Demokrasinin inşası ya da yıkımı
NEW YORK - 24 Eylül'de, aralarında Brezilya, Şili, Norveç ve İspanya'nın da bulunduğu Küresel Kuzey ve Güney'den 20 demokratik ülke, Birleşmiş Milletler'de sadece demokrasiye olan bağlılıklarını teyit etmek için değil, aynı zamanda demokrasiyi sürdürecek ve zenginleştirecek bir gündem geliştirmek için bir araya geldi.
Bu grubun, Democracia Siempre (“Demokrasi Daima”) üyeliği, bir yıl önce ilk kez toplandığından bu yana büyük ölçüde arttı. Grubun büyümesi, üyelerinin demokratik gerilemenin dünya çapında hız kazandığına dair farkındalıklarını yansıtmaktadır. Bu durum özellikle de en eski ve en güçlü demokrasi olduğunu iddia eden Donald Trump'ın Ocak ayında Beyaz Saray'a dönmesinden bu yana anayasal düzene karşı sürekli bir saldırı yürüttüğü Amerika Birleşik Devletleri için geçerlidir.
Hem ülke içinde hem de uluslararası alanda hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınmakta, bu da yaygın yolsuzluğa, temel insan haklarının ve adil yargılamanın ihlaline ve kurumların sistematik olarak erozyona uğramasına yol açmaktadır. Özgürlüklerimiz ve refahımız için uzun süredir var olan güvenceler gözlerimizin önünde ortadan kaldırılıyor; akademik, basın ve diğer özgürlükler saldırı altında.
Bu karanlık zamanlarda Democracia Siempre bir umut ışığıdır. Üyeleri demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunmaya kararlı ve Trump'ın zorbalığı karşısında ürkek davrananlara örnek teşkil etmektedir. Ulusal egemenlik ve demokrasinin takas edilecek bir şey olmadığını açıkça ortaya koydular. Doğuştan gelen haklarını bir lokma ekmek için satan Esav'ın yolundan gitmeyi reddettiler.
Bugün neden 250 yıl öncesine göre çok daha yüksek yaşam standartlarına ve daha uzun yaşam sürelerine sahip olduğumuzu araştıran bir ekonomist olarak, Aydınlanma değerlerinin önemini ve bilimin etrafımızdaki dünyayı anlamamızı sağlamadaki rolünü anlıyorum. Modern çağda elde ettiğimiz eşi benzeri görülmemiş maddi ilerleme, akıl ve özgürlüğe olan bağlılığımızdan kaynaklanmaktadır.
Aydınlanma düşünürleri bize bireysel eylemleri koordine etmek, işbirliğini kolaylaştırmak ve toplumlarımızın daha iyi çalışmasını sağlamak için kurumlar tasarlayabileceğimizi öğretti. Bu önemlidir, çünkü insan sosyal bir varlıktır. Birlikte çalışarak her zaman tek başımıza yapabileceğimizden çok daha fazlasını başardık. Yüksek derecede kentleşmiş, küresel ölçekte bütünleşmiş toplumumuzda işbirliği artık bir tercih değil zorunluluk. Ayrıca Aydınlanma’dan miras aldığımız en kritik kurumlar arasında, hakikati tespit etmemizi ve değerlendirmemizi sağlayanlar da var. Onlar olmadan ne ekonomimiz ne de demokrasimiz sağlıklı işleyebilir.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, gücün kötüye kullanılmasına karşı temel bir siperdir ve insan haklarımızın korunması için esastır. Tarih, terk edildiklerinde ya da ortadan kaldırıldıklarında neler olduğunu göstermektedir.
BM, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyada barışın sağlanmasına yardımcı olmak üzere kurulmuştur. Tek bir dünyayı paylaştığımız için, barış, istikrar ve ortak refah bir dünya organını, uluslararası hukuku ve çok taraflı işbirliğini gerektirmektedir.
