Çözüm Sürecinin Serencamı- 6Yapılanlar (Devlet/Hükümet)

Önce MİT daha sonra Kamu Düzeni Güvenliği Müsteşarlığı heyet/leri ve Öcalan'ın, muhtemelen bir yol haritası üzerinde anlaşması ile, nihai hedefi PKK’yı silahsızlandırma olan bir sürecin başladığı kamuoyuna ilan edildi. Bu hedef Ortadoğu'daki gelişmelerin getirdiği zorunlulukla sadece Türkiye sahasında silah bırakmaya evrilse de mutabık kalınan yol haritası hiçbir zaman kamuoyuna hatta ilgililere bile açıklanmadı.

Kamuoyu ve aktörlerin siyaset ve demokrasinin önünü açacak "büyük bir rüyanın" arkasında odaklanması sağlandı ve bunda başarılı da olundu. Süreçte rol alan akiller heyeti dahil hiç kimse nasıl bir zamanlama ile neler yapılacağını öğrenemedi. Bu gizemli tabloya rağmen bu kadar büyük kamuoyu desteği ve gönüllü katkılar şüphesiz hep o "rüyanın" hatırına idi.

Bir yol haritası yayınlanmadı ancak süreci yakından takip edenler ve rol alanlar şöyle bir tablo okudular ve bu okuma bir itirazla karşılaşmadı.

-PKK silahlı güçleri Türkiye’yi koşulsuz terkedecek,

-Hükümet ve Devlet psikolojik, sosyolojik ve yasal alt yapıları hazırlayacak,

- PKK bir kongre ile silahsızlandırma kararını ilan edecek,

- PKK kadrolarının eve dönüşü ve siyasete katılımı ile birlikte artık mücadele silahlı zeminden demokratik zemine kesin olarak evrilmiş olacaktı.

Öcalan’ın Kandil ile 1 Mayıs’ta başlayıp, 1 Eylül’de bitecek bir geri çekilme takviminde mutabık kalması ve 21 Mart çağrısının içeriği geri çekilmenin ilk ve şartsız adım olduğuna delaletti.

Bu süreçte yapılanlara dair Yıldıray Oğur (http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/587467.aspx) ve Murat Yılmaz (http://haber.star.com.tr/acikgorus/catismasizlik-nasil-sona-erdi/haber-1050354) tarafından bizim de istifade ettiğimiz iki kronolojik çalışma yakın zamanda yayınlandı.

Bu yazıda amaç kronoloji vermekten ziyade önceki yazılarda olduğu gibi süreç okuması bağlamında yapılanlar ve yapılmayanları incelemektir.

İki taraf var ise yapılanlar ve yapılmayanları iki ayrı başlıkta ele almak gerekir. Öncelikle Devlet sonra Örgüt açısından süreci ele alacağız.

Devlet ve Hükümetin Yaptıkları

1- Sürecin hemen başında Kürtçe savunma krizini çözecek Anadilde savunma hakkı yasalaştı (24 Ocak 2013)

2- Hasta hükümlü tutukluların tahliyelerini kolaylaştırmak için yasal düzenleme yapıldı. Yasanın uygulanmasını zorlaştıran ve siyasi iradeye adeta direnen Adli Tıp kurum başkanı ve ilgili daire başkan ve üyeleri görevden alındı. Şu anda tahliyeyi bekleyen çok az tutuklu hükümlü kaldı.

3- 4. yargı paketi olarak bilinen Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Paket içerisinde; bildiri basmak ve yaymak, örgütün propagandasını yapmak ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlarını işleyenlere ayrıca örgüt üyeliğinden ceza veren Yargıtay uygulaması sonlanacaktı. Bu düzenleme bölgede yargılanan çoğu sivil toplum yöneticisi ve siyasetçi olan binlerce kişi için önemli bir gelişmeydi. Böylece Anadilde Savunma hakkı değişikliğinden sonra demokratikleşme yolunda önemli bir adım daha atılmış oldu. (11 Nisan 2013)

4- Akil İnsanlar Heyeti ilan edilerek, çalışmalara başlandı. (4 Nisan 2013) 7 gruptan oluşan heyetler raporlarını 26 Haziran 2014’te Başbakanlığa teslim edip, kamuoyu ile paylaştılar. İçinde bulunduğum Akil insanlar deneyimini ayrı bir yazı olarak ele almak isterim.

