Sana göre mi bana göre mi?

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı seçilen Mehmet Büyükekşi kısa sürede gündemde olan acil konuları çözmeyi başardı. Neydi bunlar? Daha önce karar verilmiş olan 7+4’lük yabancı oyuncu kuralın kulüplerin isteği ile 8+3 şeklinde devam ettirilmesi, pandemiden dolayı kapanan deplasman yasağını birkaç ekleme ile geri getirilmesi, Rezerv Lig kurulacağını (İçeriği şu anda belli olmadığı için belki, ülkemize daha çok yaşlı yabancı oyuncular gelmesi riski var), yine kulüplerin çok istediği harcama limitlerini yükseltme ayarı ve söylentilerde çoğu kulübün ödemediği SGK ve vergi borçlarında muafiyet uzatılması. Ek olarak kur değişkenliğinden dolayı belirsizlik devam ederken aynı yayıncı kuruluş ile iki yıl daha devam edilmesi ve dijitalleşmede yeni dönemler.

Son olarak çıktığı televizyon kanalında açıklamalarda bulunan Sayın Büyükekşi, “Bütün hakemler mal varlıklarını beyan etmek zorunda kalacak. Hakem atamalarını dijital olarak yapay zekada yapacağız” diyerek dönüşümü başlattı.

Şeffaf adil bir yönetim anlayışı sergileyeceğini belirten sayın başkan, neden sadece hakemlerin mal varlıklarının beyanını istiyor? Yeni yasaya göre her şeyden sorumlu olan kulüp başkanlarının ya da kendinin de içinde bulunduğu başkanlığa mal beyanlarını isteyecek mi? 2010-2011 şampiyonlukları tescil edilmiş ise Süper Kupa Finali’nin oynatılması kuralın gereği değil midir? Size göre faydalı değilmiş ama şeffaflık ve kural oynatılsın diyor.

1959 öncesi şampiyonluklar sorununu nasıl çözeceksiniz? Sorusuna cevap, “Bu sorun mu, sorun değil mi onu bile bilmiyorum” diyorsunuz. Ortada hak edilmiş ya da edilmemiş bir talep var, siz göreve yeni gelmiş olabilirsiniz, camiaların bununla ilgili beklentisi var, bunu inceleyen bir kurul Türkiye Futbol Federasyonu’nun içinde kesin vardır. MHK başkanlığına tekrar Sabri Çelik atanması filmin devamı gibi bir şey. Kadın futboluna ilgi beklenildiğinden fazla olması, yönetiminizde iki kadın yöneticinin olması, çocukları futbola daha çok sevdirme projeleriniz çok yerinde bir karar olacak.

Son projeniz olarak sınırsız yabancı sözleşmesini çıkardınız. Ekonomisi büyük kulüpler ve transfer yapmayı seven başkanlar, daha fazla euro/dolar sözleşmesine imza atabilir, eldekileri çıkarmakla uğraşmayabilir, oynatmayacakları oyunculara taahhütte de bulunabilir. Bir de bize para ödeyebilir. Ki bu kulüplerin parası yok iken ne kadar mümkün olabilirse. Günün sonunda o sözleşmeler FIFA’ya gidiyor, orada meşhur dosyalar haline geliyor. Çıkan sonuçlar ortada, en son çıkan sonuç: FIFPro paralar ödenmiyor, sözleşmelere uyulmuyor diye 7 ülke ismi yayınladı. Bunun içinde Türkiye’de var. Bu karara bakan var mı? Neden olsun kulüpler en iyi yabancıyı en iyi paraya getirme peşindeler.

Açıklanan projelere bakıldığında oynayamadığımız futbolun gelişimi ile ilgili bir plan var mı? Her anlamda batmış olan kulüpleri kurtarma için düşünce var mı? Büyük futbol ülkeleri kulüplerin taleplerini karşılayarak değil, prensiplere bağlı kalarak gelişti. İngiltere yayın, Portekiz, Almanya altyapı vs. alanları kulüplere dayatarak gelişme gösterdi. Sürekli kulüplerin isteğini karşılamak futbolu geliştirmez ama koltuğu iki üç yıl sağlamlaştırır.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum