Türkiye mucizesi
Açıklanan verilere göre dün reel büyüme oranları üzerinden çalışan başına getiriye bakmıştık. Eski Milli gelir serisine göre 2005-2015 arasında çalışan başına GSYH’dan yüzde 7,0 civarı bir pay düştüğünü belirtmiştik. Bugün nominal verilerle çalışan başına ücret gelirinin ne olduğuna bakacağız.
Yeni seri GSYH hesabında artık yeniden “İşgücü ödemelerini” görebiliyoruz. Mesela 2016 yılında ülkemizin GSYH’sı nominal değer olarak 2 trilyon 609milyar liraydı. Bu toplam gelirden işgücü ödemelerine 840 milyar lira gitmiş. Yani 2016 yılında GSYH’nın yüzde 32,2’si ücret ödemelerine ayrılmış:
Ülkemizde 2005 yılında 674 milyar lira olan GSYH’ya karşılık 169 milyar lira ücret ödemesi yapılmış. Kısaca GSYH’nın yüzde 25,1’i ücretlere gitmiş.
Ama dikkat ederseniz nerede ise her yıl ücret ödemesinin artışı milli gelirden daha yüksek olmuş. Öyle ki 2013 yılında ücretlilerin payı 3,0 puan daha artarak yüzde 28,0’e ulaşıyor. Hatta 2016 yılında ücretlilerin payı yüzde 32,2 ile adeta zire yapıyor. Eğer 2005 yılı oranında ücret ödemesi yapılsaydı 2016 yılında 840 milyar değil, 655 milyar ücret ödemesi olacaktı.
Şimdi de çalışan sayısı ile çalışan başına düşen ücrete bakalım. 2005 yılında 8 bin 612 lira olan bir çalışanın ücret geliri, 2017 yılında 32 bin 593 liraya çıkmış. Bu rakamlar yıllık oluyor. Ayrıca ücret ödemelerinin net mi; yoksa brüt mü olduğu başka hikaye. Ülkemizde 12 yıllık süre zarfında toplam fiyat artışı %165,7 oluyor. Buna karşılık işçi başına ücret ödemesi % 278,5 oranına çıkıyor. Kısaca ücretliler yüzde 46 civarında reel gelir artışı elde etmiş görülüyor. Ama dün toplam GSYH üzerinden verdiğimiz oranlarda çalışan başına milli gelirin yeni seride bile 2005-2017 arası reel getirisinin yüzde 25,57’de kaldığını görmüştük. Galiba bunun makul izahı şu şekilde oluyor: Emek yoğun üretimden bir türlü yüksek getirili sektörlere geçiş yapamadık. Mesela sanayi-üretim büyümesi yerine cafe-restoran büyümesini başardık. Ve bu sayede istihdam yoğun hizmet sektöründe fark oluşturduk.
Ekim ayı verilerine göre 5,5 milyon kişi tarımda, bir o kadarı da sanayide çalışıyor. Geriye kalan 15,5 milyon kişi ise hizmetler sektöründe ekmeğini arıyor.
VERGİLER
Ülkemizde 2005 yılında devlet merkezi bütçeye 120 milyar lira vergi topluyordu. 2017 yılında toplanan vergi tutarı 536 milyar liraya çıktı. Kısaca 2005-2017 arası %165,7 artan enflasyona karşılık devletin vergileri %347 artış gösterdi. İşçi başına ücretin de üzerinde artan devletin vergileri, galiba ekonomik büyümede aslan payının kime gittiğini gösteriyor.
Soru şu: İşverenler bir tarafta devlete yüksek vergi öderken, diğer yandan daha çok işçi çalıştırıp daha yüksek ücret öderken nasıl oluyor da ayakta kalabiliyor? İşte buna Türk mucizesi denmez de, ne denir...