5- TBMM Çözüm Komisyonu diye bilinen “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” için Genel Kurul Kararı 9 Mayıs 2013’te alındı. Ocak’ta sürece destek açıklayan CHP ve sürece karşı olan MHP komisyona üye vermedi. 6 aylık çalışma sonucunda 11 bölüm 450 sayfadan oluşan rapor TBMM Başkanlığına sunuldu. Rapor; tarihçeyi, Dünya örneklerini, uluslararası hukuku sosyal, siyasal psikolojiyi, kültürel arka planı ayrıntılı olarak inceleyip, Özerklik ve Anadilde eğitim dahil tüm talepleri geniş olarak tartıştıktan sonra 42 madde ile önerilerini sunuyordu. HDP adına katılan milletvekilinin rapora muhalefet şerhi yazmamış olması da önemli bir ayrıntıydı şüphesiz.

6- Özel okullarda anadilde eğitimden, andımızın kaldırılmasına kadar geniş yelpazede değişiklikler içeren Demokratikleşme Paketi Başbakan Erdoğan tarafından açıklandı. (30 Eylül 2013)
Demokratikleşme paketinin detayları:

Yasal düzenleme gerektiren reformlar

- Seçim barajı için üç alternatif önerilerek barajın tamamen kaldırılmasını sağlayacak modeller tartışmaya açılmış idi. Muhalefet 3 formüle de karşı çıkarak bu düzenlemeyi gündemden düşürdü.

- Yüzde 7 olan Partilere hazine yardımı işim gerekli oy barajı yüzde 3’e çekildi.

- İlçe teşkilatlanmasında, beldelerde teşkilat kurma zorunluluğunu kaldırılarak yeni kurulan partilerin seçime girmesi kolaylaştırıldı.

- HDP’nin fiilen işlettiği eş genel başkanlık yasal güvenceye kavuşturuldu.

- Siyasi partiler kanunu’nun 11’inci maddesinin b bendindeki kısıtlayıcı engeller kaldırıldı. Bu, eve dönüş sonrası PKK üyelerine siyaset yolunun açılması demekti.

- Siyasi partiler kanunu ve Seçim Kanununda yapılan değişiklikle Kürtçe propaganda yapmak yasal güvenceye kavuşturuldu ve bu nedenle açılan binlerce dava düşürülmüş oldu.

- Nefret suçu saiki ile işlenen fiillerin cezaları arttırıldı.

- Cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getirildi.

- Q,w,x harflerinin kullanımı suç olmaktan çıkarıldı. Bu, yerelde savcıların keyfi dava açmalarının önlenmesi demekti.

- Yapılan değişikliklerle Gösteri ve yürüyüş hakkı yasasında önemli rahatlamalar sağlandı.

- Özel okullarda Anadilde Eğitim hakkı getirildi. Aslında Anayasa’nın 41. Maddesine aykırılığı ileri sürülebilecek bu madde ile bu alanda önemli bir psikolojik eşik aşılmış oldu.

- 1949 tarihli il idaresi kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan ve dayatma içeren ibare kaldırılarak, Köy ve kentlerin isimlerinin değiştirilebilmesi sürecinin hızlanması sağlandı.

- Nevşehir Üniversitesi’nin ismi, Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirildi.

- Kişisel verilerin korunmasına ve Yardım toplama serbestisi güvence altına alındı.

İdari düzenleme gerektiren reformlar:

- Silahlı kuvvetleri, emniyet, yargı mensupları hariç devlet memurlarına başörtü serbestiyeti getirildi. Daha sonra HSYK yargı mensuplarına da bu hakkı tanıdı.

- Andımız kaldırıldı.

- Mor gabriel Manastırı'nın el konulmuş arazileri iade edildi

- Roman dil ve kültür enstitüsü kurulma kararı alındı.

