıl ancak eder. Bu kısa dönemler umutlar, beklentiler üretmişler ya hüsranla ya ani bir dalga değişikliğiyle sona ermişlerdir.

Benim kuşağım, evde duyar, gazetelerde okur, üniversitelerde, siyasette tartışır ve genelkurmay başkanlarının adını nereyse ezbere bilirdi. Genelkurmay Başkanları, gücü, asker ve siyaset ilişkisini, güvenliği temsil eder, haftada bir cumhurbaşkanıyla, başbakanla yaptığı görüşmelerı dikkatle takip edilirdi.

İşler değişmiş gibi görünüyor.

Genelkurmay Başkanı’nın adını ilgili olanlar biliyor artık.

Buna karşılık, güvenlik denince, kimi sivillerin, örneğin iki bakanın, Süleyman Soylu, Hulusi Akar’ın adı, 7’den 70 herkesin dilinde.

Buna bakarak keşke sivilleştiğimizi söyleyebilseydik.

Ne yazık ki, beklentilere zaman zaman olumlu işaretleri rağmen, değişen güç anlayışı, gücün sivilleşerek sınırlanması ve denetime açılması olmadı.

Sadece, siyasette şiddeti, silahı ima eden gücün el değiştirmesini yaşadık.

Bugün Soylu ve bakanlığı tam olarak bunu temsil ediyorlar.

Hatta, bu bakanlık düne oranla benzerlerinden birkaç adım önde. Daha kesintisiz, keyfi, hoyrat bir olağan dönem gücünü temsil ediyor. Yapılanması sorunlu ve kişi merkezli. Kolluk güçlerinin bu dev tekeli ya da tek elde güç birikimi kendiliğinden denetimsizlik hali üretiyor. Kaldı ki, denetimsizlik, yeni düzenin ana unsuru lider ve bakan arasındaki kişisel ilişkilere ve itaat mekanizmasıyla daha da derinleşiyor.

Ancak asıl vahim olan, tek adam ve çoğunluk sistemi kadar çarpıcı ve tehlikeli olan, devletin iç çarklarının güvenlik mekanizmalarının, aktörleri etrafında dönüyor olması.

Mevcut siyasi koalisyonun kilit adamının da Soylu olması boşuna ve karşılıksız değil.

İçişleri bakanlığı öyle bir konuma geldi ki, ülkenin yönetiminde çoğu bakanlığının önüne duruyor. Akla, 1924-44 arası bakanlıkların adım atmadan önce Genelkurmay Başkanı Çakmak’ın onayını almaları uygulaması geliyor.

Bugün Soylu’nun bakanlığı sahada hak ve özgürlükler ölçüsünü koyan merci. Sağlık tedbirlerinin uygulanmasını sağlayan o. Her anlamda asayiş arayışının, turizm bölgelerinin, mal, işyeri denetim merkezi o. Afrin gibi “yerlere tayin edilen” kaymakamların amiri o. Yargıya operasyonlarıyla yön verenlerden birisi o.

Bakan da şahsen işinin hakkını veriyor.

Amirleri, kaymakamlara kadar seçiyor, amir silsilesi bir kenara atarak ve bire bir yönetiyor. Peker gibi isimlerin siyasi bakımdan tehdit dolu mitingleri bu bakanlığın izniyle, denetimi altında yapılıyor. Sokak milliyetçiliğinin kurumsallaşmasını sağlıyor.

Yeni siyasi düzende İçişleri Bakanlığı’nın oynadığı rol, sistem bakımından motor, hatta kurucu ve denetleyici. Bu rol, parti-devlet modeline, polis devletine veya Erdoğan enformel devlet anlayışına çok uygun. Bu durum, zaman zaman bırakın hukuku, kuralların bile geri planda kaldığı, asayiş kuvvetlerinin başındaki regülatör güç olduğu bir doku oluşturuyor.

Herhangi bir kurumdan söz etmiyoruz.

Jandarma Genel Komutanlığı her anlamda artık İçişleri Bakanlığına bağlı, subay düzeyinde atamalar bakan tarafından yapılıyor. Jandarmanın mevcudu 2021 itibariyle 186.000 kişi. 21 Jandarma Özel Harekat Taburu (JÖH), terörle mücadelede ve sınır ötesi harekatlarda da görev alıyor. Bakanlığın Polis Özel Harekat kadroları 25.000’ne yaklaşmış durumda. İnanılmaz bir teknolojiye sahipler.

Elbet işin başında, popülist bir lider ve elindeki benzersiz yetkiler var.

Ama bir de sistemin kendi iç dinamikleri, alt katmanları, bu katmanlarda bugün Soylu’nun temsil ettiği özerk bir siyasi gücün varlığı bulunuyor.

Yeni düzenin kurumsal görüntüsünün bir yönü de bu.

YORUMLAR (24)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
24 Yorum