Montellayı anlayabilmek
Yabancı futbolcu sempatikliği olduğu gibi yabancı hoca sevmeme huyu da olabiliyor. Teknik direktörler ülkemize giriş yaptığından itibaren başlıyoruz kaşıma işlemlerine. Eski kulübünde ne yaptı, ne başarısı var, Türk futbolcularına karşı tavır alır mı, bizim transfer işlemlerine karışır mı, sportif direktör ister mi gibi gibi birçok durum sayabiliriz. Bir de milli takım antrenörü ise vay hâline onun.
Montella da geldiğinde diğer yabancı hocalar gibi ilk günden beri eleştirilerin odağı oldu. Çağırdığı, çağırmadığı, çağıramadığı oyuncular üzerinden boy boy sözler duydu. Maçları kazandığı süre boyunca yerine geçmeye çalışan ekip daha da hırçınlaşma içine girdiler.
Salı akşamı sahaya gönderilen kadroyu görünce münakaşaya hazır olan ekip, sosyal medyada kalabalığı oluşturmuştu. Dördüncü dakikada gelen gol o gün bugünün sinyallerini vermişti. Takımında kadro dışı kalan İrfan sahada, Manchester United’da üçüncü kaleci durumuna düşen Altay kalede, Kenan Yıldız ve Arda Güler yedekler arasındaydı. Montella sarı kartı olan oyuncuları da korumak zorundaydı; ekip anlar mıydı?
Tarihi fark gelir, biz de örgütlü olarak işimize bakarız.” düşüncesi, salı akşamı 22.50’de başlamış, 23.30 sıralarında klavye tuşları basmamaya, saatler 00.00’ı gösterdiğinde bilgisayarlar kapanmaya başlamıştı. İç sahada 63 maçtır yenilmeyen İspanya yenik durumdaydı.
Biz alınan sonuçlar üzerinde konuşurken onlar, çocuk yaşlarından beri aynı işi yaptıklarını her hamlelerinde gösteriyorlardı. İlk devre 1-1 bitmiş olsa da aceleci olmayan tarzlarıyla bizden dört kat fazla pas yapmışlardı.Tarihin en iyi jenerasyon kadrosu Montella ve ekibine verilmiş, daha ne verilecek?” söylemleri vardı. Rakip ise şu an dünyanın en formda ekibiydi. Sahada mücadele, kenarda oynattığı kadro ile gururlanan ekip vardı. Sahi; eskiden Arda Turanlar, Burak Yılmazlar, Emre lerden oluşan kadro iyi değil miydi? Gerçi buradaki takımda prim işleri konuşulmuyor; ah bir de şu siyaset işini tam bitirebilse... Mesela kazanılan maç sonrası bakan soyunma odasına girip kendi PR işlemini yapıp Cumhurbaşkanını aramasa.
Vincenzo Montella: “Her zaman öğreten bir meslek futbol. Her zaman öğrenmeye açık olmanız gerek. İlk maçtan gerekli dersleri aldık. Kora kor oynamamız gereken bir maç olduğunu düşünüyorduk. Bugünün stratejisiyle 3-0 kaybetseydik farklı eleştiriler olacaktı. Bugün doğruları yaptığımızı görmüş olduk.”
Bir ricada bulunacağım: Mart ayında kulüplerle konuşarak, o ay bir maçı eksik oynatıp futbolcularımızla fazladan birkaç gün çalışma fırsatımız olursa çok sevinirim. Çünkü büyük bir hayalimiz var.
Ricası karşılık bulur mu bilinmez; yaşadığımız futbol ikliminde play-off maçlarına İtalyan hoca ile çıkabilir miyiz, çıkarsak ne yapabiliriz?
Muhtemel rakiplere gelince ilk turda kimse bizimle eşleşmek istemez. Çıkarsak finale Bosna Hersek ve Kosova tarafına yakın olduğumuz için bu ikisi dışında diğer takımlar olabilir. Her anlamda güçlü testlerden geçtik; kaos olayı olmazsa Dünya Kupası’na renk katabiliriz.
Dünya kupası elemeleri adil değil mi?
ABD, Meksika ve Kanada'nın ev sahipliğinde 48 takımın katılımıyla düzenlenecek 2026 FIFA Dünya Kupası'na, eleme maçları sonucunda Avrupa'dan 12 takım biletini aldı. 4 takım eleme oynayıp turnuvaya katılacak.
İtalya teknik direktörü Gennaro Gattuso’nun Dünya Kupası’na katılım şartlarını sorguladığı cümleleri spor kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. İtalyan hoca iyi bir eleme geçirdik.8 maçta 6 galibiyet ve 2 mağlubiyetle grubu ikinci sırada bitirdik.
Ancak bakıldığında Güney Amerika elemeleri adil değil. Tek bir grupta toplamda 10 takım lig usulü oynuyorlar ve bunların 6'sı doğrudan Dünya Kupası bileti alıyor diğeri play off oynamaya hak kazanıyor. Burada turnuvaya katılma oranı %70 iken, Avrupa’da % 29 civarları.
Brezilya altı mağlubiyet ile turnuvaya direk katılabiliyor, Bolivya 10 mağlubiyet ile play off oynamaya hak kazanıyor. Türkiye ve İtalya gibi takımlar bir yada iki mağlubiyet ile direk katılamıyor.
Futbolun 1 numaralı kupası, FIFA yönetimi yüzünden ele ayağa mı düşüyor?