Bu Paket incelendiğinde şu hususlar dikkat çekicidir:

- Önceki yazılarımızda genişçe açıkladığımız üzere AK Parti bu pakette de sadece Kürtleri konu alan bir yaklaşımdan kaçınmış; Dindarlar, Aleviler, Gayrimüslimler, Romanlar ve Kürtleri içeren düzenlemeleri bir arada açıklamıştır.

- Kürt meselesine dair en önemli direnç noktalarından biri olan Anadilde Eğitime dair düzenleme Anayasal engeller zorlanarak hayata geçirilmiştir.

- PKK mensupları için siyaset yapmanın önü açılmıştır.

AB uyum paketleri dahil siyasi tarihimizin en kapsamlı Demokratikleşme paketlerinden biri olan bu paket için; BDP ve DTK “dağ fare doğurdu” dedi.

En küçük takdir edici ifadelerden kaçınıldı. Hatta anayasal engele rağmen bir aşama olarak getirilen özel okullarda Kürtçe eğitim hakkı için "parası olana ana dilde eğitim getirildi" denilerek düzenleme itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Oysa Anayasa 42. madde durduğu müddetçe kamu eli ile anadilde eğitim yapılamayacağı açıktı.

7- Çözüm çalışmalarına yasal güvence tanıyan ve Sürecin arkasına TBMM iradesini koyan çerçeve yasa 10 Temmuz 2014 tarihinde meclisten geçirildi.
Daha önce Süreçte görev alan MİT görevlilerini korumak için ilgili kanunda "MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşebilir, görüşmeler yaptırabilir, görevlerinin gereği terör örgütleri dâhil olmak üzere millî güvenliği tehdit eden bütün yapılarla irtibat kurabilir” ifadesi eklenmişti.

Tek maddelik düzenlemeye göre yeni yasa çok daha kapsamlı ve etkili idi. Yasa sadece sürece katkı sunanlar için güvence getirmiyor, istihbarat kurumu aracılığı ile yürütülen süreci sivilleştiriyordu.

Yasanın ilk meyvesi Başbakanlık’ta siyasi irade başkanlığında ve üyelerinin 3/4’ünün siyasetçi olduğu Çözüm Kurulunu hayata geçirmek oldu. 2. sonucu ise İmralı görüşme trafiğinin KDGM’na devredilmesi oldu. Bu yasa ile Süreç yasal güvenceye alınmakla kalınmamış, bürokratik işleyişten siyasi işleyişe evrilmiştir. Bu da istihbarat kurumu yerine siyasi iradeye bağlı aktörlerin süreçte olması demekti. Bu paradigma değişikliğinin yeterince tartışılıp takdir edildiği söylenemez.

8- Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da yaptığı mitinge Kürdistan Bölgesel Yönetimi Lideri Mesud Barzani ve Şivan Perwer’ı davet ederek büyük sürpriz yaptı. Erdoğan mitingde “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyonun bir olduğunu, beraber olduğu birlikte büyük Türkiye yeni Türkiye olduklarını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın.”dedi. (16 Kasım 2013) Barzani’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi Lideri olarak ağırlanması, sunucunun ve bizzat Başbakan Erdoğan’ın bu sıfatı kullanması bir başka psikolojik eşiğin aşılması idi şüphesiz.

9- Geri Çekilmenin sorunsuz gerçekleşmesi için askeri operasyon yapma yetkisi Valilere verildi. Bu yetkinin sağlıklı işlemesi için önce İçişleri Müsteşarlığı ile Kuvvet komutanlığı seviyesinde protokol yapılmış ardından bu yönde bir Bakanlar Kurulu kararı alınmıştır.

10- İmralı görüşme trafiği rutinleşmiş, heyetler 20’den fazla kez İmralı-Ankara-Diyarbakır-Avrupa-Kandil arasında mekik dokumuş, heyetin genişletilmesi sağlanmıştır. Görüşme trafiğinin adeta kurumsallaşmış olması da süreç adına önemli bir detaydı.