Bu yaz, Democracia Siempre’in ikinci küresel toplantısı yaklaşırken, pek çok farklı disiplinden 43 Nobel ödüllü isim hem girişime hem de hedeflerini gerçekleştirecek bir gündeme destek mektubu imzaladı. Bu gündem kurumları güçlendirmeyi, gelir eşitsizliğini ele almayı ve çevrimiçi yanlış ve dezenformasyonla mücadele etmeyi içeriyor. En önemlisi, imzacılar akla olan bağlılıklarını teyit ettiler. Dünya görüşleri farklı olabilir, fakat hepsi şu noktada hemfikir: Gerçekler çarpıtılamaz ve çarpıtılmamalıdır. Hepimiz biliyoruz ki, Aydınlanma değerlerine bağlılık, onların Nobel ödüllü keşiflerine giden yolun kendisiydi.
Dünya hakkındaki muhakememiz gerçeklere dayanmalıdır ve bunlar da bilimsel araştırma ve objektif haber toplamadan gelir. Yüksek kaliteli bilgi ve gazetecilik, kamuoyunu bilgilendirmek, yapıcı sivil katılımı teşvik etmek ve demokrasiyi korumak için gereklidir. İfade özgürlüğü uluslararası düzeyde tanınmış bir insan hakkıdır. Akademik özgürlük gibi, hükümetlerin hesap verebilirliğinin sağlanmasında ve demokrasinin altını oyan güç yığılmasının önlenmesinde vazgeçilmez bir rol oynar.
Ancak pek çok ülkede hükümetlerin eylemleri bu özgürlükler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmıştır. İktidardakiler gazetecileri susturmak için hakaret davalarını ve diğer araçları kullanırken, dev teknoloji şirketleri platformlarının yanlış ve dezenformasyonu artırmasına izin vererek bilgi ekosistemini kirletiyor. Üretici yapay zekâ (generative AI) durumu daha da kötüleştirme tehdidi taşıyor; modelleri eğitenler, geleneksel medya ve diğer kaynakların ürettiği bilgileri izinsiz kullanıyor. Dolayısıyla yüksek kaliteli bilgi üretmeleri için pek bir teşvikleri kalmıyor. Bilgiyi yayma ve işleme biçimlerimizi iyileştirebilecek teknolojiler, tam tersine, bilgi ekosistemimizi daha da bozma ihtimali taşıyor (bu yüzden Democracia Siempre bu konuya özel önem veriyor).
Demokrasinin temel özelliklerinden biri herkesin sesinin değerli olmasıdır – bir kişi, bir oy. Fakat birkaç multi milyarder, küresel bir “kasaba meydanı” haline gelen medya alanını kontrol ettiğinde bu ilke geçerliliğini yitirir.
Denge ve denetleme mekanizmaları büyük ekonomik eşitsizlik karşısında kaçınılmaz olarak bozulur, çünkü ekonomik eşitsizlik siyasi eşitsizliği de beraberinde getirir ve oligarşik çıkar grupları sahip oldukları kaynakları kullanarak kuralları kendi lehlerine esnetirler.
Ancak eşitsizliğin ele alınması bir başka nedenden ötürü daha kritiktir: Demokrasilerin iyi işlemesi için, siyaset kurumunun en azından bir nebze dayanışma sergilemesi gerekir. Ancak günümüzün aşırı eşitsizlikleri, aşırı kutuplaştırıcı bir medya ekosistemiyle birleşerek toplumsal dayanışmanın içini boşaltmıştır.
Çok uzun bir süre boyunca pek çok kişi demokrasi ve insan haklarını hafife aldı. Artık bunun bir hata olduğunu biliyoruz. Bu kurumları sürdürmek ve geliştirmek sürekli çaba gerektirmektedir. Democracia Siempre hareketi bunun hala yapılabileceğine dair umut vermektedir.
*Nobel ekonomi ödüllü Joseph E. Stiglitz, Columbia Üniversitesi'nde professor ve The Road to Freedom: Economics and the Good Society (Özgürlüğe Giden Yol: Ekonomi ve İyi Toplum) adlı kitabın yazarıdır.
© Project Syndicate 1995–2025
