Yüksek enflasyon ve bozgunda fetih düşü

2021’in ortalarında başlayan ve üç yıl süren “yükselen enflasyon dönemi” şirketlere rüyalarında bile göremeyecekleri servetler kazandırdı.

Bu dönemde “tüketicilerden şirketlere” olağanüstü derecede yüksek kaynaklar aktarıldı.

Gelir dağılımı savaşını kazanan şirketler, işlerin hep böyle gideceğini sandılar; istisnai dönem sona erdi ve “ibre tersine daha doğrusu normale döndü.”

Fakat 40 yılda bir gelen o üç yılın tadı şirketlerin damağından çıkmıyor.

Sızlanıp durmalarının sebebi: Son bir yılı, önceki üç yılla karşılaştırmalarıdır.

“Şirketler için bereketli ve tüketiciler için o meşum” o üç yılın, kökeninde işte bu yüksek enflasyon yılları yatıyor.

Şirketler için “tatlı hayat” sona erdi; şimdi kabullenmekte zorlansalar da “gerçek hayatla tanışma” vakti geldi.

YÜKSEK ENFLASYON HERKESİ DÖVER

Yüksek enflasyon, o üç yıl içinde tüketicileri canından bezdirmişti şimdi sırada şirketlerin benzer zorluklarla boğuşmasına geldi.

Geçen yazıda, bankaların, “TL cinsinden uzun vadeli kredi” veremediklerini ve bu yüzden Türkiye’de yapılan yatırımların çoğunun yabancı para cinsleriyle finanse edildiğini belirtmiştik.

Uzun vadeli kredi tanımı: Vadesi 5 -15 yıl arasında değişen ve ilk yıllarında ödemesiz dönem imkanları da sunan kredilerdir.

Yüksek enflasyonun zararları saymakla bitmez fakat imha ettiği en değerli finansal ürün, muhtemelen “Uzun Vadeli TL Yatırım Kredileri”dir.

Yine de soralım: Acaba bugün Türk Bankalarının verdiği “uzun vadeli TL kredi hacmi” ne kadardır?

Cevap: Sıfır.

Tekrarlayalım: 19 Trilyon beşyüz seksen beş milyar TL kredi hacmi içinde uzun vadeli TL kredi hacmi sıfırdır.

Orta vadeli taksitli ticari kredi, tarım ve esnaf kredileri, kobi kredileri, KGF gibi krediler vardır fakat bunlar yatırım değil tamamlayıcı işletme kredileridir; karıştırmayalım.

Orta vadeli kredi tanımı: Vadesi 1 yıldan uzun beş yıldan kısa krediler.

TL ne yazık ki artık ne uzun vadeli mevduatlara; ne de uzun vadeli kredilere dönüşemiyor.

Bugün TL, kısa vadeli işlemlerde geçerli ve işlevleri kısıtlı bir para birimi görüntüsü veriyor; sebebi de yüksek enflasyon oranıdır.

Kısıtlı işlevleri olan bir para birimiyle, en iyi ihtimalle, kısıtlı başarılar elde edilebilir.

Tasvir ettiğim sorunları “zihinsel bir deneyle” tartışmaya devam edelim.

Birinci Zihinsel Deney:

Tarih 9 Eylül 2021 ve faizler henüz %19.

Bir müşteri bankasına gidiyor ve “şirketimiz yatırım yapacak; bu yatırımın finansmanı için bize ortalama vadesi beş yıl olan TL kredi verir misiniz” diye soruyor.

Banka da ona uzun vadeli kredi faizlerinin %22’den %25’e yükseldiğini söyleyip, müşterisini caydırmaya çalışıyor.

Müşteri oturup hesaplıyor ve görüyor ki; ortalama vadesi 5 yıl ve faizi %25 olan bir milyar TL’lik bir kredinin toplam faizi 2 milyar 50 milyon TL olmaktadır.

Müşteri rakamları görünce “bu tefeci faizi” diye düşünüp almaktan vazgeçiyor.

Müşteri haklı çünkü 2020’de bu yatırım kredileri için %14-15 civarı bir faiz oranı önerilmişti.

Beş yıl ortalama vade ve bir milyar TL için %14 faizin maliyeti 925 milyon TL ve %25’in maliyeti de 2 milyar 50 milyon TL.

Yatırım ertelenir.

İkinci Zihinsel Deney

Bugün ortalama vadesi beş yıl olan bir TL kredi, bankaların raflarında mevcut değil.

Amacımız zihinsel bir deney olduğu için varsayalım ki var ve faizi de yıllık %40.

Beş yıl ortalama vade ve bir milyar TL kredi için ödenecek faizler 4 milyar 378 milyon TL.

Bu firmanın yerinde siz olsanız bu krediyi bugün alır mısınız veya bankacı olsanız bu krediyi verir misiniz?

Boşuna “beterin beteri var” denilmemiş.

Geçmişe baktık; bugüne baktık; bir de geleceğe bakalım.

Üçüncü Zihinsel Deney

TCMB’nin “nurlu ufukları”na; enflasyonun %5’e düştüğü muhayyel geleceğe, belki de 2030’a gidelim.

Aynı soruya cevap arayalım.

Ortalama vadesi beş yıl, faizi yıllık %7 olan bir milyar TL kredi için ödenmesi gereken faiz kaç TL’dir?

Cevap: 402 milyon TL.

Bugünden bakınca, “bankanın verebileceği bütün kredileri almaya hazır olduğumuzu şimdiden taahhüt ederiz” diyecek yüzlerce firma olması muhtemeldir.

Fakat hemen heyecanlanmamak lazım; bu rakamlar bugün Bulgaristan dahil Avrupa ülkelerinin çoğu için çok yüksek faiz oranlarıdır.

Eminim o günler geldiğinde firmaların finans servisinde çalışanlar, “Aldığımız Euro teklifleri %3, dolar teklifleri %2 ve yuan teklifleri %2; siz niçin %7 istiyorsunuz” diye bankacılara çıkışacak ve toplantıdan “biz biraz düşünelim” diyerek ayrılacak.

Bilgi: Bugün Türkiye bankacılık sisteminin nakdi kredi hacmi 490 milyar dolar civarındadır.

Yani GSYH’nın %36’sı; Türkiye gibi ekonomide iddialı olmak isteyen bir ülke için %36 son derecede düşük bir orandır.

Bu oran Güney Kore’de %174 ve Çin’de en az %235’tir.

(Yüksek kredi kapasitesi kalkınmanın asgari şartıdır; Çin ve Güney Kore biraz daha gelişince finansal sistem içinde kredilerin hacmi düşecektir. Çünkü gelişmiş ekonomilerde firmalar, yeni yatırımlarını sadece krediyle değil, sermaye piyasalarından da temin edebilmektedirler: Hisse ve/veya tahvil ya da hisseye çevrilebilir tahvil satarak veya başka şekilde yapılandırılmış ürünlerle…)

Bir anlığına Türkiye’deki firmaların bilhassa yüksek teknoloji de üretebilecek durumda olan firmaların finansal imkanlarının bugünün dört katı olduğunu tasavvur edelim…

Tahayyül edelim.

Hayalini kuralım.

Türkiye’nin, geleceğe dair her iddiası ya yüksek enflasyon seliyle sürüklenip yok olacak ya da yatırımlarla ete kemiğe bürünecek.

Şimdiki gibi iki arada bir derede çırpınmak bile mümkün olmayacak, gelecekte.

Soralım: Bugün için, içinde yazılım olan ürünler üretecek veya yazılım desteğiyle üretim yapacak kaliteli yatırımlar, “mümkünlük” ihtimali”nden yoksun mu?

Cevap: Evet.

Yüksek enflasyon ortamında çip, akıllı ekran ve bunların enerji kaynakları pilleri üretecek yatırımlar mümkünlük ihtimalinden yoksundur.

Vizyon sahibi yönetimler… Vizyon sahibi yöneticiler… Vizyon sahibi nesiller…

TCMB faizleri 250 puan mı, 300 puan mı yoksa 350 puan mı düşürmelidir sorusuna hararetle cevap aramayı kendine iş bilenlere denilecek bir şey yok.

Fakat her durumda, her finansal kararın değeri “bu karar enflasyonu %5’in altına düşürecek politikalarla uyumlu mu” sorusuna verilecek cevapla ölçülmeli.

Enflasyonu %5’in altına düşürmek isteyen politikalar mı varmış?

Bir iktisatçının “bozgunda fetih düşü…”

Hayal kuruyoruz.

YORUMLAR (15)
15 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.