11- Sürecin ilanı, Devletin tüm kadroları ile sürece sahip çıkması, toplumda değişen atmosfer ile mahkemeler KCK tutuklamalarının tamamında tahliye kararı verdi.

12- PYD Eşbaşkanı Salih Müslim Dışişleri Bakanlığının daveti üzerine bir kaç kez Türkiye’ye geldi. Amaç PYD’yi Esat’tan uzaklaştırmaktı. Görüşmelerde sonuç alınsa bir Rojava krizi doğmayabilirdi
Eve dönüş için hazırlık tamamdı

13- TESEV KDGM’nin de katkısı ile Kandil ve Avrupayı da içine alan geniş bir çalışma ile PKK’lıların eve dönüş sonrası ekonomik, sosyal, siyasal hayata katılımını inceleyen ve taleplerini dikkate alan bir rapor hazırladı. Yayımlanmayan bu rapor Çözüm Kuruluna sunuldu. Yani sürecin geri çekilme aşaması başarılı olmuş olsa idi eve dönüş için bir çok hazırlık tamamdı.

14- HDP’lilerin İmralı’da Öcalan’la çektirdiği fotoğraflarının medyayla paylaşılması da İmralı ve örgüt adına yeni bir durumdu.

15- AK Parti Diyarbakır’da Sivil toplum ve aydınlarla Çözüm Çalıştayı düzenledi. (6 Haziran 2014)

16- Bu dönemde yapılan ama dikkatlerden kaçan çok önemli bir iş te; 1 Mart 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı”na dair Bakanlar kurulu kararıdır.

14 ana amaçla 46 hedeften oluşan Eylem Planı için kısa, orta ve uzun vadeler öngörüldü. Kısa vadede 0-1 yıl, orta vadede 1-3 yıl ve uzun vadede 3-5 yıl arasında bir zaman dilimi belirlendi.

Eylem Planında yer alan 14 ana amaç; 1-Yaşama hakkı ihlallerinin önlenmesi, 2- Kötü muamelenin önlenmesi, 3-Yaşama hakkı ve kötü muamele ihlallerine yönelik etkin soruşturma yapılması, 4- Özgürlük ve güvenlik hakkı ihlallerinin önlenmesi, 5- Makul sürede yargılamanın sağlanması, 6- Mahkemeye erişim hakkının etkin bir şekilde sağlanması, 7- Savunmanın etkinliğinin attırılması, 8- Yargı kararlarının etkin bir şekilde icrasının sağlanması, 9- Özel hayatın ve aile hayatının korunması, 10- Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü önündeki engellerin ortadan kaldırılması, 11- İfade ve medya özgürlüğünün en geniş manada sağlanması, 12- Toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin ortadan kaldırılması, 13- Mülkiyet hakkı ihlallerinin önlenmesi, 14- Eğitim, araştırma ve farkındalık artırıcı faaliyetlere devam edilmesi şeklinde belirlenmişti.

Her bir başlıkta hedefler, vadeler, sorumlu ve ilgili kurumların ayrı ayrı belirlenmiş olması, bu planın 2 yıllık bir konferans ve çalıştay dizisinin ürünü olmasına rağmen bu planın siyasetin ve sivil toplumun dikkatini hak ettiği şekilde çekemediği söylenebilir.

Plan Ayrıntılı olarak ele alındığında askerde şüpheli ölümler dahil hedeflerin tamamına yakının çözüm Süreci ile ilgili olduğu görülecektir.

Dikkat edilirse doğrudan çözüm Süreci ile ilişkili atılan adımları yazdık yoksa bu dönemde Anadolu Ajansının Kürtçe yayına başlaması, Kürtçe ve Zazaca'ya ilişkin üniversitelerde bölümler ve fakülteler açılması gibi bazı adımlarda bu donemde hayata geçirildi.

Hükümetin bu dönemde yaptıkları kadar yapmadıkları, eleştiri konusu olan karar ve eylemleri de var tabii ki; bu hususu da bir dahaki yazıda ele alalım inşallah.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum